Bir dost nedir? Öteki ben. -Zenon |
|
||||||||||
|
Akşam oldu mu annemin bana balkondan ''Ahmeeet top oynamayı bırak, eve gel birazdan baban gelecek.'' cümlesi halen kulaklarımda çınlar durur zaman zaman. Bir istatistik yapılsa, yetmişli yıllarda gözlük takan çocuk sayısı ve şimdi günümüzde gözlük takan çocuk sayısı diye, herhalde şimdikiler açık ara kazanır gibi geliyor... Toplumumuz hâlâ İnternet ve televizyonun aşırı derecede kullanımından doğan zararlardan ve kişide yaptığı tahribatlardan haberdar değil. Çocuklarımız ve bazı büyüklerimiz hayatı dizilerde ki gibi zannediyor. Oysa televizyon ve İnternet'e ayırdığımız zamanın bir kısmını gazete, dergi ve kitap okumaya ayırsak çok daha iyi olacak kanısındayım. Sokaklarda kimi zaman kısa pantolon ile top teptiğimiz zamanlarda zırt pırt arabada geçmez ve oyunumuzu sekteye uğratmazdı. Alabildiğine mutlu ve huzurlu çocuklardık. Sevdiğimiz kızlara face'den ya da cepten mesaj atmaz gider doğrudan çıkma teklif eder konuşurduk. Şimdi ki gibi hiç birimizin takma isimleri yoktu. İki taş koyduk mu kale direği diye sokağımıza, iki naylon topu üst üste geçirdik mi, değmeyin keyfimize. Aldım verdim ben seni yendim ile adamları seçer sonra da kıyasıya kapışırdık baklavasına ya da kolasına. Her zaman üç korner bir penaltı olurdu mahalle maçlarımızda, öyle güvenirdik ki birbirimize hakem bile olmazdı maç yaparken aramızda... Benim yaşlarımda olup da Uzun Eşek oynamayan erkek çocuğu var mıdır acaba? Yerde yatanların üstüne atlarsın sonra ''Bizim köyün imamı, alttan verir samanı, üstten tüter dumanı çattı pattı kaç attı.'' üç ya da beş rakam söylenir ve duruma göre ebeler değişirdi. Her ne kadar çok oynadıysak da Uzun Eşek oyununu birbirimizi gerçek hayatta eşek yerine pek koymazdık... Ne günlerdi birbirimize tutkun olduğumuz. Dostluğun kardeşliğin, samimiyetin, çıkarsızlığın olduğu güzel günlerdi. Bakıyorum da bu elektronik aletler, hem çocuklarımızın, hem de bizim aramızı soğuttu epeyce sokaklardan. Zaman ilerliyor, hayat değişiyor ve gelişiyor. Şimdilerde kornere bile köşe vuruşu diyorlar. Ne fark eder ikisi de aynı kapıya çıkıyor sonuçta...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |