Ýnsan melek olsaydý dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret |
|
||||||||||
|
Bugün sevinerek görüyorum ki, bir çok eðitim kurumumuzun odalarýný toplam kalite yönetimi çalýþma gruplarýný sergileyen organizasyon þemalarý süslemekte ve her geçen gün toplam kalite çemberleri geniþlemektedir. Toplam kalitede esas, müþteri odaklýlýk, sürekli deðiþim ve geliþimdir. Eðitimde toplam kalite anlayýþýnda ise öðrenci, doðal bir müþteri olarak algýlanmakta, böylece, eskinin öðretmen eksenli eðitim anlayýþý yerine; öðretmenden sýnýfta önder-kýlavuz, gereðinde düzenleyici olmasý; öðrenciden ise öðrenmeyi öðrenmesi, araþtýrmasý, bulgularýný uygulamasý ve sonuçlarýný bireysel veya grup halinde irdeleme becerisini kazanmasý beklenmektedir. Toplam kalite konusunda ilk ciddi çalýþmalar ikinci dünya savaþý yýllarýnda Japonya’da baþlamýþtýr. Türkiye Cumhuriyeti ise o yýllarda, ilk büyük atýlýmlarýný Atatürk’ün önderliðinde genç ve atýlgan kadrolarla baþlatmýþtý. Bu baðlamda adý konulmamýþ bir toplam kalite anlayýþýnýn eðitimde ilk uygulandýðý yerler, bence, dünya eðitim tarihine özgün bir Türk modeli olarak geçen Köy Enstitüleridir. Okuma yazma oranýnýn henüz %15-20 düzeylerinde seyrettiði o günlerde, bir vaha gibi Anadolu’nun kýraç topraklarý üzerinde birer birer köy enstitüleri kurulmakta, Atatürk aydýnlanmasýný köye ulaþtýracak vatansever gençlerin iþ içinde eðitimi gerçekleþtirilmekteydi. Toplam kalite anlayýþýna örnek olmasý amacýyla, öðrenci kurullarýnýn köy enstitülerindeki iþleyiþini, Çifteler Köy Enstitüsü mezunu Süleyman Dinçer’in ‘Çitlenbik Kayayý Çatlattý’ adlý eserinden aynen aktarýyorum: “Çalýþtýðýmýz iþ üniteleri, mutfak, elektrik santrali, yataklýklar, fýrýn, revir, hamam, iþ atölyeleri, yemek ve müzik salonlarý, kitaplýk, bahçe, sebzelik ve fidelikler, ahýr, arýlýk, kümes vb. Buralarýn bakým ve temizliklerinden, haftalýk iþ kümeleri sorumluydu. Bu kümeler, özgürdü ve kýsýtlayýcý kurallara baðlý kalmazlardý. Baþkanlarý okul müdürü kadar sorumluluk ve yetki sahibiydi. Okulun tüm öðrencilerinin katýlýmýyla ve büyük sýnýflardan olmak koþuluyla Enstitü baþkaný ve iki yardýmcýsý seçilirdi. Ýþ kümelerinin baþkanlarý, Enstitü baþkaný ve iki yardýmcýsýna karþý sorumluydular.” Ý.H.Tonguç ise bir mektubunda, “Köy Enstitülerinin yapýsýnda, öðrencilerin kendi kendilerini yönetme ilkesine dayanan bir geliþme saðlanacaðýný, bu nedenle, bu kurumlarý her türlü BENCÝL YÖNETÝMDEN korumak ve kurtarmak, Enstitüde görevli tüm öðrencilerin amacý olmalýdýr.” diyerek, cumhuriyeti gençliðe emanet eden Atatürk’ün haklýlýðýný göstermek istemekteydi. Ýlköðretmen okulu mezunu olmakla gurur duyuyorum. Ancak köy enstitüsü gerçeðini inceledikçe, ‘Keþke o okullarda eðitim alabilseydim!’, demekten de, kendimi alamýyorum. “Tarih unutularak deðil de bilerek ve üzerinde düþünerek aþýlýr” tezini benimseyenlerin Türk eðitim tarihini iyi incelemeleri gerektiðine inanýyorum. Çünkü, zaman, “Sorunlar, yeni bilgilerle deðil de, öteden beri bildiklerimizin yeniden düzenlenmesiyle çözümlenir.”diyen Wittgenstein’ý haklý çýkarýyor. Amerika ve Avustralya’nýn bazý pilot bölgelerinde uygulamasý devam eden bir eðitim modeline göre; öðrenci okula adým atar atmaz kendisine diz üstü bilgisayar verilmekte, öðrenim hayatý boyunca sýnýfta öðretmen gözetiminde her türlü eðitim çalýþmasýný bilgisayar üzerinde gerçekleþtirmektedir. Her aile ayda 40 dolar gibi bir taksitle bilgisayarýn bedelini ödemekte, bu rakamý tam karþýlayamayan ailelerin kalan borcunu da projeye destek veren yardým kuruluþlarý karþýlamaktadýr. Ancak bu durum çocuða kesinlikle hissettirilme-mektedir. Bu model baþarý kazandýðýnda inanýyorum ki, gerçek öðrenci odaklý eðitim o zaman baþlayacaktýr. Bizde böyle bir proje çok erken diye düþünenler çýkabilir, ancak bazý özel üniversiteler de bu model uygulamaya geçildi bile! Henüz konuþmayý yeni çözebilmiþ üç yaþýndaki bir bebek, hiç kimsenin müdahalesi olmaksýzýn, bilgisayarý önce güç kaynaðýndan, sýrasýyla harddiskten, monitörden açýp, ‘baþlat’tan çizim programýný seçerek, dilediði þekilde çizim ve boyama yapýp, caný sýkýldýðýnda, bu kez, ters yol izleyip bilgisayarý kapatmayý baþarabildiðini görebiliyorsak, gelecek konusunda kâhin aramaya gerek yok sanýrým. Bu yüzyýlýn savaþlarý, bilgi savaþlarý olacaktýr. Bu alanda hangi ülke doðru yatýrým yaparsa, o ölçüde bu savaþtan galip çýkacaktýr. Hindistan’ýn 2001 yýlý yazýlým ihracatý 6.2 milyar dolar, Ýrlanda’nýn 2000 yýlý yazýlým ihracaat rakamý 9 milyar dolarken, Türkiye býrakýn ihracat yapmayý, e-Devlet kavramýný yeni yeni tartýþmaya baþladý. Eðer ‘öðrenci odaklý eðitim’de özlenen baþarýyý yakalamak istiyorsak, her þeyden önce, eðitim sektöründe görev alan öðretmen ve yöneticilerin biliþim teknolojileri konusunda yoðun hizmet içi eðitimden geçirilmesi gerekmektedir. Kendini maalesef yenileyemeyen ve bilgisayarý hâlâ memurun kullanmak zorunda olduðu bir daktilo gözüyle gören eðitim yöneticileriyle ne denli baþarýya koþabiliriz, sorgulamamýz gerekir. Sistem ne kadar iyi olursa olsun, ona inanmayan öðretmeni verimli çalýþtýramaz. Öðretmen isterse sistemi çalýþtýrýr, ama sistem insanlarý zorla çalýþtýramýyor. O nedenle öðrenci odaklý eðitim anlayýþýný da, her ortamda býkmadan usanmadan anlatmalýyýz. Bu konuda eðitim yöneticilerine ve öðretmenlerimize büyük iþler düþmektedir. Konu ne denli özümsenirse o denli baþarý þansý yakalanabilir. Ayrýca Eðitim Fakültelerinden mezun öðretmen adaylarýnýn bilgisayar eðitimi almýþ olarak göreve atanmalarý; eðitimde bilgi teknolojilerinin yaygýn olarak kullanýmý için özel bir önem taþýmaktadýr. Halen görevdeki öðretmenlerden ekonomik gücü yerinde olmayanlara da, okuldaki çalýþma odalarýndaki bilgisayarlardan yararlanmalarý saðlanarak deneyim sahibi olmalarý için pratik yapma olanaðý verilebilir. Çaðdaþ eðitim anlayýþý, bilginin saðlýklý ölçülebilir olmasýný ve hedeflenen amaçlara ne ölçüde ulaþýlabildiðini analiz etmeyi esas almaktadýr. Bunun yolu da, ancak bilgiye hýzlý bir þekilde ulaþmaktan geçmektedir. Ýnternetin her düzeydeki eðitim kurumunun vazgeçilmezleri arasýna girme çabalarý konusunda bakýnýz, Amerikan Federal Ýletiþim Komitesi Baþkaný Read Hundt ne diyor:”Ülkedeki her okulun her sýnýfýný Ýnternete baðlama kararlýlýðýmýz, eðitimde eþitlik ve geliþme açýsýndan bu yüzyýlýn en önemli adýmý olacaktýr.” Bilgi çaðýna uygun bir toplum olabilmek için devletin yatýrým önceliklerini yeniden gözden geçirmesi gerekmektedir. Geliþmiþ ülkeler ilköðretim çaðýndaki bir öðrenci için yýllýk 3800 dolar harcama yaparken, biz 250 dolar harcýyor ve 2000 yýlýnda da milli gelirden eðitime % 2 pay ayýrýyoruz. 8 milyon nüfuslu Bulgaristan’da 4200 kütüphane ve 70 milyon kitap varken, 70 milyon nüfuslu ülkemizde 1300 kütüphane, 11 milyon kitap ve 400 bin kahvehane var. Türkiye’de kitaba yýlda 3,5 dolar harcanýrken, geliþmiþ ülkelerde bu rakam 500 dolardýr. Bu örnekleri çoðaltmak mümkün, sadece bunlarý anlatarak bir yere varamayýz. Ancak gerçek anlamda bir eðitim reformu baþlatabilmek için, nasýl batýrýlan bankalar için kaynak bulunuyorsa, eðitim için de acil kaynak bulunmasý zorunludur. Belki böylece bir baþarý þansý elde edebiliriz. 22.05.2002 / Öðrenci Odaklý Eðitim / Ömer Akþahan
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ömer akþahan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |