Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattýr. -Anatole France |
|
||||||||||
|
Geçmiþe özlem duymak insanýn doðasýnda vardýr. Ne hikmetse her konuda geçmiþe özlem duyarýz. Bununla beraber yaþadýðýmýz andan da þikâyet eder dururuz. Oysa daha evvel, bugün özlem duyduðumuz geçmiþten þekva ederdik. Nostaljiye meraklý bir milletiz. Gerçi dünle bugünü karþýlaþtýrdýðýmýzda bugünkü hayatýmýzýn düne göre daha çok yozlaþtýðýný görüyoruz. Onun için nostalji arzusu içerisinde olanlara hak vermemek elde deðildir. Eskiden insanlar ramazaný büyük bir arzu ve heyecanla beklerdi. Ona madden ve manen hazýrlanýrlardý. Özellikle Þaban ayýnýn son günleri herkesi bir telaþ alýrdý. Ýnsanlar ramazanýn baþladýðýna dair müjdeyi vermek için gece gün demeden hilali gözlerlerdi. Çünkü Ýslam inanýþýna göre Ramazan ayý, her yýl hilalinin doðuþuyla baþlar. Hilali ilk gören; kendini bahtiyar sayar, müjdeyi Müslümanlara iletirdi. Þer’iye mahkemelerinde kadýlar, müftüler sabahlara kadar nöbet tutup Ramazan müjdecisini beklerlerdi. Kimsenin içinde þüphe kalmazdý. Gerçi günümüzdeki modern rasathaneler bu meseleye bilimsel bir çözüm getirmiþtir. Fakat bazý Ýslam devletleri eski huylarýný devam ettirmekte, ramazana bir gün evvel veya bir gün sonra baþlamayý marifet saymaktadýrlar. Çoðumuz günlük hayatýn karmaþasý içerisinde yok olan deðerlerimizi ne kadar da arýyor ve de özlüyoruz. Eski ramazanlarý hatýrýmýza getirdiðimizde onlarý bir nostalji fýrtýnasý olarak zihinlerimizde yaþatýyoruz. Çünkü günümüzde ramazanlarýn içi boþaltýldý, heyecaný ve coþkusu kalmadý. Oysa eskiden ramazan yaklaþýrken herkesi bir heyecan sarardý. Alýþ veriþler ve genel temizlikler yapýlýrdý. Ramazaný adýna yaraþýr þekilde karþýlamak için herkes seferber olurdu. Ramazan hayatýmýza renk ve ahenk katardý. Ya þimdi, bunlarýn hangisi yaþatýlýyor? Geçmiþte ramazan iftarlarýnda misafirsiz sofra olmazdý. Ýnsanlarýn bir ekmeði bile olsa onu dostlarýyla bölüþürdü. Ýftardan sonra teravihe gidilirdi. Ýstanbul’da yaþayanlar Direklerarasý’na giderek orada ortaoyunu, karagöz ve meddah seyrederdi. Çaylarýn biri gider biri gelirdi. Evlerde kalan kadýnlar musiki âlemleri yapardý. Kahveler Yemen’den gelirdi… Ve her birinin kýrk yýl hatýrý olurdu. Oysa þimdi o eski ramazanlarý yaþayamýyoruz. Ýnsanlar misafir aðýrlamayý artýk yük olarak görüyor. Eskiden misafirsiz sofra olmazdý. Misafirin bereketiyle geldiðine inanýlýrdý. Üstelik misafirlere yemek sonunda ‘diþ kirasý’ adý altýnda hediyeler verilirdi. Hem yedir, hem hediye ver…Hangi kültür ve medeniyette var böyle incelik?... Bizde vardý iþte, fakat bugün pek çok deðerimiz gibi, onlarý da kaybettik. Günümüzde evlerimizin baþköþesine “ekran efendi” oturmuþ, topluca önünde saygýyla eðilip donuk bakýþlarla onu seyrediyoruz. Yaþama biçimlerimiz çok deðiþti. Artýk o eski ramazanlarý yaþayamýyoruz. Eski gelenek ve görenekler rafa kaldýrýldý. O eski ramazanlarda yemekler hazýrlanýr, topun atýlmasý beklenirdi. Dededen toruna kadar bütün aile fertleri sofranýn etrafýný çepeçevre sarardý. Yürekler Allah’ýn emrini yerine getirmiþ olmanýn verdiði hazla dolup taþardý. Ezanlar can kulaðýyla dinlenirdi. Oysa günümüzde insanlar geçim derdine düþmüþ… Kimsenin koþturmaktan kendine ve dostlarýna ayýracak vakti yok. Yarýþ atlarýna dönüþmüþ fertler, oradan oraya koþuþturup duruyorlar. Böyle bir dünyada insanýn, kalbinin ve inançlarýnýn sesini dinlemesi mümkün müdür? Eski zaman ramazanlarýnda sofranýn baþköþesinde tatlýlar olurdu. Birbirinden güzel ve özel tatlýlar büyük emekle hazýrlanýr, eþe dosta sunulurdu. Tatlý olur da birbirinden güzel ve özel çeþitli içecekler olmaz mý? Onlar da susayanlara hayat iksiri niyetine sunulurdu. Tatlýlar ve içecekler çeþitlilik arz ederdi. Hepsi de doðaldý, evlerde yapýlýrlardý. Bugün maalesef evlerimizde ne idüðü belirsiz asit yoðunluðu yüksek kolalar içiyoruz. Ýçeriði hiç de güvenli olmayan bu içeceklerle midelerimizi tahrip ediyoruz. Zamanýmýzda tatlýlar genellikle hazýr geliyor eve. Bu iþle uðraþan iþyerlerinden satýn alýp sofralarýmýza getiriyoruz. Oysa eskiden baklavalar ve bilumum tatlýlar evde hazýrlanýr, herkes bu iþe el verirdi. Bugün içi boþaltýlmýþ, maneviyattan uzak düþmüþ, sýrf kuru bir gelenek olarak yaþatýlan ramazanlarý görüp de ‘ah o eski ramazanlar’ diye geçmiþe özlem duyanlara hak veriyorum. Çünkü çaðýmýz, insaný maddi bir varlýk olarak kabul etmiþ, onun ruh tarafýný nedense hesaba katmamýþtýr. Bu mevcut durum, bolluk içinde yaþamamýza raðmen huzurumuzu temin edememiþ, hatta var olan keyfimizi de kaçýrmýþtýr. Ýnsanýn fýtratýný hiçe sayýnca ortaya çýkacak manzara bundan daha farklý olamazdý. Ýnsaný merkez kabul etmeyen anlayýþlar yýkýlmaya ve yok olmaya mahkûmdur. Böyle sistemler insana aradýðý huzuru saðlayamaz, mevcut huzurunu da kaçýrýr. Huzursuzluðumuzun yegâne sebebi de budur. Millet olarak yaptýðýmýz en büyük hata, dini dünyevileþtirmektir. Gittiðimiz bu yol fevkalade yanlýþtýr. Bugün acýlar, sefaletler, afetler, felâketler, zilletler ve manevi iþgaller içerisinde yaþýyor olmamýz geçmiþte yaptýðýmýz hatalarýn tezahürüdür. Dünyevi hayatý uhrevi hayata tercih etmek, içimizdeki boþluðun çapýný her geçen gün daha da büyütüyor. Ýçimizde büyüttüðümüz ümit tomurcuklarýnýn eþkinleri, dayanýksýz olduðu için, hafif rüzgârda bile kýrýlýyor. Oysa bu eþkinler bir zamanlar çelikten daha dayanýklýydý. Demek ki bunlarý uzun süre susuz býraktýk, kurudu, pörsüdü, boyun büktüler, diriliklerini kaybettiler. Bunlarý tekrar yeþertmek bizim azim ve kararlýlýðýmýzla mümkün olabilir. Dünden haz ve hýz alýp yarýnlara koþma azmini ve kararlýlýðýný içimizde bulabilirsek nostaljiler hakikat aynasýnda boy göstermeye, boynu bükük güllerimiz istikbal vazosunda yeþermeye baþlayacaktýr. Siz yeter ki uygun toprak, uygun vazo ve yeterli su bulun ve onlara gözünüz gibi bakýn. Her þey bugüne nazaran daha da güzelleþecek ve hayat anlamýný bulacaktýr. Bu arzuyu yaþayacak ve yaþatacak gönüllere bugün ne çok ihtiyacýmýz vardýr.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © M.NÝHAT MALKOÇ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |