Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Bütün dünyada bir ay boyunca ramazanın doyumsuz atmosferi gönüllerimizi şenlik yerine döndürecek. Diğer zamanlara göre hayata can ve heyecan gelecek. Yürekler maneviyatla dolup taşacak. Zaman nehirlerinden akıp giden her gün, hüzün tortusunu da geride bırakacak. Gönlümüzdeki hatıralar kalacak geriye. Yaşanmışlıklar bu hatıra sarmalı içinde yarınlara aktarılacak. O unutulmaz iftar sofraları, teravih öncesinde ve sonrasında demli çaylar eşliğinde edilen sohbetler gönül köprülerimizi daha da sağlamlaştıracak. Böylece zaman akacak, bizler de zamanın akışına uyup onun bıraktığı derin izleri takip edeceğiz. Ramazan bütün dünyada aynı heyecan atmosferiyle evlerimizi şenlendirebilecek mi acaba? Gurbetteki dostlarımız ramazanı sıladakiler kadar coşkulu yaşayabilecek mi? Bizler iftara doğru mübarek ezanı ve iftar topunu beklerken yurtdışında yaşayan insanlarımız bu saatlerde ezanın boşluğunda hüzünlenmeyecekler mi? Gurbette yaşanan ramazanlarla sılada yaşanan ramazanlar bir mi? Ülke içerisinde gurbet hayatı yaşıyorsanız buna bir yere kadar katlanılabilir? Ya kiliselerin gölgesinde, ezandan ve izandan mahrum yaşıyorsanız bu içinize hüznün kurşundan gölgesini düşürmez mi? Efkârlanıp bir köşede öylece kalakalırsınız. Sevgi ve muhabbet iklimini gönüllere taşıyan ramazan, gurbetçilerimizi de bambaşka dünyalara götürüyor. Gurbette ramazanı doyasıya yaşamak zor olsa da bu toprağın insanları bunu sağlamak ve çocuklarına ramazan heyecanını doyasıya yaşatmak için canla başla çalışıyorlar. Çünkü çocukların zihnine nakşedilen ramazan motifleri onların gelecekteki hayatlarının şekillenmesinde öncü rol oynayacak. Zor şartlarda olsak da çocuklarımız bu manevî havayı teneffüs etmelidir. Şimdi Avrupa’da da büyük camilerimiz ve mescitlerimiz var. İftardan sonra bu camiler ağzına kadar doluyor. Avrupa’daki Müslümanlar yitiklerinin kıymetini biliyor artık. Gurbetin zorluklarına rağmen inançlarına dört elle sarılıyorlar. Avrupa’daki diğer milletlerden Müslümanlar da aynı caminin kubbesi altında huzura yelken açıyorlar. Buralardaki camilerde her milletten insana rastlayabiliyorsunuz. Hepsinin kalbi Allah, Kur’an, peygamber aşkıyla atıyor. Hepsinin payları farklı olsa da paydaları İslam… Ramazanın gelişi hayata apayrı bir dinamizm getirir. İftar çadırları kurulur. Kitap fuarları düzenlenir. İftar neşesinden sonra teravih namazlarına gidilerek dinî ve sosyal bağlar güçlendirilir. Özellikle iftar çadırları insanların aynı amaç ve ideal uğrunda bir çatı altında olmasını sağlar. Bunları Avrupa’da doyasıya yaşamak mümkün değildir. Fakat son zamanlarda bazı gayretli vatandaşlarımız sayesinde Avrupa’nın değişik ülkelerinde iftar çadırları kuruluyor. Burada sadece Müslümanlar değil, ramazana ilgi duyan yabancılar da ağırlanıyor. Hatta yabancılar da Müslümanlarla birlikte bu işe el atıp hoşgörünün en güzel örneklerini gösteriyorlar. Sevgi ve hoşgörü iftarlarında farklı inançlardan insanlar aynı mekânları paylaşıp aynı manevî havayı teneffüs ediyorlar. Bazı gayrimüslimler bu uhrevî havadan etkilenerek Müslümanlığı seçip hayatlarında köklü değişiklikler yapıyorlar. Eskiden daha zordu gurbette ramazanı yaşamak... Şimdiki imkânlar ramazanları biraz daha kolaylaştırsa da gurbetteki ramazanlarda yetim çocukların hüznü var. Çünkü bu coğrafya size orucun havasını, hazzını ve manevî mertebesini yaşatamıyor. Sokaklardaki insanlar yiyip içerken, sigaralarını tüttürürken, birahaneler dolup taşarken ramazan biraz da lafta kalıyor. Yalnız ve çaresiz hissediyorsunuz kendinizi. Ramazanı üç yıl yurtdışında yaşamış bir insan olarak bunu tecrübe ettim. Ülkemin ramazanlarının ne kadar eşsiz olduğu kanaatine vardım. Gurbette ramazanlar da, bayramlar da buruk geçmeye namzettir. Bu gurbetten kastedilen yurtdışıysa işiniz daha da zor demektir. Fakat ailenizle birlikte yaşıyorsanız onlardan aldığınız güçle zorlukları omuzlayabilirsiniz. Ramazanın heyecanını ve telaşını gurbet sokaklarında göremezsiniz. Oysa benim güzel ülkemde, Türkiye’mde iftara yakın saatlerde sokaklar karınca yuvası gibi canlıdır. Gurbette imsakiyeye bakarak oruç tutmak ayrı bir sorundur. Varsın olsun, dünya gurbetine bir de bu eklensin. Sabır her derdin ilacıdır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |