Roman yazmanın üç kuralı vardır. Ne yazık kimse bu kuralların neler olduğunu bilmiyor. -Somerset Maugham |
|
||||||||||
|
Yirmi birinci yüzyıldayız, ne zaman uygarlaşacağız? Ne zaman aydın bir toplum olacağız. Amacından saptırılmış askere uğurlama törenleri, çığırından çıkarılmış düğün konvoyları yakışmıyor yaşadığımız çağa. Yakışmıyor. Vatan vazifesi zorunlu milli hassasiyetimizdir. Reklama ne gerek var? Ayrıca askere sadece siz gitmiyorsunuz. Düğünler milli geleneğimizdir. Abartmaya ne gerek var? Ayrıca memlekette evlenen tek kişi siz değilsiniz. Bu tür davullu zurnalı törenler kırsal nüfusun çoğunlukta olduğu Orta Çağ’dan kalma, ivedilikle terk edilmesi gereken adetlerimizden biridir. Teknolojinin gelişmediği, mesleki uzmanlaşmanın olmadığı, hayatın derin sessizlik ve sükunete gömüldüğü, zamanın dört köşe tekerler üzerinde aktığı çağlarda birer eğlence ve yardımlaşma etkinliği olarak uygulanmaya başlayan bu geleneğin artık terk edilmesi gerekiyor. Düğün törenleri resmi muamelenin olmadığı çağlarda evlenen kişilerin içinde yaşadığı toplum tarafından öğrenilmesi amacıyla uygulanan bir gelenekti. Günümüzde böyle bir uygulamaya gerek kalmadı. Uzmanlaşmış devlet yapısı ve resmiyete dökülen ilişkiler böyle bir muameleye ihtiyaç bırakmamaktadır. Kabul edelim artık. Ayrıca özellikle düğün törenleri katılımcıları da en azından düğün sahipleri kadar ekonomik yönden sarsmaktadır. Evli çiftler sidik yarıştıracağım diye büyük borçlar altına girmekte. Bu da aile yuvasını daha ilk günden itibaren ekonomik sıkıntıların yıkıcı rüzgarlarına maruz bırakmakta. Paramız mı çok aklımız mı az anlamakta zorluk çekiyorum. Bir de meselenin yaygara gargara boyutu var. Çevreyi zorla ve uzun süre yüksek volümlü çingene müziğinin manyetik etkisine maruz bırakmak aah almaktan başka bir şeye yaramaz. Bir iki düğün salonu kar edecek diye kimseyi rahatsız etmeye hakkınız yok. Bu arada şehir merkezlerindeki düğün salonlarının şehir dışında uygun görülen yerlere taşınmasında fayda olduğunu düşünüyorum. Bu böyle olmaz. Düğün adı altında kulak tırmalayan cızırtıları zorla dinletmek kul hakkı ve insan hakkı ihlalidir. İnsanların yaşlısı olabilir, hastası olabilir, ders çalışanı olabilir, mesaiden dönüp dinlenmek zorunda olanı olabilir. Bunları rahatsız etmek hangi vicdana sığar, hangi akla uyar? Laftan sözden anlayacağınızı sanmıyorum. Kul hakkı, kamu huzuru gibi etik değerleri hesaba katacağınızı sanmıyorum. Onun için sizin adınıza resmi otoriteden gerekli tedbirleri almasını istiyor ve bekliyorum. Bu böyle olmaz, olamaz. Olmamalı… Askere gitme törenlerinde maganda kurşunlarına kurban giden, düğün konvoylarında da trafik kazalarına kurban gidenlere rağmen ilkel insanlar tarafından bu tür çağın gerisindeki etkinliklerde ısrar edilmesini doğru bulmuyorum. Genellikle aydın insan tipinden uzak kişi ve kişilerce ısrar ve inatla devam ettirilen bu ilkel gelenek ve uygulamaların yasa zoruyla sıkı kurallara bağlanması gerektiğini düşünüyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © serdar adem işler, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |