Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Vücudumuzu saran sinirler, ‘nöron’ adı verilen yüzlerce, hatta bazen binlerce sinir hücresinden oluşur. Her bir nöronun ortalama genişliği sadece 10 mikrondur (bir mikron milimetrenin binde biri). Ancak bu küçük hücreler, vücudumuzdaki en önemli görevlerden bazılarını üstlenir. Bir insan beyninin içindeki 100 milyar nöron, bir araya geldiğinde tam 100 kilometrelik bir mesafeyi kaplar. Bu ölçü, nöronların ne kadar küçük olsalar da, sistemin ne kadar büyük ve karmaşık olduğuna dair önemli bir örnektir. Nöronlar, vücudun farklı bölgelerinden gelen elektriksel sinyalleri alıp iletme işlevi görür. Her bir nöron, birbirine bağlanarak, beyin ile vücut arasındaki iletişimi sağlar. Bu iletişim saniyeler içinde gerçekleşir ve herhangi bir aksama olmadığında, vücut görevlerini düzenli bir şekilde yerine getirir. Örneğin, bir cam parçası ayağımıza battığında, beyin acıyı saniyenin binde biri kadar kısa bir sürede algılar ve bu süre içinde ayağımızı hızla yerden çekeriz. Bu hızlı ve mükemmel iletişim, ancak mükemmel bir tasarımın eseri olabilir. Bazı çevreler, insan vücudundaki bu mükemmel tasarımın tesadüfen oluştuğunu savunsa da, nöronların çalışma prensibi ve organizasyonu göz önüne alındığında, bu iddiaların geçerliliği sorgulanmaktadır. İnsan vücudu, elektrikli bir cihaz gibi tasarlanmış ve her bir bileşeni belirli bir amaca hizmet etmektedir. Nöronların tasarımı, elektrik sinyallerinin iletimi için özenle geliştirilmiştir. Bir nöron, saniyede 1.000 sinyal iletebilir ve bazen bu sinyaller çok uzun mesafelerde dahi iletilir. Bir iğne başına 30.000 nöron sığdırılabilir ve bu kadar yoğun bir yapı, vücudun her alanına hızlı ve etkili bir iletişim sağlar. Bir sinir hücresinin işleyişi, tıpkı bir telefon santraline benzetilebilir. Dendritler, sinyalleri alırken; aksonlar bu sinyalleri başka hücrelere iletmek için uzun yollar kat eder. Aksonların, binlerce terminale ayrılabilmesi, bir nöronun birden fazla bilgi taşımasına olanak sağlar. Bu özellik, kas hareketleri gibi çoklu görevlerin yerine getirilmesinde oldukça önemlidir. Her bir nöron, saniyede birkaç milyon farklı bilgi taşıyabilir. Bu karmaşık iletişim ağının tesadüfen oluştuğunu iddia etmek ise akılcı bir açıklama gibi görünmemektedir. Bu düzenin tesadüfen oluşamayacağını anlamamız için günlük hayatımıza bakmamız yeterlidir. Çevremizdeki herhangi bir elektrikli cihaz, belirli bir tasarım süreci ve planlama sonucunda ortaya çıkar. Bir saç kurutma makinesi gibi basit bir cihaz, tasarım aşamasında birçok bilim insanının, mühendislerin ve uzmanların katkılarını içerir. Bu cihazların nasıl çalışacağına karar vermek için yıllarca süren bir araştırma ve geliştirme süreci gereklidir. İnsan vücudu ise çok daha karmaşık bir yapıya sahip olup, bu düzenin tesadüf sonucu ortaya çıkması son derece imkansızdır. İslam inancına göre, insan vücudu ve içerisindeki her şey, mükemmel bir tasarımın ürünüdür. Allah, her şeyin bir ölçü ile yaratıldığını ve her ayrıntıyı en iyi şekilde düzenlediğini bildirmiştir. Kuran’da Allah’ın her şeyin bir ölçüyle yaratıldığı şu şekilde ifade edilmiştir: “Allah, her dişinin neyi yüklendiğini (neye hamile kaldığını) ve döl yataklarının neyi eksiltip neyi eklediğini bilir. O’nun Katında her şey bir miktar (ölçü) iledir.” (Ra’d Suresi, 8) Bu ayette de belirtildiği gibi, Allah her şeyi belirli bir düzen ve ölçü içinde yaratmıştır. İnsan vücudundaki sinir sistemi de bu düzenin en bariz örneklerinden biridir. Sinir hücreleri, vücudumuzdaki her organın doğru çalışması için gerekli olan sinyalleri iletmekte kritik bir rol oynamaktadır. Nöronların yaptığı bu iletişim, vücutta her şeyin doğru zamanda ve doğru şekilde işlediğini gösterir. Sinir hücrelerindeki mükemmel tasarım, İslam’ın inandığı gibi, Allah’ın ilim ve kudretinin bir yansımasıdır. Bu tasarımın detaylarına baktıkça, insanın bu mükemmel düzenin içinde ne kadar minik bir parça olduğunu fark ederiz. Bütün bu düzenin, Allah’ın varlığını ve kudretini sergileyen bir işaret olduğu açıktır. İnsan vücudu, nöronlar ve sinir sistemi gibi mükemmel bir tasarıma sahiptir. Bu tasarım, sadece biyolojik açıdan değil, aynı zamanda evrensel bir anlam taşır. Sinir sistemindeki her bir hücrenin belirli bir görevi vardır ve bu görevler, vücudun düzenli bir şekilde işlemesi için kritik öneme sahiptir. Ancak bu mükemmel düzenin tesadüfen oluşmuş olması mümkün değildir. İslam inancına göre, her şeyin bir ölçüyle ve bilinçli bir tasarım ile yaratılması, Allah’ın kudretinin ve ilmimin bir yansımasıdır. Bu mükemmel sistemin farkına vararak, Allah’a şükretmek, O’nun büyüklüğünü takdir etmek, insanın sahip olduğu en önemli sorumluluklardan biridir. Bu yazı, insan vücudunun karmaşık yapısını ve içindeki mükemmel tasarımı anlamaya yönelik bir bakış açısı sunmayı amaçlamaktadır. Her bir nöronun ve sinir hücresinin işlevi, sadece biyolojik açıdan değil, aynı zamanda evrensel bir anlam taşımaktadır. Vücudumuzdaki her detay, Allah’ın ilmiyle yaratılmış ve her şey bir ölçüye göre düzenlenmiştir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Muhammed Rıdvan Kaya , 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |