Gençliğinde müzik öğrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon |
|
||||||||||
|
Ben hayatın çok çeşitli yönlerini gördüm. Acılar kimliği belirsiz birer kurbandan öteydi. Sevgi yanıp kül olmuş, tanınmaz haldeyken hatıralar birer kukladan ibaretti. Bu yüzden zamanı tiksindirici derecede hafife aldım. Güldüm, güldürdüm. Oysa hiç bir zaman içimdeki ben’i gülümsetemedim. Yalnızlığa şarkılar yazarken insanları hep kötü yönleriyle ele aldım. Bu arada biçim veremediğim, anlamsız bulduğum soytarılıklara göz yumdum. Çünkü içimdeki ben somurtuyordu. Oysa ben gerçekten gülmek istiyordum. Gülmek ve özgür olmak. Özgür olmak, hem de bütünüyle... Tabii o zaman bilmiyordum özgürlüğün de bir bedelinin olduğunu. İttim, aldattım, vurdum, kırdım. En sonunda her zaman hakketmiş olduğuma inandığım o özgürlüğün anahtarını elime geçirdim. Kilidi açtım ve içeri girdim. Karanlık ilk izlenimim oldu. Soğuk, titretici denli acımasızdı. Yine de ilerlemeye devam ettim. Oysa o zaman geri dönseydim belki de henüz çok geç değildi. Dönebilirdim. O karanlıkta ne kadar kaldığımı bilemiyorum. Ama tüm o süre içinde bir tür mutasyona uğradım. Böbürlenirken özgürlüğümle, yalnızlığı hiç fark etmedim. ‘Özgürüm’ diyordum. ‘Karanlıktayım. Ama özgürüm.’ Komik... Kendimi o kadar kaptırmışım ki özgürlük sevdasına, ardında yatanları göremeyecek kadar körleşmişim. Ne zaman fark ettim bilmiyorum. Belki sessizlikti bu düşünceyi bana ilk aktaran. Belki uyuşukluk ve belki de hem içimle hem de dışımla sarmalanmış olduğum somurtganlık. Çevreme bakındım. Dört duvar arasındaydım sanki. Çünkü yalnızdım. Ve artık özgürlük düşüncesi bile yalnızlığımı azaltamayacak denli hafifti. İşte, hiçkimseye mektup yazma nedenim aslında buydu. Çünkü hiçkimse başlığı altında aslında mektup kendimeydi. Çünkü özgürlüğün hatrına yalnızlığa sıkışırken hiçkimse oluvermiştim. Düşüncelerimle ve hareketlerimle tamamen yalnızdım. Artık geri dönme umudum bile kalmamışken neden hep birilerine ihtiyaç duyduğumuzu anladım. Korkumuzun nedeni buydu demek ki, özgürlük sadece sözde mutluluktu. Ve elime kalemi kağıdı alırken kelimeleri de özgürlükle tanıştırmaya karar verdim. Cümleler yalnızlıkla bütünleştikçe kağıtlar çoğaldı. Harfler yan yanaydı, fakat mutsuz. Çünkü onlar benim birer eserimdi. Ben, hiç kimseydim ve bu mektubu kendime yazıyordum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Selin Arslanoğulları, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |