Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo |
|
||||||||||
|
BİZLERE NE OLUYOR BÖYLE? Artık intihar etmek üzere dama çıkmış birini gördüğü zaman ‘Atla!.Atla’ diye tempo tutuyor..! Trende telefonu gaspettikleri genci bir de aşağı atıp katledenlere kimse engel olmuyor!(Neyse ki bir gün sonra vicdanlı biri ifade verdi de, katiller yakalandı) Yaralı birine kimse yardım elini uzatmıyor, ‘bu kadar işimin içinde bir de ifade vermeye karakollara düşemem’ diyor! (Gerçi yaralıya yardım edenleri ifadesini almak üzere karakola sürüklemek, emniyet gücünün hatalı bir uygulaması değilmidir? Olay yerinde veya hastanede bir kimlik ve adres tesbiti yapılıp, gerekirse sonra davet yapılması daha uygun değilmidir?) Küçücük bebelerin, hasta ruhlu ebevyenleri tarafından ölesiye dövüldüğü, işkence edildiği haberleri gazetelerden eksik olmuyor! Küçücük masum çocukların eşek kadar sapıklarca cinsel açıdan taciz edildiği haberleri neredeyse periyodik olarak yurdun farklı illerinden gelmeye devam ediyor! Sonra da, öteki Türkiye ile karşılaşmamak için hiç otobüse bile binmeyen bir kısım; rahatı bozulduğu için, bu haberlerin yayınlanmasına itiraz edip; bu kadar iç karartan haberleri verdiği için basın suçlu diyor! Bize de artık pes demek düşüyor! Toplumsal sorumluluk nerede kalmıştır? Yurdumun insanı bu durumdayken, bir de tuzu kuru bir kesim ‘örtsek daha iyi olur’ diyebilmektedir. İnsanımız bu hale nasıl geldi.?? Bizleri birey yapan iyilik, ahlak, vicdan neden bu kadar bulunmaz olmuştur? Soylu davranışlar, yüreklilik neden artık övülmemektedir? Neden insanlar birbirlerine karşı kötü, hoşgörüsüz, edepsizce davranmaktadırlar? İzninizle, bu kara tablonun sebeplerini aşağıda belirtelim: Görsel medya neden sorumsuzca davranmaktadır? Zaten yeterince iyi durumda olmayan erdemlerimizin yüceltileceği diziler yerine; sadece şiddet, düşmanlık ve kötülük içeren mafia, ağa-feodal düzen konulu diziler yayınlarlar? Okumayı sevmeyen ama daha kolay yutulduğu için TV dizilerini ve bir eve kapatılan insanların nasıl birbirlerinin gözünü oydukları ‘bilmem ne evi’ denilen röntgen programlarını izleyen yığınların zaten güçlü olmayan değerlerinin nasıl yok edildiğini neden kimse anlamaz! Medyanın işlenmemiş beyinlere yanlış mesajlar aşılayabileceğini reyting peşindeki yayıncı umursamaz ama Radyo Tv Üst Kurulu bu konuda neden sorumluluğuna sahip çıkmaz? Medyanın iyi örnek vermek, eğitmek gibi bir sorumluğu yokmudur? Hatırlıyorum da, bizim çocukluğumuzda siyah beyaz filmler vardı, kovboy filmleri, polisiyeler. O yaşta aşk filmi izleyemeyeceğimizden başka film izlemezdik. Şimdi düşünüyorum da, bu filmlerin mesajı sağlamdı; iyiyle kötünün tarifini tam yaparlardı. Hilekarlar, köşe dönücüler, hırsızlar, kalpsizler, yağmacılar, ırz düşmanları, katiller, kanunsuzlar vs. açıkça izleyiciye gösterilir, seyircinin iyinin yanında olması sağlanırdı. Şimdi ise malum dizilerde sadece güç, zenginlik ve yere batasıca töreler yüceltildiğinden, alt yapısı sağlam olmayan izleyiciye yanlış mesaj verilmiş olmaktadır. Seyirci karakterin kötü yönlerini görmemektedir, onun gücüne ve zenginliğine hayran olmaktadır! Yani yukarıdaki pespayeliklerin sorumluluğunun bir bölümü sorumsuz TV kanallarınındır! Diğer bir sorumlu ise din camiasıdır. Geçmişte ‘Ahlak ‘ tanımını sadece dar bir fundementalist bir çerçeveye sokmuş olan din adamlarının ve dindarların artık ahlakın evrensel anlamlarını anlamaları gereklidir. Ne yazık ki, geçmişte; ahlağın sadece kadının eteklerinin altında olduğunu sanan dar görüşlü bir vaaz dinlediğimiz olmuştu. Din halkımızın üzerinde hala önemli bir yer tutar. Bu açıdan aydın ve akil kişilerden oluştuğunu tahmin ettiğimiz Diyanet kurumunun gerçek ahlakı camilerden halka anlatmaya başlayacak bir çalışma yapmasının faydalı olacağını düşünürüz. Bu ölçüde çöküşümüzün, suçun bu kadar yaygınlaşmasının bir sebebi de, af olayıdır. Geçtiğimiz dönemde, kader kurbanı diyen( bu tanımın bilimsel ve hukuki bir anlamı olabilir mi?)birilerinin hatırına yapılan affın ardından, afla çıkanlardan önemli bir bölümü tekrar suç işleyerek topluma zarar vermiştir. AB kanunlarına uyarlamak amacıyla, Ceza ve infaz kanunlarındaki sık sık yapılan değişiklikler, ortaya gizli aflar çıkarmaya devam etmektedir. Algılaması yeterli olan herkesin bildiği gibi, infaz sadece suçun sonucu verilen bir ceza değildir. Bir amaç ta, toplumu; vicdani sorumluluğu gelişmemiş olan suçludan soyutlamaktır. Herkes artık bilmektedir ki, dışarı saldığınız kapkaçcı hemen o gün icraatine kaldığı yerden devam etmektedir. Hırsız iz bırakması ve yakalanması belli süre sürse de, sonunda tekrar geri dönmektedir. Tabii ki, suç olayının bu derecede yaygınlaşmasının en önemli sebeplerinden birisi ekonomik çöküntü, artan yoksulluk olmalıdır. Kötülüğün hangi ortamlarda ürediğini her aklı başında insan bilir. Ne yazık ki, devlet; bankasını boşaltan hortumcuların götürdüğünü kendi kaynaklarından kapatmaktadır. Ah keşke, bu para yeni iş sahaları açmak için kullanılmış olsaydı! İkinci kara delik ise, enerji anlaşmalarıdır. Bir takım pahalı doğalgaz anlaşmaları yapanların günahının bedelini halk ödemektedir bir anlamda. Örneğin Rusya’dan aldığımız gaz inanılmaz pahalıdır. İran’la yapılan anlaşma Rusya’dan da pahalı olup; üzerine üstlük gazı almasakta, bedelini bize ödetmekle yükümlü bırakmaktadır.! Girilen angajmanlar ülkenin gereksiniminin çok üzerindedir!. Halbuki bu bedel halkın refahını yükseltmek için kullanılmış olsaydı, eminim ki durumumuz bugün daha iyi olacak; varoşlardaki, uzak kentler ve kasabalarda daha çok insan iş sahibi olacaktı! Umarım Hakan’ın trenden atılmasının, vicdanları uyandırması gibi bir faydası olsun! Bu konu unutulmasın, toplum kendisine çeki düzen versin. Hükümet bu konuya duyarlı olsun, meclis yasal katkıda bulunsun! Bu arada sonunda iyi bir haber: Toplumda soylu davranışlar, gerçek kahramanlık henüz ölmemiş!! Ne mutlu.. Öldürülen gencin asil ailesi, gencin organlarını ihtiyaç sahiplarine bağışladı... Böbrek için sırası gelen Evniye Hanım, kendi hakkını ‘daha gençler faydalansın!’ diye hiç tanımadığı başka birine bıraktı... İyi insanlar; bu kahramanlar için bir damla göz yaşı dökünüz, iyilikleri sizin yüreğinizde kuluçkalansın. Bırakın o durumunu bilmeyen; kendilerinden başka kimseyi düşünmeyen çıkarcılar, başkalarının malına canına kastedenler, acımasızlar, hasisler, vicdansızlar, talancılar, yağmacılar, gaspçılar, ırz düşmanları vs. bütün kötüler layığını bulsun... Mehmet Şahingöz -Kasım 2004
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şahingöz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |