..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bilen sever. -Leonardo da Vinci
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Tayyibe Atay




9 Nisan 2005
Kompartıman  
Tayyibe Atay
bir yılan beslerdim koynumda,zahirli, herkesi soktururdum....


:BCHH:
hızlı giden bir trene binip geçmişe doğru yola çıktım..zaman çoktan geçmişti gece yarısını...bir internet sitesinde konakladım önce...kimileri rumuzlarının arkasına saklanmış, kimileri çırılçıplaktı..ben de çıplaklar arasındaydım...yani adımla, sanımla,kimliğimle...isteyenler adresimi bile öğrenebilir, kapıma kadar gelebilirlerdi. kimden, ne için saklanacaktım!..ben,bendim!..sıradan biri!.. tam bunu düşünürken adıyla, sanıyla yüreğini şiire adamış birinden bir mesaj geldi:

aynen şunu yaziyordu mesajinda: ”... min şiiri altina yazdiginiz yorum çok güzel ama neden ... yerine ... dediniz hocam! " ( bu hoca kelimesine hiç alişamadim ya, neyse!) açikçasi bana rumuzları karıştırdıgıma dair uyarıda bulunuyor, yanlışımı düzeltmemı istiyordu..hem de çok kibar olarak!..”aferin!..” deyip hemen taarruza geçtim. daha dogrusu kendimi attım hızla giden tren penceresinden...her yerimin kırılması, kanlar içinde kalmam gerekiyordu fizik kanunlarina göre..nerde!!!..aksine,düşüşüme hazirlanmış bir hamaga yuvarlaniverdim sanki, hiçbir yerime hiçbir şey olmadi..sapasaglamdım bu yaşıma ragmen..gönlüm gepgençti ve düştügüm yerin az ötesinde salkım salkım dalları olan yemyeşil bir sögüt agacının dibine oturup iki satir şiir karalamak istiyordu ya canım; yar üstüne!..oysa ne yar vardı, ne de bende yare yarenlik edecek yürek!..geçmişti zaman,gölgeler uzamıştı iyiden iyiye bir yerlerde, burada geceydi ya zaman...işte o bir yerleri düşünmek salaklık olurdu şimdi..ben en iyisi sabaha yakın olan bu zamanımı iyi değerlendirmeliydim..hazır kendim gibi bir çiplaga rastlamışken, dokunmaliydım ona: aynen böyle yaptım.

o özlediğim,lakin bir türlü dibine oturamadığım söğüt ağacına inat, oturdum dört bacaklı kuru sandalyeye..bacak bacak üstüne de attım ve gezinmeye başladı parmaklarım tuşlar üstünde...neler mi karaladım ekranda? tabii ki kendimi savunacak bahaneler ürettim, bunları yazdım. sözde iki cümle bir şey yazacaktım ya, yazdıkça uzadı da uzadı...sakız mübarek!..öyle bir dalga geçtim ki kendimle; arada bir gülerek patlattım bile bu sakızı...sanırım sesini o çıplak çet arkadaşım da duymuştur..kesinlikle duymuştur!.duymaması için bir neden yok çünkü! Öyle yakınız ki birbirimize, aramızda sadece cam bir duvar var! beni bildiğine, gördüğüne, duyduğuna emin olmasam kalkıp giderdim sandalyemden...binerdim yeniden penceresinden düştüğüm trene, başka bir sanal sayfada çok arar bulurdu beni! ne kaçmak geçti içimden, ne de yakalanmak aslında...o ekranda, ben sandalyemde öylece yazıştık durduk..bir nevi zaman öldürmenin ta kendisiydi bu ve çocukçası!..zaten ben sanal alemin sihrini buna bağlayan biriyim ne yalan söyleyeyim...gerçekte konuşamadıklarını, söyleyemediklerini, ayıp saydıklarını bile konuşabiliyorsun burada..hatta sanal sex olaylarına bile rastlayabiliyorsun..nasıl bir şeyse bu! neme lazım, ben adını duydum sadece bu türlü sex’in!..benim kriterlerime uymadığı için yapılan teklifleri geri çevirdim hep!..iyi de yaptım vallaha!..eğer genç olsaydım, bir de bekar, böyle bir şeye kalkışır mıydım bilmiyorum! sanal alemin artısı olarak değerlendirirsem evet, eksisi olarak değerlendirirsem hayır olurdu kesinlikle cevabım. iyi ki biz gençken böyle bir seçenek yokmuş! dua ettim içimden...

konu dağıldı galiba? Siz bilmezsiniz, bilen bilir!..ben hep yaparım bunu!..merdivenleri basamak basamak çıkmak dururken atlayarak çıkmak huyumdur...arada bir geri basamaklara da bastığım olur ya, düşmemek için korkuluklara tutunurum o zaman...içine düştüğüm durumdan kurtulmak içinse görmeyin ne hallere girdiğimi!..bazen kelebek olurum, bazen atlet! kimi zaman da yengeç!

ne diyordum!

bana mesaj yazan kişiye “hişt! ne dolaşiyorsun buralarda, vururlar seni!” diyerek başladım karşı mesajımı yazmaya..sonra da güldüm!..önce iki nokta üst üste koydum, ardından parantezleri dizdim yani! aynen böyle :))))))”bak” dedim sonra “ben yaslı bir ögretmenim, beni anlaman için senin de ögretmen olman gerekiyor tamam mı? çünkü ögretmenler çocuktan sayılırmıs cumhuriyetten önce, sahitlikleri bile kabul edilmezmis! keske hiç degistirmeselerdi bu kuralı! ben hem ögretmen,hem çocuk kalsaydım keşke”dedim, iyi geceler dileyip, sevgiler sunarak bastim gönder butonuna...

Ne yalan söyleyeyim yanıt beklemiyordum...bir şiiri tıklayıp okumaya başladım sesli olarak...sessiz olarak okuduğum şiirden bir şey anlamıyordum çünkü...okuduğumu dinlemeliydim...böyle yapmazsam şiirin özüne inemez, bir şey anlamazdım...şiir öyle güzeldi ki, kendi yazdığım şiirler çirkinleşiverdi birden ve bir daha şiir yazmamaya karar verdim...tam bunları düşünürken yeni bir mesaj düştü sayfaya..açtım, o çıplak arkadaştandı. ”evet hocam ben bir öğretmenim..sizi çok sevdim ve sıcak biri olduğunuzu hissettim. çocuk olsaydınız neler yapardınız” diyor, yanıtımı beklediğini yazıyordu mesajında...
akıllı biri olmalıydı ya da avcı! yalancının biri yani!..olsundu, hoşuma gitmişti onun açık yürekliliği...çekiniksiz yazmaya karar verdim ve başladım bombardımana!..aklıma ne gelirse...nasılsa zamanı tersine çevirmek mümkün değildi. nasılsa çocuk olamayacaktım. nasılsa gem vuramayacaktım hayallerime, anlatmalıydım..böyle de yaptım..

“1, 2, 3....hazır mısın? saklan bakalım sipere!” diyerek başladım mesajıma..ve devam ettim:” çocuk olsaydım keşke!..hep çocuk olarak kalsaydım...değişmeseydi yasalardaki yerim,büyümeseydim. bu aklımla neler yapardım neler...mesela sakız çiğnerdim şaklata şaklata...durmadan şeker, çikolata isterdim annemden babamdan...kuşları öldürürdüm sapankayamla, uçamadığım için...çiçekleri yolardım benden daha güzeller diye...ağaçlara çivi çakardım kurusunlar, büyümesinler, bana arkadaş olarak kalsınlar diye...komşu oğluna mektuplar yazardım yasaklara uymayarak. gider elinden tutardım, koluna asılırdım, uzanıp öperdim yüzünün her yerinden...hadi beni kaçır derdim nereye olursa olsun!..gider bir çayıra uzanırdım onunla yüzükoyun...saklambaç oynardım kız-oğlan karışık...öyle bir saklanırdım ki, beni bulanla evlenirdim bir çocuk oyununda...düğünümün tam ortasında sopa atlara binen süvarilerin gelip kaçırmalarını isterdim beni bir kral oğluna eş olayım diye...ama ben istemezdim onu ve saraydan kaçardım sevgilimin yanına...sayamayacağım sayıda çocuğumun olmasını isterdim bir de! çıplak dolaşırdım yeni doğmuş kedi yavrusuna inat!...farelerle oynardım. Bir yılan beslerdim koynumda, zehirli, herkesi soktururdum..."

vay be!..kendim bile şaşırdım yazdıklarıma..dilime "cik cik.cik cik cik de ötüyor kuşlar" adlı okul şarkısını iliştirdim..içimde garip, hafif bir rüzgar...dinledim, dinledim, dinledim..ve.tıkladım "gönder" butonunu...

çıktım netten...yatağa girdiğimde hala gülüyordum...

uyumuşum.....

düşümde o çocuk şarkısı...CİK CİK CİK.....CİK CİK CİK CİK DE ÖTÜYOR KUŞLAR.....

yaşarken ağlamalara söyleniyordu durmadan.....o söğüt ağacının dallarında, bir yığın çocuk yüzlü kuş tarafından....





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yüzleşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Selam Efendim
Ey Hayat
Operasyon
Çüşşş
Acı Tatlı
Portakal
Havama Bak Hele
Anneyiz Biz
Hey Kadınlar
Çatılar

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sinekler
Amma Uçmuşuz
Türlü Yaptım Türlü
Hıyar
İmam Olacağım
Zamana Kırıntı
Ah Canım
Bitanemi
Dedüdü Dedüdü
Hımbıl Gençlik

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Poşet [Şiir]
Artık [Şiir]
Semazen [Şiir]
Masa 2 [Şiir]
Bostan [Şiir]
Havan [Şiir]
Oyun Arkadaşı [Şiir]
Köprü [Şiir]
Ötanazi [Şiir]
Damlacıklar 4 [Şiir]


Tayyibe Atay kimdir?

Yeni şiirin,uzun yıllar yazmama rağmen yeni şairiyim. İnternet ortamı sayesinde okuyucu önüne çıktım henüz. Ne kadar şair olduğumun yanıtını ise okuyucuya bırakıyorum. Bayan yazarların çok az olduğu bir ülkede,duygu ve düşüncelerimi,şiirin ruhu okşayan ,elleyen tarafıyla anlatmaya çalışıyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Ahmet Arif,Behçet Necatigil,Nihat Behram...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.