"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacı değil miyiz!" -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
divit ucundaki mürekkebimi akıtıyorken yapılan bitki köklerinden çalınan vitaminlerden kadrajı henüz ayarlanamamış bir görüntünün ortasında bilinmez oklara yay gibi geriliyorken ben sakince eski verimlerin ardına saklanmalıyım telaşla birşeyleri –ismini koyamadığım- biryerlere – hiç bulamadığım- saklamalıyım. Neonlar alçak sesli sismik titreşimler Çağcıl imrenişlere çağdışı iğrenişler Osmanlıdan, maruflardan, kılcal damarlardan Sıska yüzümden, icadımdan, imparatorluğumdan Ezelden ve ebedden Rasyonalist kaygılar gütmeye başlamışken ben Simsarlara danışırken bir askılı gece Pantolonum kıçıma iki boy büyük, Sözcüklerim ağzıma beş kilo ağır, Yaşamdan yaşımı çıkarttığımda ne görmeliysem Ne görmeliysek bir askılı gece Kontrastı ayarsız bir görüntü karşımda İşimdeyim, odamda, odam yanımda, dürtüyorum perdeleri, avuçaramda sorguluk omuzaramda mesafelik güdüyorum benden olmayan şeyleri bulunan isfendiyar tarih günlüklerinden ekarte edilen fenike şileplerinden istemiyorum dolaşsın tarih elden ele titreyerek uzandığım alanda uyandığımda ne görmeliysem ne görmeliysem görmeliyim artık bir askılı gece... Neonlar sevişiyor, andresit ve amfora Merkezdeki plazmanın etrafındaki iki miğfer -iki çözümü zara kalmış kod- italik kıvrımlar barındırıyor kelimeler dökülen divit ucundan çalınan vitaminlerden yapılan bitki köklerinden çalınan vitaminlerden kısaca mürekkep çalınan vitamin köklerinden italik kelimelere kalın üzerindengitmeler hiç hesapta yokken başlıklaştıran altçizgiler kucağımda duruyor ortalık... karışıyor, karışıyor, karşılaştırıyor, ve ne makasa tren sokan bir makinist ve ne makineye makas atan bir sofist çevreliyor sofrada buluşturan şarabı bir askılı gece neşterle yarılmış bir karaciğer eskizi çiziyor ellerim. Ellerimden içeri giriyor kızıl kabilelerin divitedüşman mızrakları, mızraklara arayüzlerle ekleniyor tabirsiz hiçliğim. Bir vakit koş, ardına takıl arayüzlerimin, Koş diyorum, bırakmadan, Sarkmadan pencereden Kaldırım dışındaki yolda oynamadan Çırılçıplak soyunmadan koş bir askılı gece Merkezi krallık aramadan. Omuzlarındaki apoletler, saçındaki papatyalık aralık titrek değil –kendine hakim gülüşün koştur koşturabildiğince tutuş yolda hepsiyle ele avuca sığmaz küçük hareketlerinin karşısında karşılıklı sevişmemişliğimden başlıyorsun içimde bir askılı gece... neonlar giriyorlar birbirlerine, sokuluyorlar, sokulgan neonlara kol – kanat geren adamlar çıkıyorlar saklandıkları yerlerden. Fenikeliler – yaşamanın abecesinde konaklayan Zaman mandolin ayaklığının üzerinde Elişi yapmakla cebelleşirken oluyor olanlar Yaklaşıyorlar, sokuluyorlar, sevişiyor nöronlar bir askılı gece konaklıyorlar, kanıksanamaz, su götürmez bir gerçek bu aksı kırık bir mekanizmanın orta yerinde. Avcumdan içeri sızmaya başladığından beri İki omzumun birleştiği ve filmlerden öğrendiğim Ve adını bir türlü ezberleyemediğim o yerden doğru Sokulduğundan beri bana, vücudumda kapladığın Yerlerin haritalarını yapmaya çalıştım. Bitiremediğim gün başına bana kalan üç – beş fazla ceza Sekiz – on fazla hüküm ve Foucault’tan bu yana En ağırlarını biriktirdim mihenk taşlarımın. Silüetimde biyolojik şiirler, ayaklarımın arasında Arzın dibine, cehennemin dibine jeolojik çarpışmalar Taşımaya başladım. Sorguladığım ahmak kitaplarından Ve elaltı sorgulamalarından sıkıldım yaşamın. As boynuna ortalık yerde imgeleştirilmiş merkezlerimi Merkezkaç kuvvetlerimi, mevzilenmiş askerlerimi Etkisizleştir. Ortalığa sal gücünü, meşkalelerde bulun, Sorgusuz sualsiz saldır, saldırabildiğin kadar... Kader deme, ortalık arazide gülden yansıyorken Tüm kartlarını öfkeyle vur masaya Zamanın içimizden silindiği bir askılı gece. Gel, yitik ve kendinibilmez bir zamandayız Zamansızlıktayız öylesine, öylesine uçurumdayız Mandolin zamanlarında ibretle birleştirmelerdeyiz Ezgilerimizi, tellere basınç yapan ellerle Seviştirmelerdeyiz bir askılı gece... Bir askılı gece: kopmaz içten içe sağlamlaşan kaderinden, kopmaz suretinden Bir askılı gece: susmaz kendi suretinden barındıran şiir sözleri susmadan Bir askılı gece: açmaz kapılarını yalnızlığın durumsal ayar krizlerine Gururla, indirmeden başını yerlere, sarhoşça saldırmadan Gel kırlangıçların oyunu renklendirdiği bir askılı gece Sana ufak bir yol çizdim, bir udî yardımıyla Bir sarhoşun elyordamıyla Gel, korkudan daha koyu olan hangi renk durur önümüzde? Simgesel özlerle sabırsızca içi dışına boşaltılmış bir şiirin içindeyim Şiirime isim ve ortalıkta dolaşan bir şeylerden bir anlam vermeliyim Sonsuzluktaki derin yarılmalarda ve çoğalan, kabaran soyut duyumlardan Benden, bir aşktan, bir askılı geceden daha başka bir isim vermeliyim şiirime Boğazımdan aşağılara doğru bir isim vuruyor Boğazımdan yukarılara doğru o isim tırmanıyor Boğazımdan dudaklarıma doğru gidiyor isim Gel diyorum, sabırsızım, bütün edip cansever şiirleri beni anlatıyor Gelmediğinden ortalıkta sabahlıyorum. Neonlar ilk sevişmelerini atlatmış mutlu bir çift heyecanıyla Ayrılıyorlar bütünleştikleri bölgelerinden Parşömenden ayrılmıyor mürekkebim Yapılan bitki köklerinden çalınan vitaminlerden Bir türlü sapmıyorum, dosdoğru, doğruca Ortalık diyorum, gel! Sahici bir ortalık daha görüyor parşömen Üzerine bulaşmış bulunuyor mürekkebim bir askılı gece Şiddetini en hassas aksanın ölçemeyeceği bir cümle Sanıyorum kendimi Bir askılı gece kadar kapalı kendi içine..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Ulaş ORAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |