Sevgi sabýrlý ve yürektendir, sevgi kýskanç ve övüngen deðildir. -Ýncil |
|
||||||||||
|
Gidiyordu adam, gitmeyi kafasýna koymuþ bir kararlýlýkta, bekliyordu bizim oradan hep aðýr aksak geçen treni. (Kararlýlýk insanýn hayatýný deðiþtirebilecek boyutta ise ona yeni bir isim vermek gerekebilir: CESARET!) Tren buharlýydý ama acýlarýndan duyamýyordu o malum, acý sireni. Gözleri buharlandý, yüreði yadýrgadý bu olayý. Ama dönüþü yoktu! Bir kere kadersizliði kazýmýþtý buralara... Bir kere ümitsizlik bulaþmýþtý yaz-kýþ giydiði çizmelerinin üzerine; zift gibi. Yalnýz bu lekeleri kalýcýlýðý hatýrlatabilirdi ona bu þehirde yaþadýðý ÞEYleri. Geldi aðýr aksak tren, durdu ümitsizlik lekeli çizmelerin önünde ince ince... Tren yolu da uzun ince... Hani AþýkVeyselvari... Kapýdaki þapkalý adama verdi biletini süratle. Ýçinden dürtüklüyordu birþeyler; inançlarý karaciðerini tekmeliyordu. Birþeyler olacaktý, olmalýydý! Her filmde, trene bindiðinde görürdü yalnýz adam kadýnýný. Bir peronuna girdi aðýr aksak giden trenin hýzlanmasýný beklemeden. Uzunca bir perondu, lokomotiften uzak, marþandiz duyulmuyordu. Bir adam... Yaþlýca... En önde oturuyordu. Ve kadýn!!!!!!!! Gözleri gök, teni ak, saçlarý güneþ... dediðidedik, elinde bir kitap... Ama ne kadýn! Gitti, hemen oturdu adam, kadýnýn yanýndaki koltuða - trene özenmiþ - gibi aðýr aksak: - Ýyi yolculuklar size, dedi. - Size de. - “Okumayý seviyorsunuz”, dedi adam. Der’di, hakký vardý! Seviyora benziyordu kadýn okumayý. - “Okumak... sevmek? Kafiyeli konuþuyorsunuz”, dedi kadýn. “Þair misiniz yoksa?” - Kafiye? Özür dilerim, göremedim kafiyeyi. Ben okuduðunuzu sormuþtum sadece. Yani sormadým da teþebbüsüm o yönlüydü. - Hem þairsiniz, hem de suyu yürütüyorsunuz saman altýndan! - Bir þey yaptýðým yok benim; taptýðým sýfýr. Þairliðim belki bir ama suculuðum sýfýrýn dahi altýnda! Az biraz, naçizane, sýfýrýn bir parmak üstünde tiyatrocuyum. - Tiyatro? Nereden nereye atladýnýz böyle? - Atlayan ben deðilim ama siz isterseniz sonuna kadar atlamaya devam ederim. Hem siz Brecht sever misiniz? - Bertolt Brecht? - Tabii ya, Bertolt Brecht! - Siz Shakespeare bilir misiniz? - Bilmesine çok iyi bilirim ama, þu “siz”lerden dolayý son derece rahatsýzým. Resmi merci konuþmasýný býraksak da az biraz isim falan öðrensek olmaz mý? - Adýmý mý merak ettiniz? - Yine “siz”li bir cümle!!! Bakýn, ben bu konuda hassasým ve “siz”lerden son derece rahatsýzým! - Peki, tamam kýzmayýn. Adým... Adým... Unuttum doðrusu. Size “yok” desem kabul görür mü? - Yok? - Evet yok iþte. - Memnun oldum, ben de “yol”! - Yol? - Bu da uzun ince bir yol iþte. Aþýk Veysel gibisinden... - Anlýyorum... - Ben de memnun oluyorum siz anladýkça. Merakým sonsuz yalnýz! Kafanýzda neler kurmaktasýnýz? (“siz”li cümleler mecburen aðzýma sakýz!) Tren sizi nereye býrakacak? Burcunuz ne? Sigara içer misiniz? Bafra ya da Maltepe? Yoksa Amerikan sigaralarý mý size yakýn geliyor? Kolonyalý mendil ister misiniz, ya da sakýz? Þeker, çiklet falan? Nerelisiniz? Hiç aþýk oldunuz mu? Aþk hakkýnda ne düþünüyorsunuz? Gözlerinizin bu kadar güzel olmaya hakký var mý? Ya saçlarýnýz... Boya mý, yoksa kendi saçýnýz mý? Vücut ölçüleriniz nelerdir? Ve vesaire vesaire... - Konuþmanýz akýcý; sanýrým tiyatrocu olmalýsýnýz. Ben de þairim tesadüfen! - Neden tesadüf olsun ki? Her Amerikan filminde olur böyle þeyler. Yoksa siz, kürtvari yapýmlarý mý tercih ederdiniz? - Amacýnýz aþksa, henüz tadamadým gerçeðini. (Tren, bu kez anti-aðýraksak yürüdü, Marþandiz gürültüsü duyurmadý adamýn teklifini ilkin...) - “Anlamadým, tekrarlar mýsýnýz?” dedi kadýn. Der’di; onun da de’meye hakký vardý. “Herkes her istediðini söylemekte özgür” bir ortamdý. - Ben aþký tattýrabilirim size izin verirseniz. Dileðim; kabak tadý vermemeniz.. Zira “siz”lerden son derece rahatsýzým! - Korkarým tatmaya aþký, nasýldýr? - Eðer nefes alýp veriþim, size heyecan veriyorsa mümkündür ancak. “Heyecan nedir”i sormayacaðýnýza eminim! Eðer aksiyse, müsaade edin de sorumu geri alayým! - Sanýrým beklemeli biraz, birkaç saat, birkaç dakika, saniye, belki ay, belki yýl, belki hepsinin kesiþimi bir baþka zaman dilimi... (Yöntem, þahýs, din, dil, ýrk, yer, zaman farketmezdi aþk için. Hiçbir yönlü akýl, deva olmazdý derdine. Vururdu, düþünmeden yarýný ansýzýn.. Hatta apansýzýn!) Gün aðarýyordu ki gözler birbirini aradý. Þapkalý adam “son durak” makamýndan uzunca bir gazel okudu. Tuttu adam sýkýca kadýnýn elini, “Benimle evlen”i mýrýldandý hiç düþünmeden. Kadýn emme basma tulumba þekilli onayladý kafasýyla bu güzel teklifi; gözlerinde ýþýk vardý. Adam, bir, “uzun zaman oldu ama aþk beni uzun ince bir yolda buldu” ýslýðý çaldý, izlediði filmlere kurban olur gibi. Çizmeleri, kendiliðinden parladý; “siz”ler kalktý ifadelerdem. Yerini “sen”li “ben”li söylemler aldý. Güneþ, bulutlarýn ardýna saklandý; rüzgârsa uzun ince bir yolda çaldý Aþýk Veysel’in sazýndan “gündüz gece”!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Ulaþ ORAL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |