"Bana ev hikayesinden söz açmayın. Artık benim oraya gideceğim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Bir dehlizin iç açıları gibi oranlıyorken sessizce içlerimi Geç ? erken biten hasatsız, hasarlı saplantılarım çarpık kanatları gibi albatros kuşlarının kalbim: genişleyen ? daralan ? hacimli ? hacimsiz ?dikkat et ne olur bana?? Tam ortasındayım tüm katların, Binaların, caddelerin, sersefil, pis, aylak Kokulu bir binanın orta katında? bir adım daha atıyorum şimdi merdivenden, ?ağır ağır mı çıkmalıyım, ahmethaşimvari?? sonra bir tane.. bir tane ve bir diğeri.. her basamakta bilmemkaç merkezkaç kuvveti uyguluyor kütlelerin grameri yalnızlığıma. Orta Kat?tan ayrılamıyorum. Bir tane daha geçiyor ayaklarımın altından, sonra bir basamak, ve bir basamak daha, nihayet, ?Işte, anladım? diyorum, ?sonuncusu bu? diyorum.. durduruveriyor insanı aylak ayaklarında zaman. Her adım attığımda bir basamak daha türeyiveriyor Yoktan, birden, aniden, neden? Anlamıyorum. Çarpık bacakları gibi suçsuz jokeylerin Kalbim: hızlanan ? duran ? ağlayan ? ağlatan ?sakın durma!? durduğunda sonsuza dek tek başına kalacak orta kat yapayalnızlığımla. Her iki tarafa yerleştirilmiş, mum alevi, kimyası parçalanmış, atomları her yanı süsleyen aplikler, siyah beyaz palyaçoların güler ? ağlar yüzleri: duvarlardaki tabloların anafikirleri, bir kukla oynatıcısının garip, kişilikli, sapkın, korkutucu, ritüel çalışma odası gibi etraf, pastel, palette kolaylıkla bulunabilecek bir tür petrol yeşili duvarlar, zemin sonuna kadar ahşap döşeme, uzun alabildiğine bir koridor Orta Kat. Başı ve sonunda iki merdiven, biri yukarı çıkan, diğeri sorumsuzca aşağıdan çıkan? Aşağıya inilemeyen? Yukarı çıkılamayan iki merdiven. Koltuklarının kovuklarına saklanmış pal?yolcular, bembeyaz boyalı yüzleri, renk renk saçları, makyajları akmış, bir duvarı kaplayan büyük bir sahnenin önünde konuşlanmışlar, konuşmuyorlar, susmuyor gözleri, Orta Kat?ın orta başarı notlu kadim, dişi perileri, gözleri, avuçları ve göğüs boşluklarında derin güneş lekeleri ve çilleriyle tam yanlarında pal?yolcuların, bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar ? hiç konuşmadan ? hiç susmaksızın. Ayağa kalkıyor bir pal?yolcu aniden. Başında kıpkırmızı bir peruk ve kukuleta, alıp atıyor sağ eliyle her ikisini de.. Diyor; ?peri masalları geride kaldı artık..? Çok bozuluyor kadim dişi periler, biri kalkıyor ayağa; ?Doğal değil hiçbiryeri? diyor ?Palyolcuların. Yüzlerindeki makyaj göstermiyor ki duygularının ebeveynlerini. Hiç somurtmuyorlar, içlerinden mi ağlıyorlar yoksa? Eğer öyleyse içlerindeki gözyaşları akacak ve içlerinden başlayacaklar yaşlanmaya..? Günün görüntülerini bulanıklaştırıyorum hep, Çocukluğuma dönüyorum her anımda, her saniye, Her ölçülemeyecek kadar küçük zaman dilimi, Gece yatmadan önce vakitlerim; tüm çocukluk arkadaşlarım, Üç katlı bir ahşap ev görüyorum rüyalarımda, Orta Kat?ındayım? Ne bir üst kata çıkabliyorum ? tavana Ne bir alta inebiliyorum. Zaman beni boğuyor, ben onu öldürüyorum? Yorgun yolculukları gibi albatros kuşlarının Kalbim: perdeyi açan ? kapatan ? yaratan oyunu ? sonra fişini çeken ?ağlatma beni!? Boyumdan büyük bir ayna yattığım odanın hemen dışından doğru süzerdi her gece beni, aynadan görüntüsü yansıyan tavan arasının görüntüsüyle birlikte. Yalnızca o zahiri görüntüden görebildim çocukluğumu geçirdiğim evin tavan katını. Eskisi kadar kolay gitmiyor elim kaleme, Yazacak daha dehliz şeylerim mi olmalı? daha kıvrımlı, Oylumlu mu durmalı sözcükler sayfanın üzerinde Bir meze tabağına serpiştirilmiş gibi? HAYIR? Büyük harfle, sonuna kadar Demir kanatları gibi albatros kuşlarının Kalbim: - boşluk - ?sınırlama beni? Açıl kalbim, derinleş kalbim, genleş kalbim daha çok, daha çok.. ?peri masalları geride kaldı artık? diyor bir pal?yolcu daha kulağıma eğilip. ?Bir zamanlar şiirler de demirdendi? diyorum ona. Bu lafı nerden öğrendiğimi soruyor, sanki gözleri tahtadan, dudakları çamurdan sanki.. ?yaşlı bir kukla oynatıcısından? diyorum. Tahmin ettiğini belirtirmişçesine bakıyor bana tahta gözlerle. Sismik eğriler dolaşıyor iç organlarımda, depremler, Küçük çaplı sarsıntılar, travmalar, komalar, votka şişeleri, Sigara paketleri üzeri yasal uyaralar: ?Ölüm allahın emri, sigara olmasaydı? Gülümsetiyor beni usulca bu savurganlıklarım. Hiç bozulmuyor oysa sismik dengesi Orta Kat?ın. Sanki alay mı ediyor benle ne? Testere uçuşları gibi albatros kuşlarının Kalbim: Alımlı ? güzel ? bağışlayıcı ? küfürbaz ?Şımarma!? Anladım kıpırdayamam burdan. Bir basamak kadar yakınken bir başka dehliz, Ne kaçabilirim ne çoğaltabilirim renklerimi bir anda Anladım. Birden bir serinlik vuruyor yapayalnızlığıma.. Bir pal?yolcu?nun hafif meşrep nefesi ? buz gibi? ?peri masalları geride kaldı artık!? diyor HAYIR!!! Diyorum, büyük harfli, üç ünlemli Bir ?HAYIR!!! Peri Masalları hala var?? ?Peri Masallarında periler artık tecavüze uğruyorlar??
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Ulaş ORAL, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |