Yaþamýn her aný hakkýný ister. -Goethe |
|
||||||||||
|
Olduðun gibi kendini koru, deformasyona uðramadan, ellerin titremesin tuttuðunda sigarayý, gözlerin yalancý bakýþlarla akýtmasýn bu hayata dair bir lahza... Sen gamsýzsýn, üzmezsin kendini bilirim. Ýki þarkýyla coþar, bir þiirle aðlarsýn. Bir türkü çalar, gaza getirirsin hayatý. Kendince eðlenir, derin hülyalara dalarsýn. Biri üzerse, diðeri baðlar seni hayata... Sen giderken adýný yazmýþtým, sen gelirken adýmý sildim gidiþ yolumdan... Karakteristik özelliklerin koptuðu bir sýnýr çizgisinde, makiydi bitki örtüm. Kýraç bir bitki örtüsüne meyilli bir aþk çocuðu; ne tuhaf oysa bu filmin giriþi olmalýydý, düðüme baðlanýrken her þey... Nerden bilebilirdim sabah kalktýðýmda, mutfak tüpünün bitmiþ olacaðýný ve nerden bilebilirdim, dolapta birkaç ezik domates kaldýðýný. Bilemezdim, her gün o odaya girerken gördüðüm ve beni güldürmeye çalýþan o adamýn ansýz gidiþini... Ah be çocuk, “cami avlusuna býrakýlmýþ bir piç gibi” koyup da gittin... Ýnsan bir ardýna bakar, çiðnediði yola döner de çevirir baþýný; Bir albüm unutmuþsun odan da bir de, sinmiþ “sen” kokusu; baþka yok! Bu ilk deðil, son da olamayacak belki... Her defasýnda ruhumu haczeden aðýr tufanlardan biriydi sadece... Kopup giden aþkýma da verdim biraz, birazcýk anama, birazcýk babama da daðýttýðým. Her dokunana ruhumun beyaz eþyalarýný sundum çekinmeden! Bu ilk deðil, son da olmayacak belki... Her defasýnda ruhumu haczeden aðýr tufanlardan biriydi sadece; sonunda sen de koparýp gittin içimden bir þeyler... Ýnsan alýþýr. Ýnsan zamanla evcilleþir. Törpüler en hýrçýn duygularý ve uyumlaþýr insan! “Hiçbir þey imkansýz deðildir” dediðim o sözden sonra, bu dereden çok su aktý ve duruldum galiba... Her gidiþ sonrasý, “gidenin” gitmemesi adýna yaptýklarým, ne mucizevi þeylermiþ böyle! Yoo artýk yok! Daha sakinim þimdi, bir baþka kabulleniyorum ayrýlýklarý. Ýçime çektiðim derin soluklar gibi, her “gidiþi” bastýrarak ve görmezden gelerek... Övüldü yalnýzlýklarým, bir nehir yataðýnda kurudu en iyi yanlarým. Þimdi dedem gibiyim... Akþam olduðunda çay demliyorum kendime, sonra sobaya odun atýyor, pencereme damlayan yaðmur damlacýklarýnýn, camdan aþaðýya doðru süzülüþünü izliyorum. O damlacýklarýn çýkardýðý “týk týk” seslerine de anlam yüklemiyorum artýk. Haftanýn herhangi bir gününün, diðer günlerine kýyasla daha baþka anlamlarý da yok! Pijamalarýmý giyip, ayaklarýmý yýkadýktan sonra uzanmak, tüm akþamlarýmýn ortak bir paydasý oluyor. Ýlk giden sen olmadýn! Senden önce de gidenler vardý. Ve ben her defasýnda “ölümsüzlükle” kandýrýldým. Her defasýnda da bir hayal kýrýlýklýðý oldu payýma düþen; payýma düþen ruhumun mengelere sýkýþmasý gibi bir þeydi... “Giden”?.. - Telefon çalmayacak mý? - Kapýyý açýp da, “merhaba” demeyecek mi? Gelmeyecek... Dedim ya, alýþmak güç olsa da, baþarýldýðýnda iyi ediyor adamý... “Giden” geri gelmeyecek ve bende hep dedem olacaðým. “Bir ömürlük pijamalarýmý hazýrladým, rengarenk ve her yaðmurda, yaðmur damlacýklarýyla buðulanmýþ o camdan koparacaðým takvim yapraklarýný... Ah be çocuk, “cami avlusuna býrakýlmýþ bir piç gibi” koyup da gittin... Ne geride söz býraktýn söylenecek, ne de bir yazý... Bir albüm unutmuþsun odan da, bir de sinmiþ “sen” kokusu; baþka yok! Öyle ya, ilk giden sen deðildin, ben de ilk kez yanmadým! Lanet ki ne lanet; Eylül de bitti iþte; sen de gittin Eylül’de... Dingin akþamlarýmýn senfonisi de gurbet yolunda þimdi... Þimdi kim bekleyecek ki geçsin zaman Ekim, Kasým, Aralýk, Ocak ve hüznüme hüzün katacak, “sarý yapraklar artýk yok” demenin elemi dolacak, karbondioksit ve oksijen karýþýmý soluðuma... Sonra Þubat, Mart ve Nisan, ter kokusunu alýr gibi olurken her yaným kahýr ki ne kahýr, elem ki ne elem, çýk çýkabilirsen yüreðim... Ve en kötüsü, en acýsý Mayýs, Haziran Temmuz ve Aðustos, bu dingin aya ulaþmadan çekmem gereken bir cefa... Yazmak bile hoþ oluyor ve ihtimalini düþünmek bile diken diken ediyor her yanýmý. Gurbetim Eylül’e çatmýþtý, Hüznüm de öyle! Senin gidiþin Ve bir aþkýn közleri de bu ayda ýslatýlmýþtý. Ýlk kez dedem gibi pijamaya merakým... Þimdi bir ev dolusu baðýþýklýðým var ayrýlýklara... Boþtur, sessizdir... Banyo önünde kirli çoraplarýný göremeyecek olsam da, Masaya düþecek sigara küllerinin yokluðunda, beni sinir ettiðin “tüm zamanlarýn en uyuz adamý” olsan da bazen... Sustum dostum... Gittin dostum... Övüldü yalnýzlýklarým, bir nehir yataðýnda kurudu en iyi yanlarým. Sen giderken adýný yazmýþtým geliþ yoluna, sen gelirken adýmý sildim gidiþ yolumdan...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Orhan TURAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |