..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
En tatlı sevinçler, en hiddetli kederler sevgidedir. -Pearl Bailey
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Orhan TURAN




13 Mart 2006
Övüncül Yalnızlıklar...  
Orhan TURAN
Şimdi dedem gibiyim... Akşam olduğunda çay demliyorum kendime, sonra sobaya odun atıyor, pencereme damlayan yağmur damlacıklarının, camdan aşağıya doğru süzülüşünü izliyorum. O damlacıkların çıkardığı “tık tık” seslerine de anlam yüklemiyorum artık. Haftanın herhangi bir gününün, diğer günlerine kıyasla daha başka anlamları da yok! Pijamalarımı giyip, ayaklarımı yıkadıktan sonra uzanmak, tüm akşamlarımın ortak bir paydası oluyor. İlk giden sen olmadın! Senden önce de gidenler vardı.


:BAFF:
Övüldü yalnızlıklarım, bir nehir yatağında kurudu en iyi yanlarım. Sen giderken adını yazmıştım geliş yoluna, sen gelirken adımı sildim gidiş yolumdan...

Olduğun gibi kendini koru, deformasyona uğramadan, ellerin titremesin tuttuğunda sigarayı, gözlerin yalancı bakışlarla akıtmasın bu hayata dair bir lahza...
Sen gamsızsın, üzmezsin kendini bilirim. İki şarkıyla coşar, bir şiirle ağlarsın. Bir türkü çalar, gaza getirirsin hayatı. Kendince eğlenir, derin hülyalara dalarsın. Biri üzerse, diğeri bağlar seni hayata...

Sen giderken adını yazmıştım, sen gelirken adımı sildim gidiş yolumdan...
Karakteristik özelliklerin koptuğu bir sınır çizgisinde, makiydi bitki örtüm. Kıraç bir bitki örtüsüne meyilli bir aşk çocuğu; ne tuhaf oysa bu filmin girişi olmalıydı, düğüme bağlanırken her şey...
Nerden bilebilirdim sabah kalktığımda, mutfak tüpünün bitmiş olacağını ve nerden bilebilirdim, dolapta birkaç ezik domates kaldığını. Bilemezdim, her gün o odaya girerken gördüğüm ve beni güldürmeye çalışan o adamın ansız gidişini...
Ah be çocuk, “cami avlusuna bırakılmış bir piç gibi” koyup da gittin...
İnsan bir ardına bakar, çiğnediği yola döner de çevirir başını; Bir albüm unutmuşsun odan da bir de, sinmiş “sen” kokusu; başka yok!
Bu ilk değil, son da olamayacak belki...
Her defasında ruhumu haczeden ağır tufanlardan biriydi sadece... Kopup giden aşkıma da verdim biraz, birazcık anama, birazcık babama da dağıttığım. Her dokunana ruhumun beyaz eşyalarını sundum çekinmeden!
Bu ilk değil, son da olmayacak belki...
Her defasında ruhumu haczeden ağır tufanlardan biriydi sadece; sonunda sen de koparıp gittin içimden bir şeyler...

İnsan alışır. İnsan zamanla evcilleşir. Törpüler en hırçın duyguları ve uyumlaşır insan! “Hiçbir şey imkansız değildir” dediğim o sözden sonra, bu dereden çok su aktı ve duruldum galiba...
Her gidiş sonrası, “gidenin” gitmemesi adına yaptıklarım, ne mucizevi şeylermiş böyle!
Yoo artık yok!
Daha sakinim şimdi, bir başka kabulleniyorum ayrılıkları. İçime çektiğim derin soluklar gibi, her “gidişi” bastırarak ve görmezden gelerek...

Övüldü yalnızlıklarım, bir nehir yatağında kurudu en iyi yanlarım.
Şimdi dedem gibiyim...
Akşam olduğunda çay demliyorum kendime, sonra sobaya odun atıyor, pencereme damlayan yağmur damlacıklarının, camdan aşağıya doğru süzülüşünü izliyorum. O damlacıkların çıkardığı “tık tık” seslerine de anlam yüklemiyorum artık. Haftanın herhangi bir gününün, diğer günlerine kıyasla daha başka anlamları da yok! Pijamalarımı giyip, ayaklarımı yıkadıktan sonra uzanmak, tüm akşamlarımın ortak bir paydası oluyor.
İlk giden sen olmadın!
Senden önce de gidenler vardı.
Ve ben her defasında “ölümsüzlükle” kandırıldım. Her defasında da bir hayal kırılıklığı oldu payıma düşen; payıma düşen ruhumun mengelere sıkışması gibi bir şeydi...
“Giden”?..
- Telefon çalmayacak mı?
-     Kapıyı açıp da, “merhaba” demeyecek mi?

Gelmeyecek...
Dedim ya, alışmak güç olsa da, başarıldığında iyi ediyor adamı...
“Giden” geri gelmeyecek ve bende hep dedem olacağım.
“Bir ömürlük pijamalarımı hazırladım, rengarenk ve her yağmurda, yağmur damlacıklarıyla buğulanmış o camdan koparacağım takvim yapraklarını...

Ah be çocuk, “cami avlusuna bırakılmış bir piç gibi” koyup da gittin...
Ne geride söz bıraktın söylenecek, ne de bir yazı... Bir albüm unutmuşsun odan da, bir de sinmiş “sen” kokusu; başka yok!
Öyle ya, ilk giden sen değildin, ben de ilk kez yanmadım!
Lanet ki ne lanet; Eylül de bitti işte; sen de gittin Eylül’de...
Dingin akşamlarımın senfonisi de gurbet yolunda şimdi... Şimdi kim bekleyecek ki geçsin zaman Ekim, Kasım, Aralık, Ocak ve hüznüme hüzün katacak, “sarı yapraklar artık yok” demenin elemi dolacak, karbondioksit ve oksijen karışımı soluğuma... Sonra Şubat, Mart ve Nisan, ter kokusunu alır gibi olurken her yanım kahır ki ne kahır, elem ki ne elem, çık çıkabilirsen yüreğim...
Ve en kötüsü, en acısı Mayıs, Haziran Temmuz ve Ağustos, bu dingin aya ulaşmadan çekmem gereken bir cefa...
Yazmak bile hoş oluyor ve ihtimalini düşünmek bile diken diken ediyor her yanımı.
Gurbetim Eylül’e çatmıştı,
Hüznüm de öyle!
Senin gidişin
Ve bir aşkın közleri de bu ayda ıslatılmıştı.
İlk kez dedem gibi pijamaya merakım...

Şimdi bir ev dolusu bağışıklığım var ayrılıklara... Boştur, sessizdir...
Banyo önünde kirli çoraplarını göremeyecek olsam da,
Masaya düşecek sigara küllerinin yokluğunda, beni sinir ettiğin “tüm zamanların en uyuz adamı” olsan da bazen...
Sustum dostum...
Gittin dostum...
Övüldü yalnızlıklarım, bir nehir yatağında kurudu en iyi yanlarım. Sen giderken adını yazmıştım geliş yoluna, sen gelirken adımı sildim gidiş yolumdan...







   

.Eleştiriler & Yorumlar

:: :))
Gönderen: Elem Tilev / Eskişehir/Türkiye
28 Eylül 2006
inanın kendime engel olmaya çalışıorum ama mümkünatı yok onu farkediyorum şu yorumu yazarken. ama söylemeden geçemicem ismimin geçtiğini görünce yazınızda, nası bi sevinç kapladı içimi:)) nedense? "benimde adım geçiyo yaşasın lay lay benim adım olduğu bilinmese bile lay lay" işte böyle bir sevinç şuan bende ürperen...

:: tebrikler
Gönderen: Kâmuran Esen / Bolu/Türkiye
16 Mart 2006
Sevgili Orhan Turab; Yazılarınızda o kadar rahat, o kadar insana yakın duran bir anlatımınız var ki......Yüzlerce yabancı kişi arasında, eski bir dost gibi gülümsüyor cümleleriniz....Sanki her paragrafı hatta her cümlesi; aslında benim anlatmak isteyip de anlatamadığım veya anlatmayı unuttuğum sözler.Zaten insan; okuduğu şiirde veya düz yazıda kendinden birşeyler buluyorsa, seviyor yazıyı..........Yine severek, zaman zaman burnumun direği sızlayarak okudum.Sizi yürekten tebrik ediyorum.....Devamını dilerim.Sevgiyle kalın...Kâmuran Esen




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yüzleşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir Garip Seyyahlık; Kendine Göçen...
Her Şey Yolunda; Gidenler Dışında!
Sivri Gün Batımları
Güz Yangını

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Aşk mı Alışkanlık mı?
Kahpe Kadın Mona Lisa…
Tarla Kuşuydu... Juliet!
Lâl...
Allah"ın Arama Motoru!
Alışamadım Bu Kente
Eylüle Teslim Bir Adam; Alpay…
Sen İçimde Kal Ey Sevdiğim!
Geçmişi Yad Edip, Şimdiye Sitem Etmektense, Şimdi İman Dileyip, Geleceği Güzelleştirmek Zamanıdır
Ayıp Yalnızlıklar...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Özledim [Şiir]
Yanacağım [Şiir]
Öncesi Yok [Şiir]
Seni Kendime Sakladım, Hepsini Bana Sapladım. [Şiir]
Bana Her Şey Seni Hatırlatıyor! [Şiir]
Benim Adım Mabure; [Şiir]
Su ve Ateş [Şiir]
Tüm Ayrılıklara Dair [Şiir]
Dua… [Şiir]
Utandım Filistin [Şiir]


Orhan TURAN kimdir?

Yazarken çarptığım kayalar, ruhumun akışını kemirince görüntü farklılaştı. Her otuzuna geldiğinde mi, muahasebe yapma gereği duyar insan. . . Cevaplanması gereken çok soru var şimdi. . . Allah'a af dileyerek, hayata ikinci defa başlamak. . . İkinci şans da bu olsa gerek!

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Orhan TURAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.