"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Sabah güneş cama yaslanacak. Dirileceğim. Yalandan gülüp, sahte kahkahalarımı, bir 'müşteri temsilcisi ' edasıyla vereceğim insanlara. Hayat bir genelev; odalarında soyacağım ruhumu... Ve beni yakmaya cehennem bile yetmeyecek. İsyan burnumdan, yüreğimden, kalemimden akacak. Akşam olacak, seni özleyeceğim. Hak ettiğimi, hak etmediğimi bilmeden, farkında olmak istemeden! Sana yazacak ve acımı kusarak döneceğim mahzenime Sense her gününden bir gününü çıkaracaksın sokaklarında… Yol uzun olur; yürünür her mevsim ve her mevsim ellerimde birikir acılarım. Yol uzun olur; yürünür her mevsim ve her mevsim ellerimde birikir, sonraki günlerin tedarikliği… Şimdi aylardan yaz ve sıcak, elimde ayrılığın terli hasreti birikiyor. Düşündükçe üzülüyor, Üzüldükçe daha kötü giriyor her mevsim. Yol uzun olur... Gidilecek yer oldukça Ve her durak hazana götürüyor Ey sürgünüm! Sürülmenin gramerini sardım kendime... Giderken büyüttüğüm, büyürken üzüldüğüm... Sahte aşklarımla cebimde, büyük büyük anıtlar diktiğim. Ey sürgünüm; çeker yollar adımlarımı; hep sana doğru ben sürünürüm Yol akar, su akar, gözyaşı dostlar... O da akar Sel akar, nehir akar, zaman akar Bakarım ben yalnız Her zamanki yerimde Giderken baktığım Pencere dibinde Yüzünü hiç görmemişken, duyduklarım da uçup gitti Yalnızlığım hiç parçalanmadı. Granitten bir heykeldir o ve hiç eğmedi başını. Hiç bir balyoz da ayıramadı yönünü ikiye... Tek vücut, yek ses... İçimden çıkmak bilmedi Gece yanıyor diyorsun. Ateşi elimizde, yağı elimizde, yangına kıvılcım olacak çakmak bizde... Ve her nedense gece yanıyor diyorsun. Bırak yansın ki, cebimizdeki çakmaktan çıkacaksa, kavrulalım ikimizde Terle yoğrulmuş bir günün ertesi... Gir koynuma; sualsiz. Gündelik hesaplaşmaları atarak kirlilere... Ve sımsıkı sarıl bana... Beyaz çarşaflar üzerinde çığlıklarımız; gece tende değil, ben sendeyim oysa Gözlerimi bulan gözlerini nasıl bırakırım? Açmasan da gözlerini ellerimi bulan ellerini nasıl bırakırım? Gökyüzü hep ufuktu. Ufku görmek için kaldırıp başımızı hiç bakmadık ki! Ve ben hiç ayrı düşmedim senden, o ufuk yerinde durdukça ve hiç gitmemiştin benden, hep yüreğimdeydin. Gökyüzü hep ufuktu ve biz hiç bakamadık ki! Bakalım dersem; inanmazsın Gel dersem; gelmezsin Lirik öykümüzün garip tecellisi Yaşıyoruz… Görmeden ve bilmeden. Şahidim; içimin melekleri… Bu ninni hep iki çocuğu çağırdı; duymadan kulaklarımız günleri ardımıza alarak geçirdik... Duruldu mevsim, sustu gök ve her isyanın altında sen ve ben. Kavga biter gülüm. Siyahlar beyaza dolanır. Varsay ki, çok terliydik ve soğuk su niyetine içtik hayatı. Bitti... Bitiyor! Gitti, gidiyor! Zamana inat hep seni seveceğim. Ne saçlarımın kavgası umuruma gelecek, ne de soğuk su niyetine içtiğim zaman. Bu gece ekstra bir romantizm kokuyor elbiselerim Her yanımdan yıldızlar kayarken yakalıyorum kendimi Hepsini yüzüne yüzüne fırlatmak vardı Sana bağlamak her yıldızı Gece felç, insan dumur Sokak o kadar boş ki, Anlamış olmalı yürüyeceğimi sırtında Ben gidiyorum aşkım. Yol kapalıyken yayalara ve tüm trafik lambaları şuursuzken. Kaldırımların ortasından atacağım adımlarımı, her adımımda sana geleceğimi düşünerek savuracağım. Evde kimse yok, 'yalnız boşluklar'... Soyunacağım yatağa; bir kaç lokma, belki bir iki sigara... Yatacağım en ağır uykuya... Sabah güneş cama yaslanacak. Dirileceğim. Yalandan gülüp, sahte kahkahalarımı, bir 'müşteri temsilcisi ' edasıyla vereceğim insanlara. Hayat bir genelev; odalarında soyacağım ruhumu... Ve beni yakmaya cehennem bile yetmeyecek. İsyan burnumdan, yüreğimden, kalemimden akacak. Akşam olacak, seni özleyeceğim. Hak ettiğimi, hak etmediğimi bilmeden, farkında olmak istemeden! Sana yazacak ve acımı kusarak döneceğim mahzenime Sense her gününden bir gününü çıkaracaksın sokaklarında… Yol uzun olur; yürünür her mevsim ve her mevsim ellerimde birikir acılarım.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Orhan TURAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |