Mermere sıkışmış bir melek gördüm ve onu özgürlüğüne kavuştuncaya dek mermeri oydum -Mikelanjelo |
|
||||||||||
|
Müşterin olsam da arasam seni; yalandan da olsa gülsen bana. Yalandan mutlu olsam ve güvenliğim için kayda girse her şeyimiz; O beyazdı ben siyah! Geceye bir beyaz düşmüş deyip zamanı okşasam… Miladı ters çevirdi sur; üfürdü içime ve içimdeki soluğumu çekti tek nefeste… Önceki hayatımda mı yaşadım seni söyle… Oysa ilk kez “aşkım” derken bile sana; sana “aşkım” demeyi çok özlemiş gibiyim. Eğil ey kadın, gel yanıma; Kutsalım ol, alnından öpeyim! ‘Başkasına haram’ dudaklarımdan iz düşsün alnına gölgem ve ‘başkasına haram’ alnından aksın kalbine kalbimden… O… Aç olmak gibi ekmeğe, yanmak kavrulmak gibi öksüz, yetim öyle sessiz… Haritadan silinmek gibi sevdim seni; Coğrafyasız kimliksiz… Yüreğine, coşkuna; adına beni yaşayışına, sesinin her bir tonuna; gülüşüne, bakışına, tavrına; varlığına bağımlı, sana aşığım adam, anladın mı? Önce alnımdan öp, sonra sımsıkı sarıl… Çok özledim seni… Kalbin, ruhun, bedenin; bugünün, geçmişin her şeyin benim! Kalbim, ruhum, bedenim; bugünüm, geçmişim; her şeyim senin… Bu mühürle bağlanıyorum sana; Benimsin, seninim… Sarhoşum, çıldırıyorum tutkundan; sanki her şey bitti, seni buldum; silindi diğer tüm canlılar. Elimi tut, üşüyorum, belime sarıl, koynumda uyu; sanki kocamdın, vardın… Şaka olan mesafe… Bedenim, ruhum, her şeyim senin! Elim elime, tenin tenime, ruhum ruhuna eş! Ben sana mühürlendim. Er’im de, erkeğim de, direğim de sensin… Biliyorum… Biliyordum da… Ve sadece ben bilmeliyim… Ben ve sen! Biz ya da! Kirlenmemeli, bulaşmamalı kimse… Tüm ağrımı, sancımı, acımı saracaksın sanki. Başım omzuna değdiği an durulacak migrenim. Anlatamam… Nedeni de yok zaten! Sadece his, hissetmek de güzel! Yıllarca aynı yastığa baş koymuş da hiç küsmemiş gibi, her gece sevişmiş de doymamış, yaşlanmış, toprak olmuş, yine sana doğmuş gibi… Öyle susuz, âşık, öyle açım sana… Anladım. Senin olmadan huzur yok. Gözlerinde doğmadan, dolanıp tenine ceddimin emanetini çarşafa bırakmadan; Bu nasıl bir his, bu nasıl bir tutku… Ne çabuk! Korkuyorum sarıl bana no’lur! Ben… Sana sarıldım aşkım! Sadece bedenimle değil! Allaha sarıldığım gibi; anama sarıldığım, aşkıma, arkadaşıma sarıldığım gibi sarıldım; kopmamacasına… O… Rüya gibi… Yere basmıyor adımlarım. Kimseden böyle duymadım adımı… Aslında hiç duymadım! Hoş geldin aşkım ömrünün kalanına; hoş geldin! Ben… Şükür namazı kılacağım! Bana hayatımın en güzel varlığını verdiği için! Dünya burada sona erdi; ötesi yok! Yaşam seninle başladı; gerisi yok! herşeyim oldun. Artık ağlıyorum. Eğer mutsuz edersem seni Allah belamı versin. Yutkunamıyorum. Hıçkırığım boğazımda kaldı, gitmiyor aşkım! İlk kez mutluluğum gözyaşı oldu. Seni seviyorum…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Orhan TURAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |