..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Sevmek bir baþkasýnýn yaþamýný yaþamaktýr. -Balzac
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Yazarlar ve Yapýtlar > Ali Osman Öztürk




2 Nisan 2002
Kediler Ölmesin  
Luise Rinser, Oktay Akbal ve Peter Porter'da Zayýflarýn Yazgýsý

Ali Osman Öztürk


Bir Alman, Bir Türk ve bir Ýngiliz yazarda kedi konusunun karþýlaþtýrýlmasý


:HCFI:
Ali Osman Öztürk*

GÝRÝÞ

Kedi-insan iliþkisi baðlamýnda, Salâh Birsel’den öðrendiðimize göre, “Tan Oral, kedinin insandan üstün olduðuna da inanýr. Ona göre kediler insanoðlunun ilgisiz kalamayacaðý sesin, kendi yavrusunun sesi olduðunu çakmýþlar ve evrim sürecinde o sese öykünerek insaný en yufka yerinden yakalamayý baþarmýþlardýr.” (1) Kedilerin marifetleri bununla kalmaz;
“Yazarlar kedilerden insanlar gibi konuþur yaratýklar diye söz etmeye de bayýlýrlar. Suarès’e göre Sokrates, Voltaire, Proust, Melville ve Shakespeare kedilerin karþýlaþtýrmalý edebiyat okumuþ ve felsefe öðrenimi görmüþ kültürlü yaratýklar olduklarýna inanýrlar.” (2)

Espri bir yana, biz insanlarýn, en yakýnýmýzda barýnan, hemen her kültürde önce (farelere karþý) pratik nedenle, sonralarý hayvan sevgisiyle bir bebek gibi sütle beslediðimiz kedilere karþý tutumumuz aslýnda çok farklý biçimlerde gerçekleþir. Bu tutumlardan en uç örnek olarak; insanýn, kediye karþý, kýyýcýlýða varan acýmasýzlýðýnýn, iki farklý yazar tarafýndan nasýl iþlendiði, bildirimizin konusunu oluþturacaktýr. Daha sonra bir üçüncü yazarýn þiirini temel alarak, çýkarýmlarýmý genellemeye çalýþacaðým.

1. LUÝSE RÝNSER
Günümüz Alman yazarlarýndan olan Luise Rinser, (doðumu: 1911), pedagoji ve psikoloji öðreniminden sonra 1935-1939 tarihleri arasýnda öðretmenlik yapmýþ, 1944 yýlýnda da Naziler tarafýndan, rejime muhalif davranýþlarda bulunmasý nedeniyle, tutuklanmýþtýr. Bir süre edebiyat eleþtirmenliði de yaptýktan sonra, 1963 tarihinden beri serbest yazar olarak yaþayan Rinser, 18 mart 2002'de ölmüþtür.

Luise Rinser, Alman edebiyatýnda, II. Dünya Savaþý’nýn getirdiði zorluklarý, bunalýmlarý, açlýðý, çaresizliði vs. doðrudan yaþamýþ ve bunlarý öykülerinde dile getirmiþ bir yazardýr. Ayný konularý iþleyen diðer yazarlardan farký, belki hem I. hem de II. Dünya Savaþlarýný bir kadýn olarak; bir çocuk, bir eþ, bir anne, bir sevgili olarak yaþamýþ, olaylara bu perspektiften bakmýþ olmasýdýr. Yaþamýnýn birçok aþamasýnda kendini açlýða, hatta ölüme mahkum eden o koþullarý yaratanlara, Rinser, inançlý bir katolik kimliðiyle, hiç bir partiye angaje olmadan hep karþý çýkmýþtýr (3).
Yaþadýðý sevinç, üzüntü, bunalým gibi duygularý O, kurmaca gerçekliðe aktarýrken, ayný zamanda dayanma gücü geliþtirir. Rinser'in öyküleme üslûbu büsbütün yalýndýr; günlük dili kullanýr. "Günümüz öyküleridir bunlar, ard-alaný günümüz olan. Konularý dün ve yarýn olan bugünün öyküleri." (4)

Yazýlarýný otobiyoðrafik bulanlara þunlarý söyler Rinser; "…okuyucularýmdan birçoðunun inandýðý gibi, kitaplarýmýn özyaþamsal olduðu doðru deðildir. Kitaplarým öyle deðildir. Fakat hepsi beni içermektedir, daha doðrusu: benden bir parça, bir kesittirler “(5). Konu seçimi üzerine þu bilgileri verir: "… özel sayabileceðimiz konu […], her halükârda daha önce bizzat yaþamadýðým ve yazarken algýlamadýðým ve hakikat olarak kabul etmediðim bir þeyi yazmadýðýmdýr, ve beni tarihsel bir þeyin deðil, aksine hep yaþayan gerçeklerin ve bu gerçeklerden de sadece gerekli olan, açýklama isteyen ve geleceðe yönelten þeyin cezbettiðidir." (6) "O kötü yýllarýn meyvesi” (7) diye nitelediði “katý gerçekçi” öykülerinden olan ve 1945-48 yýllarýnda kaleme aldýðý Die rote Katze [Kýzýl Kedi]'de bu tavrýnýn çok belirgin biçimde yansýdýðýný görmek mümkündür.
Kýzýl Kedi (8)

Rinser, 1945-48 yýllarý arasýnda yazdýðý Kýzýl Kedi (9) öyküsüne, Ben-Anlatý ve kiþisel anlatým tutumuyla, “Hep o kedi kýlýðýndaki kýzýl þeytaný düþünmekten kendimi alamýyorum” diyen bir çocuðun sözleriyle baþlar; Böylece, "bilmiyorum, yaptýðým doðru muydu” (s. 36) sorusuyla, en sonunda öldürdüðü kedi için, vicdanen kendi kendini sorgulamasýný dile getirir. Ben-anlatýcý, on üç yaþýnda, annesi ve iki küçük kardeþiyle yaþayan bir çocuk.
Maddi gereksinimlerin giderilmesinde son derece büyük güçlüklerin yaþandýðý savaþ sonrasý Almanya’sýnda, babasýz evlerden birinin erkeði konumunda olan Ben-anlatýcýnýn “kýrmýzý þeytan, melun þeytan” diye nitelediði kedi ise en az kendisi kadar zavallý bir hayvan. Onunla karþýlaþmasý, elindeki ekmeði düþürdüðü bir anda gerçekleþir. Bir lokma ekmeðini kaptýrdýðý kediyle gerilimli bir iliþki baþlar böylece. Aralarýndaki iliþkinin temel belirleyeni ekmek kavgasýdýr; nasýl kendi ekmeðini kaptýrdýðý zaman öfkelendiyse, kardeþlerinin de kediye ekmek, süt vermelerini bir türlü kabul edemez. Sadece ürkütmek için attýðý taþýn ona isabet etmesiyle, kedinin çýkardýðý sesi bir çocuk sesine benzetir ve bu benzetmeyi birkaç kez yineler.

“»Defol', dedim ve ayaðýmla onu ittim. Fakat o gitmedi. Sadece küçük aðzýný açtý ve »miav', dedi. O diðer kediler gibi baðýrmadý, sadece öyle söyledi, bunu açýklayamýyorum.” (s. s. 37)
Açýklayamaz, ama bilir. Kedi aslýnda onunla ayný dili konuþmaktadýr; açlýðýn dilinden. Öfkeyle birlikte kediye acýma duygusunu saklamaz, elindeki son lokmayý bile ona verir.

Kedinin evde yaþadýðý sürece, insanca duygulardan dolayý paylaþmak zorunda kaldýðý ekmeðin gittikçe azalmasý, hatta en nihayet çocuðun, kediyi kesip yemeyi teklif edecek duruma düþmeleri, onu kötü bir iþ yapmaya zorlar. Paylaþmak, burada artýk “adalet” olmaktan çýkmýþtýr. Ya paylaþmayacaktýr, ya da paylaþýp kaybetmeyi göze alacaktýr. Sorumluluk bilinci üstün gelir.

“O zaman kedi iyice bana sokuldu ve sonra ben onu okþadým ve onunla konuþtum. »Buna artýk dayanamýyorum', dedim, »bu böyle olmaz kardeþlerim açlýktan ölürken, sen bu kadar semizsin, buna artýk seyerci kalamam'. Ve birden yüksek sesle baðýrdým, sonra kýzýl hayvaný arka uyluklarýndan tuttum ve bir aðaç gövdesine vurdum. Fakat o sadece baðýrdý […] Kedi bir çocuk gibi baðýrdý. […] Onu sürekli olarak buza çarptým […] Fakat sonunda öldü iþte.” (s. 40)

Kedinin öldürülmesi, öykü boyunca, Ben-anlatýcýnýn yaþadýðý gerekçeli öfke nöbetleriyle haklý gösterilir. Rinser, böylece "gaddarlýk" kavramýný görecelendirir. Eleþtirmen Manfred Durzak, "bu kesinlikle sadist bir taþkýnlýk ya da hayvanlarýn canýný yakan bir gencin vandalca davranýþý deðil, aksine, koþullarýn ona yüklediði ve altýnda bir mücrim olarak kendinin de kaldýðý bir mecburiyettir", der (10). Ona göre, bireyi, yaþamak için yok etmeye zorlayan ve ahlâki bir dünya düzeninden ayrýlýþý gösteren yaþam koþullarýnýn gaddarlýðý, bu sahnede ortaya çýkar.

Rinser, figürlerini var olmanýn uç noktalarýnda dener. Kýzýl Kedi’ de ölmemek için “gereksiz yiyici kediyi“ öldüren çocuk, ekmeðini ailesiyle paylaþmak ister. Aslýnda o, içinde bulunduðu yaþam koþullarýna karþý tavýr geliþtirir. Rinser þu ayrýmý yapar:

“Bir steril düzenler vardýr bir de yaþayan. Keyfi düzenler olduðu gibi, yaþamýn zorunlu kýldýðý düzenler vardýr. Düzen denilen þey çoðunlukla iktidardakiler tarafýndan dikte ettirilir. (…) Bu ise gerçekte “düzen” deðil, kargaþadýr. (…) Kendini kötüye teslim eden kiþi, düzensizlik, ya da sözde düzen yaratýr. Dünyadaki sefaletten ise düzensizlik yaratan insan sorumludur …” (11)

Çocuk, her dýþarý çýkýþýnda bir rekabet, bir yaþam savaþýmýnýn içinde bulur ve dönerken, yiyecek ve yakacak türünden birþeyler getirmek zorunda hisseder kendini ve insanlarýn yarattýðý savaþ ortamýnda bir çýkýþ yolu arar. Kedinin öldürülmesi o kötü düzenin bir sonucudur, bir çözüm önerisi deðil. Yaþam koþullarýna, o koþullarý yaratanlara karþý duyulan öfke, burada kediye yönelmiþtir. Nitekim, daha önce kedi için oðlunu cezalandýran anne, onu, kediyi öldürdüðünü bildiði halde baðýþlar.

Rinser, Kýzýl Kedi' de gaddarlýðý bir çocuðun masumiyeti kontrastý içinde verir. Çocuðun içgüdüsel davranýþý böylece varlýðýnýn bir parçasý oluverir. En sonunda çocuk, baþtaki sözünü yineler ve piþmanlýðýný "aslýnda öyle bir hayvan o kadar da çok yemiyordu" (s. 40) diyerek dile getirir. Böylece yazar, Ben-Anlatýcýnýn kendini sorgulamasýný saðlar. Eleþtirmen Hermann Kesten, onu, "ahlâki açýdan þaþkýnlýða düþmüþ", ama "güdüsel olarak acý çeken" biri olarak niteler ve Rinser'in "candan sempatik figürler" inden sayar (12).

Hilmi Yavuz'un tespitiyle, öykülerinin büyük bir bölüðünde, sürekli olarak 'geçmiþteki ben'leri sorguya çeken (13) bir yazarýmýza geçmek istiyorum.

2. OKTAY AKBAL

1923 doðumlu olan Oktay Akbal, ilk öðrenimini Fransýz okullarýnda tamamlamýþ, liseden sonra bir süre hukuk ve edebiyat fakültelerinde dersler izlemiþtir. 1943-44 yýllarýnda Servet-i Fünun dergisinde sekreterlik yapan Akbal, bundan sonra yazarlýðý seçmiþ ve deðiþik gazetelerde yazýlar yayýmlamýþtýr.
Öyküleri için, "okurlarda bir gerçeklik, bir yaþanmýþlýk duygusu uyandýrýr. Bu yüzden yaþanmýþ öykülerdir onlar diyorum", der (14) ve "Öykülerimin hemen hepsinde yaþantýmdan izlere rastlanýr, ama tümüyle 'ben' hiçbirinde yokum…" diye ekler. Behçet Necatigil'e göre, "Maskelenmek istenen otobiyografik izler, anýlar, hayaller, kahramanýn kendisiyle kararsýz, sonuçsuz, hesaplaþma ve çalýþmalarý, Akbal'ýn hikâyelerinde bir eksen görevindedir." (15) Necatigil gibi Doðan Hýzlan da O'nu, büyük þehirlerin orta sýnýfýný anlatan bir öykücü olarak nitelerler; anlatýmý ise yalýndýr (16). Mahir Ünlü ve Ömer Özcan, yazarýn edebiyat anlayýþýný þöyle anlatýrlar:

"Akbal, çokluk, kendi çocukluk ve gençlik anýlarýyla geçmiþe; umut ve tasarýlarýyla geleceðe yönelerek yaþadýklarýný, gözlemlerini, düþünce ve düþlerinin yapýtlarýnda yaþattýðý kiþilerininkiyle birleþtirmiþtir. […] [Öyküleme esnasýnda] aðýrlýk verdiði betimleme ve çözümlemeler, gözlemlediði ve yansýtabildiði gerçekler ölçüsünde 'gerçekçi'dir. Ona tüm öykü ve romanlarýyla bu niteliði vermek olanaðý yoktur." (17)
Bir Kediyi Öldürmek (18)

Oktay Akbal, Ýlkyaz Devrimi’nde (1972) yer alan bu öyküsünde, arkadaþ iki çocuk arasýnda geliþen bir rekabete kurban giden bir kedi yavrusunu konu edinir. Ben-Anlatýcý, kýrk yýl önce, kendinden yaþça daha küçük, daha fakir Selim ile aralarýndaki bir rekabeti aktarýr. Olayýn odaðýnda Ýnci adýnda bir kýz vardýr. Selim'in Ýnci'yle oynamayamamasýnýn sebebi olarak gördüðü Ben-Anlatýcý'ya duyduðu öfke kediye yönelir: "Bir ses geldi aþaðýdan. Bir kedinin acý baðrýþmasý. Baþka bir acýlýktaydý bu ses. Ýncecik, uzayan, yitip giden…" (s. 244)

Selim, bir kedi yavrusunu tekmeleyip öldürür. Rinser'in öyküsünde, kedi için kullanýlan "Canavar" sözcüðü burada Selim için kullanýlýr (s. 245). Onun gaddarlýðý, içgüdüsel deðil, yaþam koþullarýnýn dayatmasý ise hiç deðildir. Anlýk bir öfke sonucu, yaptýðý iþin yanlýþ olduðunu bilse de, olayý hafife almaktan çekinmez: "Kedi o, bir hayvan, (…) Ölmüþse ne çýkar?" (s. 245) Bu nedenle, Rinser'in kahramanýnýn aksine, annesinden tokat yer Selim, cezalandýrýlýr.
Yalnýz, Akbal, Selim'in attýðý tekmenin hedefini çok boyutlu kýlmaya çalýþýr. Ben-Anlatýcý, kiþisel anlatým tutumu ve iç monolog sunuþ biçimini kullanýr:
"Vurmuþtu. Kediye öldürücü tekmeyi vurmuþtu. Ama kedi diye vurmamýþtý. Biliyordum, baþka bir þeye indirmiþti tekmeyi. Bana mý, Ýnci'ye mi, ikimize birden mi? Yoksa yaþama mý? Yazgýya mý? Kendi geleceðinin karanlýðýna mý? Bir anda duydum hepsini. Anlayamadýðým birçok þeyi." (s. 246)

Kedilerse, artýk her türlü öfkenin, þiddetin boy hedefi olarak simgesel bir anlam kazanýr öykünün sonunda:
"Nerde bir kedi yavrusu görsem, nerde o kedi yavrusuyla oynaþan çocuklar görsem içim titrer, bir tekme geldi gelecek diye… Kendimi bir kedi yavrusu gibi duyarým. Yalnýz, kimsesiz tüm tekmelere, yumruklara açýk. Ölü bir kedi yavrusu kýrk yýldýr yaþar durur belleðimde. Gerçekte bana atýlan bir tekmeyi yediði için ölüp giden bir kedi…" (s. 247)
Görüldüðü gibi, istenmeyen olaydan sonra asýl sorgulamayý yapan mücrim Selim deðil, Ben-Anlatýcýdýr. Gerçi yazar, tekmeyi atan Selim'e öykünün ortasýnda "yanlýþ yaptým, […] Nasýl oldu bilmiyorum" (s. 245) dedirtir, ancak, bundan baþka bir hesaplaþmaya sokmaz. Aksine öykünün kurgusuyla, olaydan ders alanýn, ya da almasý gerekenin sanki, buna neden olan kiþi olmalýymýþ izlenimini verir. Böylece Akbal’ýn, fakir Selim’in, kendi yazgýsýna karþý isyanýndan yana bir tavýr koyduðunu anlarýz.
Ýster kediyi öldüren isterse öldürülmesine neden olan kiþi olsun, her iki öykü baðlamýnda da verilmek istenen, "kedilerin öldürülmemesi" mesajýdýr. Bu düþünceyi tüm insanlýða genelleyen bir baþka yazardan söz etmek istiyorum þimdi.

3. PETER PORTER

Çaðdaþ Ýngiliz þairlerinden "Peter Porter, 1929'da Avusturalya'da doðmuþ, en önemli yapýtlarýný Ýngiltere'de üretmiþ, yetmiþli yýllarýn Ýngiliz þiirine özgün sesiyle katkýda bulunmuþ bir ozan. 'Tarihe olan ilgisi', Porter'ýn þiddet olgusunu 'derinlikli ve saðlam' bir yaklaþýmla irdelemesini olanaklý kýlmýþtýr." (19)

Mort aux chats

Porter, 1972 tarihli bir þiirine baþlýk olarak Kedilere ölüm!" (Mort aux chats) (20) sloganýný seçer. "Artýk kediler olmayacak" diye baþlayan þiirde, baþtan sona kedilerin suçlanmasýnýna yer verilmiþtir:

Kediler hastalýk yayar/ Kediler havayý kirletir/ kediler haftada aðýrlýklarýnýn/ yedi katý yiyecek tüketir/ kedilere tapýnýlýyordu/ yozlaþmýþ toplumlarda (Mýsýr'da/ Eski Roma'da), Yunanlýlar/ katlanamazdý kedilere…
þiirin son iki dizesi þöyledir: Tüm Kedilere Ölüm! Köpeklerin Egemenliði bin yýl sürecek!" Nezih Onur'un, çok yetkin bir analizle deðerlendirdiði bu dizelerle ilgili yorumunu buraya alýyorum:
"þiirin sonunda yer alan köpeklerin egemenliðinin bin yýl süreceðini dile getiren sav-söz okura 'þimdi anlaþýldý' dedirtmektedir; çünkü gerçekte tüm sözler ancak bu sav-sözle belli bir anlam kazanmaktadýr. Bu söz elbette bir üstünlük savaþýný dile getirmektedir, ancak bunu dile getirirken benimsenen yaklaþým sonuçta yine söz konusu üstünlük savýnýn nedensizliðini ortaya koymaktadýr. Anlaþýlabilir hiç bir gerekçeye dayanmayan bu savla[,] dile getirilen egemen olma amacýnýn gerçekleþtirilmeye çalýþýlmasý durumunda, þiirin baþýnda açýkça belirtildiði gibi, kedilere yaþama özgürlüðü tanýnmayacaktýr." (21)
Peter Porter'ýn, köpeklerin bakýþ açýsýný kullanmak biçimindeki dolaylý anlatýmýný, Onur þöyle deðerlendirir:

"þiirin tümünde geçerli olan kiþileþtirme ya da eðretileme için kedilerle köpeklerin seçilmiþ olmasý elbette anlamlýdýr. Bununla, insanoðluna anlamsýz gelen kedi köpek çatýþmasý anýmsatýlmaktadýr. Kedi köpek çatýþmasý ilkel içgüdü ya da itki dýþýnda insanlarýn anlayabileceði baþka bir gerekçeye dayanmadýðý için, bu tür bir imgenin kullanýlmasýyla, kendinden olmayana, kendine benzemeyene karþý beslenen düþmanlýðýn anlamsýzlýðý vurgulanmakta, bunun ilkel bir yaklaþým olduðu imlenmektedir." (22)
Dolayýsýyla, þair,

"þiddete yol açan hoþgörüsüzlüðü irdelemekte, eleþtirmektedir. Burada ele alýnan hoþgörüsüzlük kedilere karþýymýþ gibi görünse de, gerçekte insanlara yöneliktir. Ýnsanýn insana karþý hoþgörüsüzlüðü, giderek nedensiz, dolayýsýyla anlamsýz düþmanlýðý dile getirilmekte, sorgulanmaktadýr. þiirde açýkça belirtildiði gibi, düþmanlýða dönüþen hoþgörüsüzlük, sonuçta, kendinden olmayanlara, ýrký, dili ya da inancý ayrý olanlara yaþamlarýný sürdürme olanaðý tanýmama, soykýrým uygulamaya deðin vardýrýlmaktadýr." (23)

4. KARÞILAÞTIRMA

Salâh Birsel, kedi ile insan arasýndaki iliþkiye adadýðý denemesinin bir yerinde, kedi ile insan arasýnda sürtüþme çýktýðýnda buna her zaman insanoðlunun anlayýþsýzlýðýnýn neden olduðunu, insanlarýnsa bu tutumlarýnýn karþýlýðýný kedilerin týrmýklarý ile ödediklerini belirtir (24). Bu galiba ancak barýþ ortamýnda geçerli olmalýdýr; çünkü dayatma yaþam savaþýmýnýn sonucunda, kediler insanoðlunun anlayýþsýzlýðýný canlarýyla ödüyorlar.

Üzerinde durduðumuz üç metni karþýlaþtýralým: Kýzýl Kedi öyküsünde, dýþardan dayatýlan yaþam koþullarýna karþý geliþtirilmeye çalýþýlan tavýr ve aranan çýkýþ yolu sonucu bir kedinin öldürüldüðünü görüyoruz. Ölüm burada yaþama dönüþmekte, insan için hayvan feda edilmektedir. Fakat bu gerekçeyle bile olsa yazar, iþlenen suçun sorgulanmasýna olanak vermektedir. Kediye yönelen þiddetin asýl hedefi, içinde bulunulan savaþ sonrasý zor yaþam koþullarýdýr, dahasý bu koþullarý yaratanlardýr.

Keza Bir Kediyi Öldürmek' te de kediye atýlan tekmenin hedefi aslýnda atanýn hemcincisidir, yani bir insandýr. Yazar bu hedefi biraz daha açýmlayarak, yaþamý, yazgýyý, gelecek kaygýsýný ya da anlayamayacaðý birçok þeyi gündeme getirir. Ve adeta kediyi öldüreni haklý çýkarýr. Arada kalan savunmasýz kedilere dönük acýma hissini önplana çýkarýr. Öyle anlaþýlýyor ki, ‘tepiþen ve dalaþan köpekler’ arasýnda, darbeyi, pençeyi yiyen kedilerden yana bir tavýr koyar.
Kedilere Ölüm þirinde ise anlaþýlmaz bir içgüdüyle kedileri sevmeyen köpeklerin maskesi arkasýnda, kendinden olmayaný yok etmek isteyen hoþgörüsüz ve þiddet yanlýsý kötü insanlar eleþtirilir. þairin tavrý týpký Bir Kediyi Öldürmek 'te olduðu gibi zayýf kedilerden yanadýr. Ýlkel güdülerini kontrol edemeyen, üstünlük tavrýný bastýramayýp, "it dalaþýný" sürdürmek isteyen ýrkçý tutumlarý eleþtirisinin boy hedefi haline getirir.

Her üç yazarýn da ayný konuya deðiþik açýlardan yaklaþtýðýný söylemek istiyorum: Luise Rinser, Ben-Anlatý, kiþisel anlatým tutumu ve içe bakýþ perspektifiyle kediyi öldüreni; Oktay Akbal yine ayný üslûbu kullanarak kedinin öldürülmesine sebep olan kiþiyi vicdanýyla baþbaþa býrakýr. Peter Porter ise, bir köpeðin, yani kedi düþmaný bir baþka hayvanýn açýsýndan ironik, dolayýsýyla mesafeli bir yaklaþýmla kedilerin (zayýflarýn) öldürülmesini haklý göstermeye çalýþan hoþgörüsüzleri hicveder.

Ýnsanlar arasýndaki anlaþmazlýklarda, çoðunluk biribirine diþ geçiremeyen taraflar, en yakýnlarýnda bulunan varlýklara zarar verebiliyorlar. Bu bir kedi olabileceði gibi, bir çocuk ya da alt kademede çalýþan biri de olabilir. Ben buradaki kedilerin "nankör kediler" olduðunu düþünmüyorum; "her zaman dört ayak üstüne düþen kediler" de deðil bunlar. Bunlar sýrt üstü düþüp bir daha kalkamayan zayýf, korunmasýz ve savunmasýz kediler. Aslýnda kanaatkârdýrlar; Ciðercinin kedisi olmalarý þart deðil, sokak kedisi olarak da yaþamayý bilirler.
Onun için dileðim: N'olur kediler ölmesin!

DÝPNOTLAR
1) Birsel, Salâh, Kediler. Baðlam, 1001 Gece Denemeleri: 10, Ýstanbul 1988, s. 79. (Burada, kedi seven ve yapýtlarýnda kedilere yer veren diðer sanatçýlar hakkýnda bilgi bulunabilir.)
2) A.g.e., s. 81.
3) Bkz. Rinser, L., Grenzübergänge. Tagebuch-Notizen, Fischer Bd. 2043, Frankfurt a.M. 1991, 325 vd.
4) Kesten, Hermann, "Luise Rinser'den Sevgi Öyküleri: Bir Demet Beyaz Sümbül" (Çev. Muallâ Öztürk). Batý Edebiyatýnda Sevgi ve Hoþgörü Üstüne, Yay. Haz. A.O. Öztürk - N. Onur. Gündoðan Yay., Ankara 1997, s. 22.
5) Rinser, L., "Özyaþamsal Sonsöz". Öyküler. Çev. Ali Osman Öztürk. Konya 1996, s. 85.
6) A.g.e., s. 86.
7) A.g.e., s. 88.
8) Burada bu öyküyü de kapsayan bir yazýmdan ilgili bölümlere özetle yer verilecektir; bkz. "Luise Rinser'in Üç Öyküsünde Sevginin Kalýplarý". Gündoðan Edebiyat 17, 1996, s. 29-36
9) Öykü Seçkisi (Haz. Gürsel Aytaç), Gündoðan Yay., Ankara 1991, s. 36-40; “Kýzýl Kedi”; metin içindeki sayfa numaralarý bu seçkiye göredir. Ayrýca bkz.: Almanca’dan Öyküler. Çaðdaþ Yazarlardan Seçmeler (Haz. ve Çev. Arif Gelen), Yapý Kredi Yayýnlarý, Edebiyat 37, Ýstanbul 1993, s. 135-139; “Kýrmýzý Kedi“
10) Durzak, M., "Luise Rinser: »Die rote Katze'". Luise Rinser. Materialien zu Leben und Werk. Hrsg. von Hans-Rüdiger Schwab. Fischer, Frankfurt/M. 1986, s. 159 vd.
11) Rinser, L., Mit Wem Reden, Fischer Bd.5379, Frankfurt a.M. 1992, 76-79; passim.
12) Bkz. Kesten, H., a.g.m., s. 23.
13) Yavuz, H., Milliyet Sanat Dergisi, 4 Mayýs 1973'ten Ünlü, Mahir ve Özcan, Ömer, 20. Yüzyýl Türk Edebiyatý. C. 3, Ýnkýlâp Kitabevi, Ýstanbul 1990, s. 463.
14) Varlýk, Mart 1976'dan a.g.e., s. 456.
15) Necatigil, B., Edebiyatýmýzda Ýsimler Sözlüðü, Varlýk, 14. Basým, Ýstanbul 1991, s. 22.
16) Bkz. Ünlü-Özcan, a.g.e., s. 462 vd.
17) A.g.e., s. 460, 461.
18) Verilen sayfa numaralarý, Akbal, Oktay, Bütün Öyküleri II: Akþam Kuþlarý (Ýnkýlâp Kitabevi Çaðdaþ Yazarlar Dizisi, Ýstanbul), s. 244-247’deki metne göredir.
19) Onur, N., "Peter Porter'ýn 'Mort Aux Chats' Adlý þiirinde Hoþgörüsüzlüðün Eleþtirisi". Batý Edebiyatýnda Sevgi ve Hoþgörü Üstüne, s. 96.
20) Þiirin Ýngilizcesi ve N. Onur tarafýndan yapýlan Türkçe çevirisi için bkz. a.g.e., s. 94-95.
21) A.g.e., s. 100.
22) A.g.e., s. 104.
23) A.g.e., s. 96.
24) Bkz. Birsel, S., a.g.e., s. 79.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: kediler ve kuðular
Gönderen: Ülkenur Kaynar / Çanakkale
2 Ekim 2007
Panter bile kedigillerden deðil mi? Ya kuðular ...Acaba beyaz olmayan kuðular da var mý ki? Hocam,sizi biraz güldürmek istedim.Yazýnýz çok güzel ama iþte böyle benim gibi kuðularý düþünmeyi tercih eden KEDÝler de var...

:: kediler ve kuðular
Gönderen: Ülkenur Kaynar / Çanakkale
2 Ekim 2007
Panter bile kedigillerden deðil mi? Ya kuðular ...Acaba beyaz olmayan kuðular da var mý ki? Hocam,sizi biraz güldürmek istedim.Yazýnýz çok güzel ama iþte böyle benim gibi kuðularý düþünmeyi tercih eden KEDÝler de var...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yazarlar ve yapýtlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Fakir Baykurt‘ta Türk ve Alman Ýmgesi Üzerine

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Çanakkale Türküsü Örneðinde Bilim ve Popül (Er) Ýzm
"Sen de Haklýsýn" Esprisinde Yatan Felsefe
Stefan Zweig’ýn “Cenevre Gölü Hikâyesi
Nesnesi Panter Mi Þiirin?
Göçmen Edebiyatý Olarak Almanya Türküleri
Erich Fried‘den Apolitik Þiirler
Luise Rinser'de Ýnsan Sevgisinin Temeli
Sadakat Bir Erdem mi Yoksa Araç mý?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nasreddin Hoca'nýn Þiiri [Þiir]
Bir Þiirdir Yaþam [Þiir]
Hazan Günü [Þiir]
Rudolf Otto Wiemer [Þiir]
Anladým ki... [Þiir]
Sanal Bayramlar [Þiir]
"Göðsünün üstüne iki yýldýz/gözlerinin üstüne iki öpücük" [Þiir]
Þair [Þiir]
Ezginingünlüðü [Þiir]
Sadece Dostlarýma [Þiir]


Ali Osman Öztürk kimdir?

Akademisyen, çevirmen, halkbilimci, karþýlaþtýrmacý, eleþtirmen.

Etkilendiði Yazarlar:
Bilimsel anlamda Wilfried Buch, Otto Holzapfel, Gürsel Aytaç; edebi anlamda Luise Rinser, Buket Uzuner.


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ali Osman Öztürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.