Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
sıkı bağlayın yaralarımı... İçimde dalgın bir baykuş ne tarafa baksa kendisi... Aynayı çevir bana yüzüme bakmak istiyorum, içimden geçiyor yine içim, Sesime ödünç bir söz bu biliyorum ama yinede tuhaf ben tırnaklarımı yediğim için Tutunamadım o uçurumlara onlara intihar dedi... Ya sen, sen ne diyeceksin... Sana bilinmedik sözleri fısıldayacağım yada sevdiğin şiiri okuyacağım. Ellerin nerde, bileklerinden sonrana dokunamıyorum niye yanıyorum.. Saksıda kuruttum adını, su vermedim bir sözdü düşen yapraklar çünkü, Kum saatini kırdım, camları gördüm çölü ve düşü gördüm, saati unuttum… Sesini de… İçime tıkıştırdığım çocukluğum çıkıp geldi yine... İçimde tıkıştırdığım çocuklarla sustum.. Ölümle yaşam arasında bir yere sıkışmış durumda olmak ne garip… Karamsar bir yağmura tutuluyorsun ansızın, gün batıyordur omuzlarından… Alışık olmadığın bir esmerlik ellerinden yüzüne bulaşınca, Kaldırımlara da küsüyor insan bu kadar uzun olacak ne vardı ki... Yaşam bu kadar uzun olmamalıydı... Damarlarımda dolaşıyor yine lanetin tutkusu. Yazılan tüm harfleri tek tek yakmak istiyorum.. Sokaklar is kokuyor üstümde yağ lekeleri. Çatlıyordu camın buğusu. Üzerine çizilmiş ters soru işaretlerine inat. Sonra bir gölge sızardı içerdi eflatundan. Ne çok yaşamıştın kadın... Nerde kalmıştın ne kokuyordun? Parmak uçlarımı öpmeye gelirdi içime buruşturup tıktığım o çocuk halim. Çok geç diyordu artık senin için çok geç. Sabrın bittiğini fısıldadın çocuk gözleriyle… şekerimde bitti. Bittiğin de kanatlarını suya batır kuğu ölüsü olacaksın. Dizlerine çöküşünü görüyor musun? Farkında mısın ışıkları? Biz birbirimizden gittiğimizde daha çok yanıyorlar Beceriksiz bir masalın beceriksiz kahramanları yapardı bu bizi en çok. Acıyı çamur yap şimdi iç. Sür yüzüne. Kuğu kapandı dizlerine… Şeker de bitti. İstemiyorum dedi kısık sesiyle Al kanatlarını benden… Uçamıyorum. Oysa yüzümün en derinindeydi kanatların. Bütün duyularına ters takla atan bir kelebek gibi uçuştun karnımın içinde. Alıştım… Alıştım artık. Unutulan kanatlar boğuyor suskunluğumu. Sana o ülkedensin dedim. Gör... Anla artık… Al kanatlarını.. Çocuk alkışlarıyla yerle bir olacak bir ülkem vardı. Önce kuşlar talan etti…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © onur orkun kara, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |