Çoğumuz bu soruyu ;güzel temiz ,iyi,barışçıl,üzerinde insanların mutlu yaşayabileceği bir yer olarak cevaplarız .Peki böyle bir dünya için biz elimizden geleni yapıyor muyuz?Asıl sorulması gereken bu; anlattığımız bir dünya için bizler ne yapıyoruz . Sorumuzun cevabı hiçbir şey biraz daha insaflı olursak günlük olarak yaptığımız geçici sayılabilecek iyi şeylerden bahsedebiliriz..Ama bu yeterli değil dünyayı daha yaşanır bir yer haline getirmek için daha fazlası gerekiyor.Günümüz toplumunu ele alırsak ilk önce çevremizi iyi gözlemlememiz gerekiyor.Sokakta oynayan çocuklar,kahvehanedeki büyükler bu örnek çoğaltılabilir.Önemli olan bu insanların davranışları ve bunların sebepleridir. Yani her an patlamaya hazır bir toplum olmanın nedenleri yazımızda dilimiz döndüğünce bunlara değineceğiz .Şimdi çok gerilere gidelim insanlık tarihinin başlangıcındaki insan davranış ve sebepleri insanlar üç temel zamanda yaşamışlardır bunlar avcılık (fiziksel güç ve alete ) tarım(toprak büyüklüğü ve imparatorluk)ve bizim içinde bulunduğumuz bilgi işlem çağı (bireysel beceri ve teknoloji) ki bu süreç daha kendini tamamlamış sayılmaz ;ama nedense günümüze baktığımız da bu kavramların yerini şaşırdığını veya günümüzde daha gerilerde yaşandığını görürüz bilgi işlem çağında insanlar fiziksel güce ,toprağa dayalı bir yaşam sürüyorlar bu da beraberinde çağına uygun olmadığı için bir takım sorunlar doğuruyor.Bu konular kendi dallarında uzun bir çalışma gerektirir onun için biz şimdiki zamana gelelim ve toplumu gözleyelim Bu günkü toplumda insanı eğiten üç temel sistem vardır .Aile,okul ve iş hayatı dediğimiz insanın ömrünün sonuna kadar giden dönem .Aile;çocuk iyi bir ailede yetişmişse ki bunun tanımı yapmak zor yani ;zengin mi ?,fakir ama mutlu mu?,yoksa iki durumu birden yaşayan ailemi ?Aslında bu iki durumu birden yaşayan aile çünkü maddi sıkıntıdan uzak bir aile diğer sorunları daha kolay aşar hele de günümüzde.Aile iyi bir eğitim vermişse çocuğa kendini dış dünyaya daha kolay adapte eder.Gelelim ikinci ortama yani okul hayatı çocuk yedi yaşından 18 yaşına kadar ailesinden çok öğretmeni ve arkadaşlarını görür gün boyunca tavır ve davranışları diğer insanlarla şekillenir,bu nedenle okul hayatı da çok önemlidir ve bu sistemde öğretmenlere büyük görevler düşer,öğretmenin sınıfında yetkin bilgili ve gerektiği kadar disiplinli olması gerekir (yoksa geçen günlerde haberlere konu olan öğretmenlerin durumuna düşebilirler) bu durum eğitimin vardığı son noktadır tabi bilimde değil felakette.Gelelim üçüncü ve hayatımızın sonuna kadar sürecek olan yaşam biçimine yani toplum-iş hayatı aile ve okulda iyi eğitim almamış çocukların bu yaşam biçiminde pek başarılı olmadığını görüyoruz .Bunun en açık örneği televizyonlardaki kadın programlarıdır.İnsanların birbirine küfrettiği ,saldırdığı ve hayatların milyonlar önünde teşhir edildiği hatta ölümlere bile yol açan programlar(hatırlarsanız geçtiğimiz aylarda adamın biri karısı kadın programlarına katıldı diye onu öldürmüştü olay bu boyuta vardı anlayacağınız)yayınlanıyor.Hiç tanımadığımız insanların hayatı hakkında atıp tutan yine onları tanımayan insanlar tabi bunu paralel eğlence anlayışımızda değişti bir yarışma programında ortada oynayan akıllı mı deli mi olduğu anlaşılmayan insanlar başka bir tarafta birbirinin üzerindekini elbiseleri çıkartıp eyle nenler ki bir programcı bu işi baya ilerletti adamın her yerini gösterir hale getirdi Ortamınyani ailenin ve okul hayatının tam verimli olmaması ve hasta toplumlar türetmesi bugün içinden çıkılmaz sorunların kaynağı Dikkatinizi çekti mi bilmem ünlü insanlar tabi pop starlar değil yazar ve etkin oyuncular şu sıralar televizyonlarda şiddete hayır kampanyası başlattılar ben Oyuncu Savaş Dinçel’ i gördüm söylediği söz şuydu”Esnaf arkadaşlar okuldan çıkan çocuklara göz kulak olun “özetle böyle bir şey söyledi Bu kampanya ve söz bizim şiddetle ne kadar içli dışlı olduğumuzu gösteriyor artık öyle bir meşru hal almış ki resmen televizyondan “lütfen yapmayın”mesajları geçiyor.Gelecek hafta ki yazımızda televizyon programları(diziler eğlence ve kadın programlarının bu sistemdeki yerlerinden bahsedeceğiz)
Engin ÖZTÜRK
Eskişehir Anadolu Üniv.İşletme Fakültesi 1.sınıf