Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Gecelerin haşmetini ve haşyetini idrak edenler, tefekkür etmenin önemini nezih ortamlarda yaşayarak ve haz alarak anlarlar. İlk bakışta karanlık insanlarda ürperti, panik hissiyatını uyandırır, kuşku ve kaygılara kapı aralar. Oysaki göremeyenler ne yapıyorlar? Gecelerin o esrarlı kulvarların da yol alırken, insan pür dikkat kesilir ve her şeye hazır olmanın heyecanını yaşamak zorunda kalır. Kalbimizin atışını aniden hızlandıran, nabız atışlarını biranda yükselten, savunma reflekslerimizi hazır hale getiren nedir, yalnızca merak mıdır? Aslında irademiz kalp ve nabız atışlarımızın normal seyretmesini istiyor lakin bir işe yaramıyor, hissiyat bildiğini vazifesi doğrultusunda icra ediyor. Bilinmeyenlere karşı yaşadığımız bu panik beklide gereksizdi belki de bir saadet derinliğiydi, alışık olmadığımız her bir durumda kaygıya kapılmamız bizim açziyetimizi haykırıyor. Zira yaratan hayır ve şerrin kendine ait olduğunu bizzat elçisi tarafından bildiriyor, buna rağmen bilmek bir işe yaramıyor bilakis yaşamak gerekiyor. Gecenin karanlığının, gündüzün aydınlığından ne farkı var yaratan açısından. Sadece bir farkı var geceleri münacata ve teslimiyete daha çok ihtiyaca var. Geceler genelde matemli olur çünkü dostların uyuyor olması, hakikatları bırakıp rüya âlemine dalması onu pek üzer ve hüzünlendirir. Aşkların örüldüğü, bedenlerin gömüldüğü kabirlerde geceler gibidirler… Gece ile kabir birbirini tamamlayan unsurlardır zira gizemler her zaman onlarda saklıdır, katiyen ifşa etmezler, edemezlerde zira onların vazifesi değildir. Gecelerin duyguları kuşatan esrarında, aydınlık bir yolun bulunduğunu ihlâs ve ihsan sahipleri iyi bilirler ve bizzat yaşayarak onun letafetiyle hemhal olurlar. Saadet teşekkülüne erenlerin farklı ve fakat azametli olmalarını, net bir duruşu sunmalarını yürek sahipleri iyi bilirler. İnsanların en iyi dostları ve dert ortakları sırlarını paylaştıkları geceleri ve onu yaratan olmuştur. Derin bir nefesle kendine olan tavsiyeleri alır, verdiğinde ise sırlarını deşifre ederek kimseye açamadığı dertlerini paylaşır. O an kuşku yok, kaygı yok, panik yok, geri dönüşüm yok, minnet etmek yok, sadece kendi ve ona ait geceleri vardır. O görkemli ve sükûnetli geceleri, yudumlayarak içmenin ve derinden bir nefes çekmenin ne ifade ettiğini ancak onu hissederek yaşayanlar bilir. Geceleri içerdiği anlamı ile yaşamanın, gün içinde yanılma ve aldanmaların nihayet bulacağı bir anın, her an yaklaşmakta olduğunu mutlaka bilmeliyiz. Onlarca şahit olduğumuz kaza ve belayı kimler bekliyordu ki? Avuntularımız ve kuruntularımızın ve ön yargılarımızın dertlerimize hiçbir zaman deva olmayacağını bilmeliyiz. Asliyelimize dönmenin zaruretini idrak ederek vakit kaybetmemeliyiz. Şekliyeti önemseyerek yaşamamız, bizlere her zaman kaybettirdiği halde buna devam ediyoruz. Ona bağımlı kalmayı sürdürdükçe kan kaybediyoruz ve takatsiz kalıyoruz ama yinede enaniyetten vazgeçmiyor direniyoruz. İşte akıl sahipleri düşünürlerse, geceleride gündüz gibi yaşamanın faziletini deneyerek, yaşayarak anlayacaklardır. Mustafa CİLASUN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Cilasun, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |