"Bilmezlik ile ne hoştum; hayalimde ne güzellik, ne de aşk vardı." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Mirac dünya denen fena âleminden, sınırlarını tahayyül edemediğimiz gökler ötesine yapılan mukaddes bir yolculuktur. Hz. Peygamberin zamanı ve mekânı aşıp Hakk’ın huzuruna varması, kulluğunu ve elçiliğini yüce Yaradan’a ikrar etmesidir. Bu mübarek yolculuk ulu bir davet üzere gerçekleşmiştir. Sevgililer Sevgilisi, Rahman’ın yüce katından kutlu bir davet alarak bu davete icabet etmiştir. Bu mübarek yolculuk yüce Kur’an’da şöyle ifade bulmuştur: “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o layıkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”(İsra S. 1. Ayet) Mirac insan ufkunun alabileceği bir hadise değildir. Onun için müşrikler bu hadiseye inanmamakta ısrar etmişlerdir. Bununla ilgili deliller getirilmesini istemişlerdir. Hatta Peygamberimizi imtihan bile etmişlerdir. Ona Mescid-i Aksa’nın kapı ve pencerelerinden kubbesine kadar onlarca soru sormuşlardır. Bu noktada Allah’ın yardımı devreye girmiş ve Resulullah sorulan sorulara doğru cevaplar verebilmiştir. Lakin inanmak istemeyenler yine de kuru inatlarını sürdürmüşlerdir. Mucizeleri akılla ve mantıkla açıklamak mümkün değildir. Kişi inanmak istemedikten sonra onu ikna edemezsiniz. Rabbimiz inanmak istemeyen ve kör inatları tutan müşrikleri bakın nasıl tarif etmiştir: “Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalpleri vardır bununla kavrayıp anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.”(Araf S. 179. Ayet) Mirac’ın en büyük hediyesi hiç şüphesiz ki namazdır. Rivayetlere göre elli vakit olarak başlayan, bir kısım peygamberlerin Resulullah’ı uyarmasıyla ve belli aşamalardan sonra Efendimizin yalvarmasıyla beş vakte inen namaz, Mirac hadisesinin en anlamlı meyvesidir. Gerçekten de namaz hayatın anlamıdır. Fakat beş vakit namaz kılma hususundaki zaaflarımız göz önüne alındığında biz kulların elli vakit namaz kılması gerçekten de zor olurdu. Namazın beş vakte indirilmesi Allah’ın kullarına bir keremidir. Allah’ın cömertliği ve ihsanı hayatımızı kuşatmıştır. Yüce Rabbimiz biz kullarına her zaman acımakta ve bizleri her türlü mihnete karşı kayırmaktadır. Bunun değişik yansımalarını hayatımız boyunca görmekteyiz. “Namaz müminin miracıdır” hadisi, üzerinde durulmaya, derinleştirilmeye değer nurlu bir sözdür. Kur’an-ı Kerim’in 70 yerinde emredilen namaz, şüphe yok ki ibadetlerin en başta gelenidir. Namaz olmadan imanın sinede saklanması, barınması, parlaması mümkün değildir. Namazla beslenmeyen iman, her türlü tehlike karşısında sarsılmaya namzettir. Bütün ibadetlerin başında namaz gelmektedir. Yine “Namaz dinin direğidir” hadis-i şerifi bize bu konuda yol göstermektedir. Mümin olmanın birinci basamağı imandır. İmandan sonra ikinci sırayı namaz almaktadır. Konu bu kadar önemli iken Müslüman olduğunu göğsünü gere gere iddia edenler, iş uygulamaya geldiğinde suskun ve ketum kalmaktadırlar. Namaz olmayan sinede iman uzun süre barınamaz. Aksini iddia edenler varsa da bunlar ancak kendilerini kandırmaktadırlar. Bu iddia paslı bir demiri altın diye sarrafa yutturma çabasından farksızdır. Günümüz insanı Mirac mucizesinin anlam ve öneminden uzak bir hayat yaşadığı için namazı da dünyevi telaşelerle dolu, şişkin ve manevi açıdan baktığımızda gerçekte boş gündemlerinden çıkarmışlardır. Cami ve cemaat şuuru ne yazık ki iflas etmiştir. Sabahın ilk ışıklarında sokaklarımız sessiz ve tenhadır. Oysa bundan birkaç asır evvel tanyerinin ağarmasıyla birlikte sokaklar, camiye koşanlarla dolardı. Uykudakilerin, cemaatin ayak seslerinden uykuları kaçardı. Günümüzde memurların iş saati sekizde başlamasa, güne öğle güneşiyle başlayacağız. Oysa günün bereketi güneşin ilk ışıklarındadır. Güneş her sabah üzerimize doğuyor. Mümin sabah erken kalkmalı, sabahın sessizliğinde namaz aracılığıyla Rabbine iltica etmelidir. Allah’ın huzuruna dönmek, el bağlamak biz kulların Mirac yolculuğudur. Bu kandil vesilesiyle Müslümanların dünyaya basiretle bakmalarını diliyorum.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |