..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsanlığın hangi filizi köreltilmek istenmişse, tersine o filiz daha gür büyümüştür. -Freud
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > M.NİHAT MALKOÇ




9 Ocak 2008
Neler Oluyor Bize? Bize Neler Oluyor?..  
M.NİHAT MALKOÇ
Millet olarak sevgi, saygı ve hoşgörümüzle tanınırdık. Dünyaya insanlığı ve gerçek medeniyeti biz öğrettik. Fakat nedense son senelerde bir garip millet olduk. Menfi bir değişim süreci geçiriyoruz. Büyüklerin küçüklere sevgisi, küçüklerin büyüklere saygısı kalmamış. Edep erkân buharlaşmış; herkes burnunun dikine gidiyor. Değerlerimiz iyice aşındı.


:CAEC:
M.NİHAT MALKOÇ

     Millet olarak sevgi, saygı ve hoşgörümüzle tanınırdık. Dünyaya insanlığı ve gerçek medeniyeti biz öğrettik. Fakat nedense son senelerde bir garip millet olduk. Menfi bir değişim süreci geçiriyoruz. Büyüklerin küçüklere sevgisi, küçüklerin büyüklere saygısı kalmamış. Edep erkân buharlaşmış; herkes burnunun dikine gidiyor. Değerlerimiz iyice aşındı.

     Gün geçmiyor ki yüz kızartıcı bir gelişmeyle karşı karşıya kalmayalım. Televizyonlar felaket haberleriyle dolup taşıyor. Çoğu kere ekranlardan bir güzel haber duymak mümkün olmuyor. Varsa yoksa şiddet, taşkınlık, gasp, adam yaralama, tecavüz, hırsızlık ve cinayet… Sinirlerim bozulacak korkusuyla televizyon seyretmeye çekiniyorum. Kanallardaki kan ve kin içerikli görüntüler psikolojimi bozuyor. “Acaba rotasını kaybeden bu millet biz miyiz?” diye kendi kendime soruyorum. Bize ne oldu? Bizi bu hale getiren sebepler nelerdir?

     Sabotajlar, hırsızlıklar, kavgalar, kazalar, tecavüzler, cinayetler, bıçaklamalar, kapkaçlar… Çirkinliklerin ardı arkası kesilmiyor. İnsanlar bir türlü birbirleriyle anlaşamıyorlar. Acaba bu yalan dünyada neyi paylaşamıyoruz? Sultan Süleyman’a kalmayan dünyanın bize kalacağını mı sanıyoruz? Aldanıyoruz, hem de çok aldanıyoruz.

     Birkaç gün evvel Trabzon’un Sürmene ilçesinde, tüylerimizi diken diken eden fecaatte bir hadise yaşandı. Hasan D. isimli bir baba(!), gece yarısı eşini ve altı çocuğunu kurşun yağmuruna tuttu. Netice yedi ölü, eli kanlı bir katil ve dağılan bir yuva… Olmaz böyle bir şey!... Nasıl olur da bir baba, eşinin ve altı evladının canına kıyabilir? Bu kin ve nefret neyin nesi?… Ne olmuş da iş bu noktaya gelmiş? Hangi gerekçe bu cinayeti haklı gösterebilir? Bir baba Azrail kesilip canı istediğinde evlatlarının canını alma hakkına sahip olduğu düşüncesine kapılabilir mi? Bu hakkı ona kim verir? Din mi, töre mi, mantık mı? Hiçbiri, hiçbiri!…

Yaşamak herkesin en doğal hakkıdır. Eşinle anlaşmazlık yaşayabilirsin. Evliliğin devamı için bir müddet şartları zorlarsın, olmuyorsa bu ülkenin mahkemeleri var, gider boşanırsın. Kimse kimseye katlanmak zorunda değil. Sevgi yoksa evlilik resmiyette kalır.

     Sürmene kökenli bir insan olarak bu vahim hadise beni çok yaraladı. Gerçi katil Sürmeneli de değil… Fakat olay Sürmene’de yaşandığı için bu güzel şehir bir anlamda lekelendi. Aslında katilin nereli olduğu çok mühim değil. Önemli olan olayın niteliği ve neticesi… Bireysel suçlar sahibini bağlar… Ama Sürmene isminin bütün ulusal medyada bu olayla duyulması ister istemez bu şehrin imajını zedelemiştir. Bu da bizleri derinden sarsmıştır. Fakat acımızın asıl sebebi gencecik altı fidanın ve onları bugünlere getiren fedakâr bir annenin kara toprağa gitmesidir. Sürmene’nin acısı ve yası kolay kolay dinmeyecek.

     Olayla ilgili anlatılanları duyunca ıstırabımız katmerleşiyor. Anlatılanlara göre cinayet Sürmene’nin Soğuksu Mahallesi’nde gerçekleşmiş. Ölen çocukların yaşları 3 ile 18 arasında değişiyor. Cinayetler evin üç ayrı odasında gerçekleşmiş. Kardeşlerinin öldürüldüğünü duyan çocuk, karyolanın altına saklansa da gözü dönmüş babanın kurşunlarından kurtulamamış. Kendini evden dışarı atan talihsiz eşi ve çocuğunu Azrail oracıkta yakalamış.

     Cinayetle ilgili olarak yapılan açıklamada söz konusu kişinin daha önceki yıllarda bir akrabasını öldürdüğü için hapse girdiği, dört yıl yattıktan sonra şartlı salıverildiği belirtildi. Böyle cani kişileri topluma salmak işte böyle facialara zemin hazırlıyor. Yazık günah değil mi bu insanlara? Ömürlerinin baharında kara toprağa gittiler. Bu acıya nasıl dayanılır?

Hemen her gün bir cinnet haberiyle sarsılıyoruz. Adana’da da önceki gün iflas eden bir fırıncı cinnet getirerek ailesinden 3 kişiyi öldürmüş, ardından son kurşunu da kendine sıkarak hayatına son vermişti. 2007 yılının Ağustos ayında ise Trabzon’un Dernekpazarı ilçesinin Ulucami köyünde meydana gelen olayda Eyüp T. isimli zanlı 5 yakınını öldürerek firar etmiş ve o tarihten itibaren izini kaybettirmişti. Bunlar millet olarak iyiye gitmediğimizi gösteriyor.

Mevlana’nın ve Yunus Emre’nin torunlarına ne oldu? Yoksulluk, işsizlik, amaçsızlık mı bizi bu hale getirdi? Ne zaman bu çirkinliklerden sıyrılıp, titreyip kendimize döneceğiz?



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hocaların Hocası: Ahmet Hilmi İmamoğlu
Köprübaşı - Beşköy Dostluğu ve Kardeşliği
M. Nihat Malkoç Kerbela Şiir Yarışmasında Türkiye Birincisi Oldu
Nazım Bilgin Öldü… Bitkiler Öksüz Kaldı…
İfakat Belgeseli
Köprübaşılılar Derneği ve Hemşehri Dayanışması
Trabzon Lisesi"nde Rusya Halk Dansları Şöleni
Fatih Lisesi "Vesaire"…
Böyle Buyurdu Jüri!..
Dün Akşam Neredeydiniz?..

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
şair Haydar Çoruhlu'yla Şiirin Kalbine Yolculuk...
Yılmaz İmanlık'tan Yağmur Kokusu'nda Sımsıcak Hikâyeler
Bahaettin Kabahasanoğlu'ndan "Kalbim Seninle, 61 Kere"
Tevfik Serdar Anadolu Lisesi"nin Semender Dergisi
Cemil Meriç"in Akıl Defteri
Trabzon"un İkinci Özel Hastanesi: İmperial
Mersin Yenice 4. Barış ve Kültür Festivali
Gerçek Hayaller Dükkânı
Zigana'nın Gür Sesi: Herfene Dergisi
"Güneşli Bayır" ve Serkan Türk

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Sen Kurtuldun, Bizler Öldük [Şiir]
Ümmetin Yetimleri [Şiir]
…... Gecenin Kanat Sesleri…... [Şiir]
Kıyameti Bekle Bir Gün! [Şiir]
Senin Olan Sana Gelir (Manzum Reçeteler - 1) [Şiir]
Derbeder [Şiir]
Sen Hep On Beş Yaşındasın! [Şiir]
Zihnimiz İşgal Altında [Şiir]
Sizin Kafanız İyi Mi? [Şiir]
Berceste Mısralar - 310 [Şiir]


M.NİHAT MALKOÇ kimdir?

NİHAT MALKOÇ’UN BİYOGRAFİSİ Beş çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak 1970 senesinin 1 Haziran’ında Trabzon’un Köprübaşı ilçesine bağlı Gündoğan Köyü’nde hayata “Merhaba” dedi. İlkokulu komşu köy olan Güneşli Köyü’nde okudu. Orta ve lise öğrenimini Köprübaşı Lisesi’nde tamamladı. En büyük emeli iyi bir hukukçu olmaktı. Lise son sınıfta girdiği üniversite imtihanında KTÜ/Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı. Dersaneye gitme imkânı ve zaman kaybına tahammülü olmadığı için kazandığı fakülteyle yetindi. 1992 yılında okulu bitirdi. İlk göz ağrısı olarak nitelediği Gümüşhane’de beş yıla yakın öğretmenlik yaptı. Her geçen gün öğretmenliği daha çok sevdi. Artık öğretmenliği bir tutku olarak görüyor. Vatan borcunu İstanbul’da Kara Kuvvetleri Lisan Okulu’nda Yedek Subay Öğretmen olarak onurla yerine getirdi. Bu peygamber ocağında yüzlerce yabancı subaya güzel Türkçe’mizi öğretti. Ankara’da girdiği sınavı kazanarak Akçaabat Anadolu İmam-Hatip Lisesi’ne Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak atandı. Burada iki yıl görev yaptı. Daha sonra girdiği yazılı ve sözlü imtihanı kazanarak Türkî Cumhuriyetlerden Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’a,üç yıl görev yapmak üzere, öğretmen olarak gönderildi. Burada Mahdumkulu Türkmen Devlet Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde ve İlâhiyat Lisesi’nde Türk Dili öğretmeni olarak çalıştı. Yine Aşkabat’ta Türkçe Öğretim Merkezi’nde(TÖMER) bir yıl boyunca değişik milletlerden kişilere Türkçe’yi sevdirerek öğretti. Şu anda Akçaabat’a bağlı Derecik İlköğretim Okulu’nda görev yapmaktadır. Bugüne kadar,en büyüğünden en küçüğüne kadar onlarca dergi ve gazetede fikrî,edebî,felsefî ve kültürel konularda yüzlerce yazı ve şiir yazdı. Bu yayın organlarından Türk Edebiyatı,Türk Dili,Bizim Çocuk,Çınar,Bizim Azerbaycan,Anadolunun Sesi,Üniversitelinin Sesi,Türkiye,Bizim Okul,Şenliğin Sesi,İnsanlığa Çağrı,Yeni Sesleniş,Gençliğin Sesi gibi dergilerde;Türksesi,Demokrat Gümüşhane,Kuşakkaya,Ortadoğu,Yeni Mesaj,Hergün,Candaş,Edebiyat,Bolu Üçtepe,Akçaabat Yeni Haber,Karadeniz Olay,Hizmet gibi gazetelerde yıllardan beri deneme,makale,fıkra ve şiirler yazmaktadır. “Bizim Okul” isimli kültür,sanat ve edebiyat dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yaptı. Kültürel organizasyonların çoğunda aktif olarak görev aldı. Sevgi,Dostluk ve Kardeşlik konulu şiir yarışmasında birincilik,Trabzon Belediyesi’nin düzenlediği Çevre ile ilgili yarışmada birincilik,yine aynı belediyenin düzenlediği “İki binli Yıllara Doğru Trabzon” konulu makale yarışmasında mansiyon,Akçaabat Belediyesi’nin değişik zamanlarda organize ettiği şiir yarışmalarında birincilik,ikincilik,üçüncülük ödülleri kazandı. Karadeniz Yazarlar Birliği kurucularındandır. Halen bu birliğin üyesidir. Bunların yanında elinin altındaki öğrencilere rehberlik ederek ve bizzat örnek olarak,onların da pek çok kültürel yarışmada ödüller almasına zemin hazırlamıştır. İkisi kız,biri erkek olmak üzere üç çocuk babasıdır.

Etkilendiği Yazarlar:
Necip Fazıl Kısakürek,Mehmet Akif Ersoy,Yahya Kemal Beyatlı


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.