Sevmek bir başkasının yaşamını yaşamaktır. -Balzac |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ “Trabzon dört bin yıllık tarihi geçmişi olan bir kültür ve sanat şehridir” sözü dillere pelesenk olmuştur. Fakat bu kalıplaşmış sözü besleyen ve geçerli kılan kültürel etkinlikler yeterli değildir. Bundan önceki belediye yönetimi birkaç şarkı türkü yarışmasından başka bir şey yapmadı beş yıl boyunca. Yeni belediye yönetimi iş başına geldikten sonra, belediyenin kültür ve sanata katkısı hissedilir şekilde arttı. Trabzon’da kültürel hareketlilik başladı. Asım Aykan döneminde belediyenin kültür, sanat ve edebiyat içerikli yarışmaları sık yapılırdı. Arada beş yıllık fetret dönemi yaşandı. Şimdi bakıyorum da belediyenin güzel çalışmaları var kültür, sanat ve edebiyat alanında… Bunlardan biri de geçenlerde yapıldı. Trabzon Belediyesi ile Türkiye Yazarlar Birliği Trabzon Şubesi tarafından “1. Şiir ve Deneme Yarışması” düzenlendi. Yarışmanın jürisi çok tartışıldı. Peki tartışılan bu jüri kimlerden oluşuyordu: Makine Mühendisi İbrahim Sağlam, Karikatürcüler Derneği Trabzon Temsilcisi Adnan Taç, Trabzon Belediye Başkan Yardımcısı O. Gökhan Bali, Emekli Müzik Öğretmeni Nurcan Yazıcı, Türk Dili ve Edebiyat Öğretmeni İbrahim Kavzoğlu ve Mustafa Mazlum… Adlarını sıraladığım bu arkadaşlarımız alanlarında saygın insanlardır; hepsine saygı duyuyorum. Bu kişilerin adlarının önünde “şair, yazar” sıfatları da vardır. Fakat bu sıfatlar sanatta biraz da göreceli olduğu için ben bu sıfatları şimdilik yazmamayı tercih ettim. Başta da belirttiğim gibi bu yarışmadan evvel, yarışmanın jürisi gündeme oturtuldu. Bazı yazar dostlarımız jürinin yetersiz olduğunu, böyle bir yarışmayı değerlendirecek kapasitede olmadığını söylediler. Bu tartışmaya müdahil olmamayı tercih ettim. Fakat yarışma sonuçlanınca jüriyi eleştirenlere ben de hak verdim. Çünkü bu yarışmaya katılanlardan biri de bendim. Türkiye genelinde düzenlenen 32 yarışmada birincilik, ikincilik, üçüncülük ve mansiyon ödülü kazanan biri olarak, yaşadığım şehri anlatmak için kaleme sarıldım. Bir aylık yoğun bir çalışma sonucunda iki deneme, iki de şiir yazdım. Zira her yarışmacının ikişer eserle katılma hakkı vardı. Ben de her iki hakkımı da kullandım. “Trabzon’un Görsel Geleceği” konulu deneme yarışmasına 52 eser katıldı. Bu eserlerden ikisi bana aitti. Birincilik beklediğim bu kategoride mansiyon bile kazanamadım. Bu kategoride bir lise öğrencisine bile mansiyon ödülü verilirken, hayatını bu işe adamış birisi olarak bana o da çok görüldü. Kimseyi küçük gördüğüm filan yok. Fakat tevazuya da gerek yok “Ben bu işin ustasıyım” Bunu Türkiye genelinde aldığım 32 ödülle ispatlamışım. Kimse bana “bu iş görecelidir, herkesin bakış açısı farklıdır” filan demesin. Altın her yerde altındır. Benim jüriye sunduğum altınları teneke olarak algılayanların bu işten ne kadar anlayıp anlamadıklarını sorgularım. Eserlerim ortadadır. Bu eserler yakın zamanda belediye tarafından kitap haline gelecektir. O zaman benim ne demek istediğimi herkes anlayacaktır. Şiir yarışmasına gelince o yarışmaya da iki eserle katıldım. Şiiri birinci seçilen Mehmet Şamil Baş’ın şairliğini asla tartışmam. Fakat bir kısım şiirlerin 23 Nisan şiiri ayarında olmasına rağmen dereceye girdiğini de söylemeden geçemeyeceğim. Benim favori olarak gördüğüm şiirim dereceye giremezken, öylesine yazdığım, hece ölçülü şiirimin mansiyon ödülü almasını da bir gariplik tecellisi olarak görüyorum. Demek ki bu jürinin, imge derinliği olan şiirlerle arası yok. Bir kere bu jüride şairliği sanat çevrelerince kabul görmüş bir şair yoktur. İsmin önüne ‘şair’ sıfatı eklemekle şair olunmuyor. Türkiye’de 32 ödül alan benim gibi bir kişinin jüri üyeliğine alınmamasını da bir türlü anlayamıyorum. Ben de bundan sonra karikatür yarışması jürisine dâhil olmak için şartlarımı zorlayacağım. Jüri bir sanat katliamı gerçekleştirmiştir. Bunu eserler toplu olarak yayınlandığında herkes eserleri karşılaştırarak görecektir. Öte yandan bir öğretmenle bir lise öğrencisinin aynı kategoride yarıştırılması büyük bir hatadır. Bunun yanında “Trabzon’un Görsel Geleceği” konusu denemeye değil, makaleye uygun bir konudur. Demek ki denemeyle makalenin aynı şey olduğunu zannedenler var. Temennim odur ki bundan sonra böyle ciddi hatalar yapılmaz.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |