Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Ağır ve aksak ilerlerken zaman… Savaşa dönüşen oyunlarımızda oyuncaklarımız söz dizimlerimizdi… Silahlarımızın mermi yuvalarında bir sen bir de ben yuvalanmıştık. Bu yüzden de hep birbirimizi yaralamıştık. Savaş alanları kaçıyordu bizden… Ne kazanan vardı ne de kaybeden. Elde edebildiğimiz bir berabere kalmışlığımız da yoktu üstelik. Alanlarda kan rengimizin birbirlerine olan özlemleri turuncudan güç alıp yüzümüzden akıyordu. Ölmek üzereydik… Senin rengin soluyordu benim renklerim… İkimizde toprağa ne çok yakışıyorduk ve üstümüze örtebileceğimiz bir parça beyaz arıyorduk. Sen gitmiştin… Zaman, tırnaklarınla kazdığın tünellerinde ilerliyordu kaçmak adına bu oyundan. Karanlıktı yüzün… Ne gölgen vardı ne de gökyüzün… Bedenin soluksuz bir tünele uzamalardaydı. Tünel sana yetişemiyordu. Hüzünden prangalar bileklerini acıtıyordu. Son sigaranı nefeslemenin keyfini çakmağının deposuna doldurmuştun bitimi belirsiz bir oyun öncesi. Ki karanlığa düştüğünde bilecektin çakmaktaşının çoktan bittiğini… Oyun sonunda. Toza ve dumana boğulmuş bir akşamüstünü karşılıyordu zaman… Alabacak ilerleyen anların özgeçmişi yazılıyordu belleklere fütursuzca. Satır aralarında mataralardan sızmış su birikintileri kol geziyordu gezgin ağlayışlarını çıkınına saklayarak. Yorgunluğa mıhlanmış uykusuzluklarımız silahlarımızdan birbirine bakarken… Yukarıda… Toprağın yüzünde, Turuncunun içinde Ve yeşilin orta yerinde unuttuğun sözdizimlerin yatıyordu… Kelepçelere vurulup… Esir edilmiş… Söz altına alınmış sözdizimlerin! Mevsimin hiç telaşı yoktu. Bıkmaksızın eserken başımda, kelebek uçuşlarına yolluyordu saçlarımın barut kokusunu. Sokak başları cansız yaprak hışırtılarından yürüyordu yeni bir mevsime. Sarı ve güçsüz ışıkları altındaydım sokak lambalarının. Eskitilmiş mevsimlerden kalan turuncu çiçekli ipek eşarbımın dokuma aralıklarını yeniliyordum ilme ilme. Bağlamak için yeni mevsim esintisiyle gözlerine. Ben gitmemiştim… Teslim beyazını sarmıştım tenime ,bildiğim tüm sözcükleri karalıyordum bedenime… Kana kesmiş kelimelerim tünel ağzında istiflenmiş bir sığınaktı… Ellerim silahsız ve ıssızdı yüreğim… Oyunlarda barınaktım… Oyun sonu terkedilmiş bir sokaktım.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Nurten Turhan Yüksel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |