..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız. -Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Politika > Ali Erasoğlu




1 Eylül 2008
Kafkasya - Türkiye  
Ali Erasoğlu
Gürcistan'daki son gelişmeler üzerine düşünceler...


:BCDC:
Beklenen nihayet oldu ve Rusya ile batılı emperyalistler karşı karşıya geldiler. Burada şaşırtıcı olan bu gelişmenin gerçekleşmesi olmayıp, bu güne kadar gecikmiş olmasıdır. Bilindiği üzere Rusya, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında ABD ile bir balayı havasına girmiş bulunuyor, bu da dünya kapitalistlerinin eteklerinin zil çalmasına yol açıyordu. Batıya olan olumlu yaklaşımlarda Rusya’nın rejim değişikliği sonrasında liberal ekonomiye geçişin yarattığı sorunlar ve Yeltsin gibi kayıtsız şartsız batı yanlısı bir kişinin liderliği rol oynamış bulunmaktadır. Rejim değişikliği sonrasında Rusya’nın içinde bulunduğu tablo, onun kimliğini ve kişiliğini ortaya koymasına ve bir siyasal aktör olarak ortaya atılmasına olanak vermiyordu. Ancak Putin yönetimi ile beraber, Rusya’nın da büyük bir devlet olarak gücünü ve bölgede oynayabileceği rolü aramaya başladığını açıkça gözlemekte idik.

Özellikle ABD’nin tek kutuplu dünya pervasızlığı ve şımarıklığının da Rus siyaset sahnesinde dikkatle izlendiği de kuşkusuzdur. ABD emperyalizminin, özellikle petrol coğrafyasına yönelik açık fütursuzluğu, her türlü kontrolün dışına taşmış pervasızlığı apaçıktır. Bu alandaki tüm gelişmelerin başta Putin olmak üzere Rusya siyasetini belirleyen çevrelerce değerlendirile geldiği kuşkusuzdur. İşin ilginç yanı, ABD’nin tam bir gözü dönmüşlükle Irak’ta giriştiği savaş ve buna bağlı olarak petrol fiyatının kaydettiği yükselmeler, aynı zamanda bir petrol ülkesi olan Rusya’nın gelirlerini artırmış, ekonomisini iyice düzeltmesine zemin hazırlamış olmaktadır. ABD bölgede sergilediği ihtiras ve bencillikle, önünde sonunda karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz olan bir gücü farkında olmadan beslemiş ve semirtmiş bulunmaktadır. Hasılı gün, Rusya’nın batılılara dişini gösterme günüdür.

Sıkışan kazan nihayet patlamış, Gürcistan yönetimi Güney Osetya ayrılıkçı hareketinin üzerine orantısız bir güçle gidince Putin yönetimi, herhalde bir süredir beklediği fırsatı değerlendirmekte gecikmemiştir. Uluslar arası politikanın cibilliyeti dikkate alındığında, Gürcistan’la iyi ilişkilere sahip olması durumunda Rusya’nın bu sert tepkiyi vermemesi hiç de şaşırtıcı olmayacaktı. ABD ve yandaşı Avrupalıların, Sovyetler Birliğinden ayrılan yeni ülkelerin yönetimleri üzerinde oynadıkları oyunları uzunca bir süredir izlemekteyiz. Doğaldır ki, Rusya yönetimi, aleyhindeki bu gelişmelerden hiç de hoşnut bulunmuyordu. İşte bu nedenledir ki, Gürcistan’ın saldırısını fırsat bilerek, tepkisini koymuş bulunuyor. Burada asıl şaşırtıcı olan, Osetya’nın bağımsızlığını dayatan Rusya’nın, gene aynı bölgede, kendisinden bağımsızlık isteyen ve ileride de isteyebilecek olan çeşitli etnik unsurlara bir örnek yaratmakta olduğunu bile dikkate almamış olmasıdır. Bu günün sorununa yaklaşırken, herhalde kendi bünyesindekiler için “günü geldiğinde bakarız” mantığıyla hareket etmektedir.

Şurası açıklıkla kabul edilmelidir ki, bölgede hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır. Şu aşamada ne ABD’nin, ne de, kullandığı doğal gazın % 30 unu Rusya’dan karşılayan AB’nin yapabileceği fazlaca bir şey yoktur. Hele Avrupa’nın bir takım yaptırımlardan söz etmesi, herhalde kendini eski emperyalizm ambarında farz etmesinden kaynaklanan bir ham hayalden ibarettir.

Bu aşamada dünya çapında önemi olan husus, tek kutuplu tek patronlu dünya kepazeliğinin sonunun gelme umududur. Eğer bu kriz Rusya ve yandaşlarınca güzel yönetilebilirse bu umut gerçekleşebilir. Bu ise, hiç değilse yarattığı dengelenme ve frenlemelerle, bir süredir dingonun ahırına dönen dünyanın eskiden olduğu gibi biraz daha çekilir hale gelmesinin yolunu açacaktır. Ancak, uluslar arası politikada olsun, bölgede olsun hesap ve oyun çok olduğundan, bölgede tam olarak ABD karşıtı bir yapılanma gene de zor görünmektedir. Eski alışkanlıklar, öteden beri gelen çıkar hesap ve bağlantıları, aklın ve sağ duyunun gene de yer yer önüne geçebilecektir.
Doğaldır ki, var olan tek taraflı sömürü ve egemenlik tablosuna olan etkin bir karşı çıkış, bu kez de tarihsel Rus bölge egemenliği ve yayılmasını tetikleyebilir. Bu nedenledir ki, bölge aktörlerinin, ABD ve AB’yi bölgeden bertaraf etme uğraşı verirken, yeni güç merkezinin tam bir kolektif oluşum olmasına dikkat etmeleri gerekmektedir. Bölge ülkeleri arasında ne kadar zor olursa olsun, hak ve çıkar dengesi sağlanmalıdır.

Gürcistan’da ortaya çıkan son gelişmeler Türkiye ve Türk Dış politikası için tam bir olumsuz tablo oluşturmuş, Türkiye’yi büyük bir açmazın içine düşürmüştür. Bir yanda, 2 Dünya savaşından bu yana ABD’nin dümen suyunda yürütülen dış politikaya, umutsuz bir AB üyeliği savaşımı eklenmiş iken son gelişmeler, Rusya ve bölge ülkelerini tümüyle karşıya almama zorunluluğunu gündeme getirmiş bulunuyor. Oysa, daha bu aşamada, batı yandaşlığımız nedeniyle Rusya cephesinden, ihracatın zorlaştırılması türü birtakım tepkiler gelmeye başlamıştır bile. Bırakalım batı ile Rusya arasında bir tercihi, Rusya ve Gürcistan’a son olaylar nedeniyle gösterilecek tepkiler bile başlı başına sorun durumundadır. Aslına bakılırsa, Türkiye’nin emperyalistlerle altmış yılı aşkın süredir ettiği dansta ne kadar ayağına basıldığı, ne hallere düştüğümüz sır değildir. Bu nedenle aklımızı başımıza toplayarak, Asya’da oluşumu kaçınılmaz olan yeni kuvvet merkezine dikkat ve ilgi göstermemiz, onurumuzu ve çıkarımızı kollayarak konuya yaklaşmamız kaçınılmaz görünmektedir.

Türkiye açısından en vahimi de, gelişmelerin Boğazların statüsünü zorlayıcı bir yön kazanmasıdır. Montrö Sözleşmesinin, belirtilerinin başladığı biçimde örselenmesi ise, Boğazlar sorunu dediğimiz tarihi fitneyi uyarabilecektir ki, işte bu Türkiye açısından tam bir felaket oluşturmaya adaydır. Siyasal iktidarın ve dış işleri yönetiminin hiç değilse, bu tehlikenin doğmaması için mutlak çaba ve dikkat içinde olması zorunludur. Son dönemde dış politika alanında yaşadığımız yalpalamalar dikkate alındığında, endişe etmemiz için yeterli neden ne yazık ki vardır.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politika kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ekonomik Kriz Üzerine
Devrim Öyküsü ve Ardında Yatan Gerçekler
Ulema

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Boğaziçi vapurları [Şiir]
İnat [Şiir]
Moda [Şiir]
Düşen Yapraklar Zamanı [Öykü]
Duruşma [Öykü]
Dialog [Öykü]
İstasyonları Çalınan Şehir [Deneme]
Duygular ve Gerçekler [Deneme]
Duygu Çöplüğü [Deneme]
Asayiş [Deneme]


Ali Erasoğlu kimdir?

10 yıldır yazıyorum. Bizim Gazete'de Yayınlanmış makalelerim var.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ali Erasoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.