..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi sabırlı ve yürektendir, sevgi kıskanç ve övüngen değildir. -İncil
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Din > Aydın akdeniz




7 Aralık 2008
Mina'da Hangi Şeytanı Taşlıyoruz?  
Aydın akdeniz
Bunu yapmakla bir nevi, Hz. Âdem’den beri insanlığın ortak bir düşmanı olan şeytan ve onun temsil ettiği kötülük ile aramıza mesafe koymuş oluyoruz. Kötülüğe karşı iç dünyamızda bir direnç geliştirerek, dayanışma içerisinde buna karşı ortaklaşa bir tavır alıyoruz. Yaratılışımızın doğal bir sonucu olarak bizi her tür varlıktan ayıran, üstün bir konuma getiren insani algı ve melekeleri bu vasıf ve özelliklerde bulunmayan dinamiklerden ayırarak yaratıldığı ilk andaki safiyetiyle koruma kararlılığını gösteriyoruz. O halde, İslam’da “ şeytan” kavramı acaba ne şekilde alınıyor ele? Şeytan, antik mitolojilerde olduğu gibi insanın canına, hayatına kast eden ve amacına ulaşmak için tanrısal yeteneklerini zavallı insanı ortadan kaldırabilmek için seferber eden bazen keçi, bazen ihtiyar bir adam ve bazen de yılan şeklinde ortaya çıkan ütopik bir kötülük odağı mıdır? Yâda, merhamet tanrılarına yaratılışta ortak olan karanlık ve kötülüklerin yaratıcısı düalist inançların bir ürünü müdür?


:AHFH:
Hac mevsiminin arifesinde olduğumuz şu günde, Hac farizasını yerine getirmek amacıyla mukaddes beldeye giden hacılarımızın mahşeri bir kalabalıkta bin bir mihnet ve meşakkat içerisinde yapacakları ziyaretin indi ilahi’de kabul olması ve sağlık, afiyet içerisinde sevdiklerine geri dönmeleri dileklerimle yazıma başlamak istiyorum.
Hac ibadetinin yerine getirilmesi sırasında bilindiği gibi Mina’da şeytan taşlanır. Hacılar daha önce topladıkları taşları Kurban Bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günleri, Akabe Cemresi, Küçük Cemre ve Orta Cemre olmak üzere şeytana üç şekilde taş atarlar ve bunun yapılması hac ibadetinin vacipleri arasındadır. Şeytan, gerçekten atılan bu taşlardan etkilenmekte midir? Bilindiği üzere varlığı madde ötesi bir cevhere dayanan şeytanın fiziksel şiddetten etkilenebileceğini düşünmek mümkün olmadığına göre bu taşlama niçin yapılmaktadır? İbn Abbas (r.a), bu soruyu kısaca şu şekilde cevaplıyor bize; “ Siz ancak şeytanı taşlıyor ve ancak atanız İbrahim ( a.s.) ’in yolunu izliyorsunuz.”
Bunu yapmakla bir nevi, Hz. Âdem’den beri insanlığın ortak bir düşmanı olan şeytan ve onun temsil ettiği kötülük ile aramıza mesafe koymuş oluyoruz. Kötülüğe karşı iç dünyamızda bir direnç geliştirerek, dayanışma içerisinde buna karşı ortaklaşa bir tavır alıyoruz. Yaratılışımızın doğal bir sonucu olarak bizi her tür varlıktan ayıran, üstün bir konuma getiren insani algı ve melekeleri bu vasıf ve özelliklerde bulunmayan dinamiklerden ayırarak yaratıldığı ilk andaki safiyetiyle koruma kararlılığını gösteriyoruz.
O halde, İslam’da “ şeytan” kavramı acaba ne şekilde alınıyor ele? Şeytan, antik mitolojilerde olduğu gibi insanın canına, hayatına kast eden ve amacına ulaşmak için tanrısal yeteneklerini zavallı insanı ortadan kaldırabilmek için seferber eden bazen keçi, bazen ihtiyar bir adam ve bazen de yılan şeklinde ortaya çıkan ütopik bir kötülük odağı mıdır? Yâda, merhamet tanrılarına yaratılışta ortak olan karanlık ve kötülüklerin yaratıcısı düalist inançların bir ürünü müdür?
Çeşitli ayetlere bakıldığın da dinimizde ki “şeytan” olgusu, diğer konularda olduğu gibi tamamen farklı ve orijinal bir şekilde alınmış ele. O, issiz ve dumansız bir ateşten yaratılmış. Algı ve muhakemenin beş duyu ile sınırlı olduğu, ortaya konan her tür kültürel olgunun bu derinliği aşamadığı 7. asırda Kur’an, madde ötesi bir cevherden bahsediyor bize. Enerjinin, ultraviyole şeklindeki dalgalanışları, biyolojik canlılık için zararlı bir etkiye sahip. Yapı taşı muhtemelen bu niteliklerinde çok ötesinde olan bir ateş düşünün. Öyle ki, bu, bir yönü ile de insanda olduğu gibi akıl ve irade sahibi olan bir aşkın varlık. Maddi kalıplara indirgenmemiş bir varlığı bulunmakta. Zaman ve mekân, maddeyi algılamada kullanılan ölçüler, bundan soyutlanmış olan aşkın bir varlığın nüfuz edemediği bir yer bulunmamakta. Şeytan, kendisi gibi bilme kudretiyle donatılmış fakat varlığı vücut kalıpları içerisinde sınırlandırılmış olan insanın, kendisinden farklı olabilecek üstünlüğünü idrak edemez. O’nun biyolojik varlığını sürdürebilmek adına ihtiraslarının kurbanı olacağını sezer. Baş kaldırışı bunadır. Fakat anlamadığı şey; mükemmelin ortaya çıkmasında kontrollü bir kötülüğün gerekliliği gerçeğidir. Yürümeyi öğrenen bir çocuğun bundan önce düşüp kalkmasındaki yanılgılarında olduğu gibi insan, yaratılış gayesi ve biyolojisi arasındaki dengeleri kurup olgunlaştırıncaya kadar bilerek ya da bilmeyerek hata ve eksikliklerinden alıkoyamayacaktır kendisini. Şeytan taşlama, sembolikte olsa insana bu yöndeki kararlılıklarını hatırlatan ve kendisi ile yaratılışındaki mükemmelliğe ulaşmada engel olan ağırlıklarından kurtulmasını telkin eden ulvi bir ibadet olmaktadır.

Aydın AKDENİZ

aakdeniz1965@hotmail.com





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dr. Alexis Karel ve Dua

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Marco Polo'nun Tangutlar'da Cenaze Merasimi İzlenimleri
Ortaçağ Avrupası'nda Fuhuş Geleneği
Kapitalizm'in Çarklarına Buddha'nın Çomağı Nasıl Sokulur?
Bir Zamanlar "" İngiliz Kemal'imiz" Vardı!
Kristol"ün Kehanet Küresi"nden Amerika"nın Geleceğini Okumak

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hisseden Payıma Metafizik Aşklar Düştü [Şiir]
Mihenk Taşı [Şiir]
Mana İkliminde Seyrü Sülukun, Adam da Gaflet mi Bırakır A Gönül! [Şiir]
Aynanın Ötesinde Görünen... [Şiir]
Köşe Kapmaca Oynarken Ayrılık... [Şiir]
Dilemma [Şiir]
Faust ve Pan Arasında, Bir Garip Diyalog..! [Şiir]
Sezonluk Fındık İşçilerinin Hayat Öyküsünden Bir Kesit [Öykü]
İsterik Kadın, Haydi Oradan Sen De! [Öykü]
Kapela [Öykü]


Aydın akdeniz kimdir?

Yazı vazgeçemediğim bir tutkudur benim için. Vaz geçemediğim, kendimi sorguladığım anlardır, o anlar. Kendimi bulduğum, yaşama anlamını kazandıran o ya da bu şekilde duygu yüklü anlar.

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski, Puşkin, Tolstoy, Goethe, Stendhal, Shakespeare, Cemil Meriç


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Aydın akdeniz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.