"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Duvarla ayrılan bahçeye sahipsinizdir. Duvarın ötesindeki bahçeyi göremezsiniz. Duvara çıkmak isteseniz de çıkamazsınız. Duvarın üstündeki dikenli telleri, sadece seyredersiniz. Duvarın ötesine sesinizi duyurmak istersiniz. Sesinizi duyacak olanın varlığını bilemezsiniz. Duysa bile yanıt vereceğini bilemezsiniz. Bahçenizin içinde dolanıp durursunuz. Bahçenizdeki ağaçların meyvelerinde, özgürlüğünüzü tatmak istersiniz. Umursamadan akan yaşamda yol alırken, saptığınız yol da karşınıza çıkan duvarı görürsünüz. Üç adım ötedeki yola gitmeye karar verirsiniz. Üç adım ötedeki yolun, ne halde olduğunu bilmeden hareket edersiniz. Karşınıza duvarı olan yolun çıkıp çıkmayacağını bilemezsiniz. Sözlerinize, söz geçiremezsiniz. Sizi geride bırakıp giden sözlerinizin, duvara çarpıp geri dönmesi için umutlanırsınız. O sözler ki yürekleri en derinden yaralar. Dönen sözlerinizin, üstüne söz dahi edemezsiniz. Sözlerinizin çarpıp geri döndüğü duvarıysa, işinize geliyorsa istersiniz. Kimi zaman duvar olursunuz. Duvarınıza yazılan kelimeleri okumaktan yoksun duvarsınızdır. Çok soğuk gecelere benzeyen duvarsınızdır. Bir süre sonra yeşillenirsiniz. Yosunlaşmaya başlayan ve kayganlaşan duvar olursunuz. Kayganlaşmayı da yanınıza kar sayarsınız. Dibinize dökülen artık ve çöplerin kokusundan rahatsız olmazsınız. Beklenmedik an da yaşama duvar örersiniz. İçinizdeki nefret çoğaldıkça, duvarınız yükselip durur ve duvarınızı seversiniz. Duvarınızın, ihanet etmeyeceğini bilirsiniz. Korkularınızla yüzleştiğiniz sürece duvarınızla yüreklenirsiniz. Yaşantınızdaki duvarların, yıkılacağını imgelersiniz. İmgelerinizi kurdukça, yıkılacak sandığınız duvarları dikenlerin imgesiz yaşadıklarını anlarsınız. Diktikleri duvarın karşılarına geçip, keyif aldıklarını görürsünüz. Seyredersiniz… Duvarı yıkacak nemi, insanı yıkacak gamı unutmazsınız… Yerli malı haftalarının yabancısı oldum. Çok satıldığımı sandılar, oysa hiç satılmadım. Satmamda.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Oğuz Tepe, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |