Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman |
|
||||||||||
|
Venüs olarak kalkmak için güzellik uykusuna yatarsın. Herkesin susmasını istersin. Çoğu zamanda uyumasını temenni edersin. - Uyu da büyü. Diyerek aklının büyüdüğünü gösterirsin. Masal kitabının başlarında, büyüdüğünde büyük işlere imza atacağını anlatırsın. Beyaz renkteki atların yerini, eşyaların alması gerektiğine inandırırsın. Beyaz atla bütünleşen Prenslerin yerini de gönül sarayının Mühendislerine ve Doktorlarına bırakırsın. Canının sıkılmaması için öğretim süresinden bıktığındaysa, kısa yoldan dönenleri baş tacı olarak sarayının kapılarını ardına kadar açarsın. - Rüyalarının kadını olmak istiyorum. Dediğin de içinden kahkahalar atarsın. Gönül sarayında eğlenmek istersin. Sarayında eğleneceğin ve güleceğin şarlatanı elinle koymuş gibi bulduğunu zannedersin. Kırk gün kırk gece süresince hizmet etmesini, çok sıkılacağından kabul etmezsin. Gösterisini yapmasını ve gitmesini istersin. Gittiğindeyse geride bir şeyler bırakmasını istemezsin. - Uyuduğunda melek gibiydin. Diyerek sözleri dudaklarının arasından bıraktığın da o sözlerin de tutulmadan boşlukta kaybolacağını bilirsin. Gönül sarayında kırılmasını istemediğin ne varsa gözün gibi bakmak istersin. Kıracağını bilerek sarayına aldığının, kırdığındaysa yenisini alacak gücü olduğunu bilirsin. Gücün sözlerde olmayıp, değerli kâğıtlarda olduğunu unutmazsın. Gönül sarayının geniş olan pencerelerinden, dünyaya baktığın da görüş alanının ne kadar dar olduğunu göremez ve anlayamazsın. - Uykunda sayıklıyordun. Diyerek ince dantelini örmeye devam edersin. Gönül sarayına kimlerin girebileceğini bildiğinden, girdiğini sananlara gülersin. Yollarını şaşırdıklarını ya da başka sarayın kapılarını çalmalarını anlatırsın. Melek yüzlü ve sempatik olmayı, elindeki tığı düşürmeden becerirsin. Her gelenin gideni aratacağına inanmazsın. Bu nedenle de kumaştan anlayanları tercih edersin. Tutamadıkları kumaşı elleyecek elleri de arayıp durmaya devam edersin. Hindistan’da yaşıyor olabileceğine inanır, durursun. - Çok horluyorsun… - Ben mi? Çok horluyorum. Çok sevimlisin. Yağmurdan sonra çıkan gökkuşağıyım. Gönül saraylarında uşaklık ettiğimi sananların, ne yazık ki yanılgısıyım.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Oğuz Tepe, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |