..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevmek bir başkasının yaşamını yaşamaktır. -Balzac
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > Nergiz Şimşek




10 Nisan 2010
Akide Şekeri  
Nergiz Şimşek
Yasakmeyve-Karakalem Dergisi Ocak-Şubat 2010 sayısı...


:BBJC:


Seni çıplak görüyorum.

Çıkardın üzerindeki elbiseyi durup dururken. Sen öyle sakindin; biz de şaşıramadık. Şaşırmak istedik istemesine ya, hatta gerekli tüm hazırlıkları yaptık –gözlerimiz pörtlemek, ağızlarımız cesim cesim açılmak, nabzımız hızlanmak, kalplerimizle midelerimiz arasına o garip devingen kütle yerleşmek üzereydi- ama gökyüzünde asılı kalmış bu rüzgârsız hava, senin dingin, kuğu gibi süzülen bedenin ve yüzündeki keyif gülümsemesiyle harmanlanmış mahmur ifade engelledi bizi. Oturduğumuz geniş koltuklara daha bir yayılır, uzuvlarımızdan akan rehavetle kendi gövdelerimize yaslanırken, sen balerin adımları atarak yavaş yavaş ilerledin balkona doğru. Adımlarını izliyorum: Sağ bacağın kırık, dizin neredeyse doksan dereceye kadar kalkık, sonra hafif bir yay çizerken düzleşiyor ve ayağın basar gibi yapıp uçuşuyor; ardından sol, sağı taklit ediyor. Bu yürüyüş belki bin yıl sürüyor. Böyle böyle masal yılı zamanında yitip gitmişken ben, sen demir parmaklıklı korkuluğa yaslanıyorsun. Geniş pencerenin ardında izlendiğini biliyor, dört bir yanın yıldızlarla çevrili, dikiliyorsun. Güzel yüzünü geceye çeviriyor, ince boynunu uzatıp ileriye, ilerideki büyük ve yüce düşlerine dalıyorsun. Bir, ben anlıyorum.

Bundan birkaç dakika öncesine kadar beş arkadaş oturmuş, sohbet ediyorduk. Biri benim sevgilim. Sevgilim -hiç yapmaz-, ağır ağır dans ediyordu müzik eşliğinde. Sonra tutup bir şarkıdır mırıldanmaya başladınız birlikte. Dansa katıldın sen de. İkiniz de kötü dansçılarsınız ama öyle güzel görünüyordunuz işte; tüm çıkıntılar tüm boşluklara korkarak yaklaşıyor, maruz kaldıkları göz hapsinin ve işlenmek üzere olan büyük günahın idrakiyle zoraki, değemeden ayrılıyor ve bedenleriniz teğet geçmelerden sıyrılıp bir şiirin akışkan doğasını andıran uğultulu ritme geri dönüyordu en son. Derken sen, ağzındaki akide şekerini verdin sevgilime. Dudaklarınız değdi birbirine. Hiç kıskanmadım. Sonra da bana çevirdin mavi gözlerini. Öylece baktık birbirimize. İnce dudakların sakınımlı gülümsemekte. Bana dönmüş gülümseyen, tanrıça güzelliğine sahip yüz… Dondurdum bu hâliyle portreni. Zihnimde. Yıllardır düşünüyorum bunu, akide şekeriyle tatlanmış o kaçak öpücük, kime?

İşte bu birkaç dakikanın ardından, soyundun. Üzerinde sadece donun - hani şu kalçaları apaçık ortada bırakanlardan. Sen dikilip dururken olanca rahatlığınla, biz izlemedeyiz. Ay, o gecenin şerefine kadeh kaldıran kendi kısacık çağının ihtişamlı kralı gibi muktedir, göndermiş tüm ışığını saçlarına - delicesine parıldıyorlar. Ya da sen… Sen, Ay’ı da baştan çıkardın.

Çıplaklığının büyüsünden sıyrılıp incelemeye başlıyorum seni. Derin sırt çizgini görüyorum. Küçük memelerini. Sarı saçlarına rağmen, belinden kuyruk sokumuna inen kara tüyleri ayırıyorum sonra. Göbeğinde de tüyler var sıkça. Meme uçların kara, kapkara. Görmedim onları daha önce ama, sarışın bir kadının memeleri olamazlar. Şaşırıyorum bedenini izledikçe. Sanki rastgele seçilmiş bir bedene oturtulmuş başcağızın.

Yüzüne bakıyorum. Solgun görünüyorsun. Birkaç saniye içinde dönüştün. Yüzünde ifade arıyorum; sense geceye dönük kireçten bir büstü anımsatıyorsun. Gözlerimi indirince, boynundaki o çizgiyi görüyorum. Dikiş izi! Korku içinde kendi boynumu kontrol ediyorum. Diğerlerine bakıyorum. Üç erkek düşsel bir gösteri izliyor, yitip gitmişler bir büyünün içinde. Boynundaki izi göremeyecek kadar körler. Seni arzuluyorlar - tam o anda ve oracıkta.

Kimse daldığı düşten uyanmak istemiyor. Sessizlik yapışmış gırtlağımıza. Gece… Şehir sustu; biz sustuk. Sen, bir ölü kadar suskunsun.

Kendi adıma en iyisi: Herkes hâlâ düşlerde dolanıp dururken, sıvışmak. Öyle de yapıyorum.


Nergiz Şimşek, 2008, Mudanya




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın beklenmedik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Soluk

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dönüşüm
Fare Kız
Gölge
Bir Adam
Defol!
Topal Remzi'nin Dilsiz Kızı
Kötücül Ruhlar Dergâhı
Beşinci Kapı
Mavi Kurt
Boşluk


Nergiz Şimşek kimdir?

. . .

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Nergiz Şimşek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.