..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. -Spinoza
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > Serdar ULUSOY




6 Mayıs 2010
Başbuğum Demek Yürek İster  
Serdar ULUSOY
Başbuğum yokluğunda sabrımız tartılıyor… Çile yüklü ömrünü yüz akıyla bitirip ebediyet âlemine göçüp giden başbuğum. Siyasi çıkar gözetmeden, samimiyetin ve alçak gönüllüğünle, ağır yükler altına girerek, siyaset hayatında gönüllere taht kuran başbuğum, evlatların seni her gecen gün daha çok özlüyor ve bu özlem bitmeyecek. Ömrünü Türk milletine adamış, Türk fikir, ülkü ve dava adamı yönüyle cumhuriyet tarihimizin yetiştirdiği nadir devlet ve siyaset adamlarından birisi olarak Özünle yüreğimizdesin. Dün senin için ölmeye hazırdık, bugün gösterdiğin ülküler için ölmeye hazırız. Ruhun şad olsun.


:AIBD:
Başbuğum yokluğunda sabrımız tartılıyor… Çile yüklü ömrünü yüz akıyla bitirip ebediyet âlemine göçüp giden başbuğum. Siyasi çıkar gözetmeden, samimiyetin ve alçak gönüllüğünle, ağır yükler altına girerek, siyaset hayatında gönüllere taht kuran başbuğum, evlatların seni her gecen gün daha çok özlüyor ve bu özlem bitmeyecek. Ömrünü Türk milletine adamış, Türk fikir, ülkü ve dava adamı yönüyle cumhuriyet tarihimizin yetiştirdiği nadir devlet ve siyaset adamlarından birisi olarak Özünle yüreğimizdesin. Dün senin için ölmeye hazırdık, bugün gösterdiğin ülküler için ölmeye hazırız. Ruhun şad olsun.
Yıl 1917, Kasım ayının 25. günü. Ali Arslan adında bir yiğit dünyaya geldi. Kimse onun ileride milyonlarca kişinin arkasından gittiği, bir önder, bir Başbuğ olacağını tahmin etmiyordu. Türkler, Allah (c.c)’ın sevdiği ve yardım ettiği bir milletti. Henüz bir Başbuğ gitmeden bir diğeri dünyaya gözlerini açmıştı. Başbuğ Atatürk devrimlerini yapacak ve ebediyete ayrılacak; ülkedeki hainleri dize getirmekse Ali Arslan’a kalacaktı.
İlkokulu Lefkoşa’da tamamlayan son Başbuğ, öğretmeninin “Senin adın Alparslan olsun, Sultan Alparslan gibi yiğit bir Türk ol sözleri” ile artık Alparslan adı ve TÜRKEŞ soyadını almıştı. Askeri Liseye başlayan Alparslan artık öz vatanına hasretten bıkmış ve İstanbul’a dönmüştü.
1944 yılı. Alparslan Türkeş, H. Nihal Atsız bey ile tanışmış; Atsız Beyin Orkun dergisine yazılar yolluyordu. H. Nihal Atsız dönemin başbakanı İsmet İnönü’ye yaptığı suçlamalardan dolayı tutuklanınca ve Orkun dergisine yapılan aramalar sonucu Alparslan Türkeş’in yazıları ortaya çıkınca Türkçülük ve Irkçılık davası başlamış oldu. Sanıkların arasında Alparslan Türkeş Bey ve Nihal Atsız Beyler de bulunuyordu.
Takvimler 27 Mayıs 1960’ı gösteriyor. Radyoda tok bir ses “Bu gece itibariyle hava, kara, deniz kuvvetleri el ele vererek memleketin yönetimini ele almıştır.” Genç kurt okuduğu bildiri ile darbeyi resmen ilan etmişti.
Her kahraman gibi Alparslan Türkeş de darbenin bedelini ödüyor ve Hindistan’a sürgüne gönderiliyordu.
Yıl 1969. Yer, CKMP (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) Kongresi. Genel Başkan Alparslan Türkeş “Bozkurtlarım” diyerek söze başladı. Alınan karar sonucu CKMP adı MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) olarak değiştirilecek, sembolü de al zemin üzerine ak üç hilal olacaktı. Son yıllarda hızla başlayan komünist ayaklanmalar ve çatışmalar son Başbuğun canını sıkıyordu. Etrafına topladığı birkaç genci komünizm hakkında bilgilendirmeye başladı. Gençlerin sayısı hızla çoğalıyordu. İleride Sovyet KGB başkanının “Dünya’yı ele geçirecektik ama daha yanı başımızdaki Türkiye’deki gençlik duvarını aşamadık” diyeceği gençliği, Ülkücü Gençliği Başbuğ işte bu buhranlı zamanda ortaya çıkarıyordu. Bu yolda birçok şehit verilecek; birçok işkenceler görülecekti.
Yıllarca süren mücadeleden sonra o gün gelip çatmıştı, 12 Eylül 1980. Tüm parti liderleri teslim olurken Başbuğ saklanıyordu. Alparslan Türkeş (Allah rahmet eylesin) 12 Eylülde teslim olmamıştır. Oğlu Tuğrul Türkeş nedenini “Keşke Olmasaydı” adlı televizyon programında şöyle açıklıyor: “Babamı gelip öldürseler kimseye derdinizi anlatamazsınız. Paşa çıkar ve polisle çatıştı, eli silahlıydı derdi, olmayacak bir şey mi?”
Alparslan Türkeş 12 Eylül’de savcılara bir hukuk dersi verirken tırnaklarını dahi kaybettiği bu davayı Allah katında kazanmışlardı. Tarih 20 Ekim 1991. Genel seçimlerde MÇP'nin RP ve IDP ile yaptığı seçim ittifakı neticesi Yozgat milletvekili seçilir. Başbuğ, son kez TBMM’dedir. Bu dönemde ülkemizi kasıp kavuran bölücü teröre karşı en etkili mücadeleyi O gerçekleştirir. 12 Eylül 1980 hareketinin kapattığı siyasi partilerin isim ve amblemlerini kullanma yasağının kalkması ile 27 Aralık 1992 tarihinde, kapatılan MHP’nin o günkü delegelerinin katıldığı kongrede, MHP’nin isim, amblem kullanma yetkisi tekrar kurucu Alparslan Türkeş’e devredilmiştir. 24 Ocak 1993 tarihinde yapılan kongrede, MÇP yerini MHP’ye bırakmış, Genel Başkanlığa da Alparslan Türkeş seçilmiştir. Alparslan Türkeş 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan genel seçimlerde Adana’dan milletvekilliği adaylığını açıklamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi, 24 Aralık 1995‘de yapılan genel seçimlerde yüzde10‘luk ülke barajına takılarak meclise girememiştir.

Ve sözün bittiği gün koca bir ömür satırlara sığar mı? Alparslan Türkeş 4 Nisan 1997 tarihinde vefat etti, Ankara Beşevler’deki kabrinde metfundur.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sonumsun,bensin,canımdan Ötesin
Dündar Taşer'in Büyük Türkiyesi
Bayındır İl Olmuş Haberimiz Yok!
"Sultan - Üş Şuara" (Şairlerin Sultanı) Necip Fazıl Kısakürek
Benim Sırrım

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Delikanlımısın..? , Kıvırcıkmı..? [Eleştiri]
Ballı,nallı,güllü Şimdide Ak - Kurtlar Türedi [Eleştiri]
Referanduma Dirisi Yetmez,ölüsünüde Kaldırın [Eleştiri]
Gözü ve Kulağı Kirada Olmayan Başım [Eleştiri]
Hayırlı İşlerde Yarışalım,ayrık Otu Olmayalım [Eleştiri]
Yüzünüzün Akıyla Haklandınızmı? [Eleştiri]
Hesabı Olanlara Selam Olsun [Eleştiri]
Aldattınız, Kandırdınız, Parçalıyorsunuz. Sıradaki Ne Hemşerim? [Eleştiri]
Timsah Gözyaşları Meslek Olmuş [Eleştiri]
Sabun Leventeden,para Avantadan [Eleştiri]


Serdar ULUSOY kimdir?

Kolay olmadı bu yaşa gelmek, saniyeler dakikalar boşa geçti ömürden gitti gibi görünsede;bu yaşa gelmenin bedelini alnımdaki kırışıklıklarla ödediğimi düşünüyorum. İnsan olmamızın getirdiği özellikten olsa gerek kimi zaman boşluklara düşüp hatalar yapıldığı gibi benimde hatalarım olmuştur. Bu hatalarımı miras kabul etmediğim gibi savunmadım hatta savunmayıda düşünmedim. Bunları kötü hayat tecrübeleri olarak hayatıma yön vermede yeterince kullandım yada kullanamadım bu ayrı bir mesele lakin yaşamımda kaderimi değiştirmiş bazı hadiseler yüzünden de olumsuzluklara kapılıp hayata küsmedim, depresyona girmedim sürekli yarınların daha güzel olabileceğini hayal ederek daha mutlu daha güzel günleri yaşamanın benim hayatıma nelerin yön vereceğini sürekli düşünerek bu yaşıma geldim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Serdar ULUSOY, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.