Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe |
|
||||||||||
|
Halk derken, emekçiler, emekliler, işçiler, velhasıl “kapitali olmayan" ve emrinde işçi çalıştırmayan kitleyi kastediyorum. Eğer bir toplumda çalışan kitle bir şey kazanamıyor, fakat sadece bin bir güçlükle hayatta kalmayı başarabiliyorsa, öbür taraftan en büyük parsayı “hiç çalışmayanlar”, holdingler, bankalar, bankerler, tefeciler, sigorta şirketleri topluyorsa, burada ters giden bir şeyler var demektir. İşi olduğu sürece özgürce (!) yaşayabilen insanlar, kafa ve kol emeğiyle kapitali çoğalttığı ölçüde veya borsa yükseldiği oranda iş bulabiliyorlarsa bu korkunç bir durumdur. Bu kısır ve iğrenç döngü nasıl kırılacaktır? Tuhaf çelişki şudur: Marx'ın da saptadığı gibi uygarlık ve teknik geliştikçe, halk ve emekçiler yükseleceği yerde bulundukları düzlemden daha aşağı kaymakta, kendi sınıflarının varlık koşullarının daha da altına doğru batmaktadır. Halk giderek yoksullaşmakta, yoksulluk ve işsizlik nüfustan ve kapital birikimininden daha hızla artmaktadır. İşte emeklinin durumu: 25-30 sene çalışıp posaları çıktıktan sonra “hiçbir şey kazanamaz” , "hiçbirşey üretemez" duruma düşüyorlar. Emekliler arasındaki maaş uçurumunun bir az olsun düzeltilmesi için yapılan başvuruyu “İdare Mahkemesi” kabul ediyor. Güzel. Fakat o ne? Anayasa Mahkemesi 30.6.2010 günü yaptığı açıklamayla İdare Mahkemesinin yetkisinin olmadığına karar veriyor! Böyle bir rezalet, böyle bir ucubelik nerede görülmüştür? Başka bir ülke var mı bizim gibi? İdare Mahkemesinin “yetkisi” yoksa o zaman kapatın o mahkemeyi! Deniyor ki güya Anayasa Mahkemesi konuyu “usulden” reddetmiş! Ne demek bu? Halka bunu anlatamazsınız. Ben de anlatamam. Bu kendi kalesine gol atmaktır. Anayasa Mahkemesi böyle karar vermekle halk için olmadığını, halkın çıkarlarına hizmet etmediğini, halkı bir düşman olarak gördüğünü ortaya koymuştur. Bu ne biçim iş böyle? Ben hukukçu değilim. Ama böyle “halka karşı” bir kararın savunulacak bir yanı yoktur. Utanç verici bir durumdur. Şiddetle kınıyorum. Çünkü, halk yasa için değil, yasa halk içindir, halkın mutluluğu içindir. Anayasa Mahkemesinin birinci amacı halka hizmet etmektir. Devlet de, belediyeler de, valiler de, başbakan, bakanlar, statüler halka hizmet için vardır. Halkçılığı “popülizm” ile suçlayanlar, veya, halk lehine yapılan düzenlemeleri “popülist” yaklaşımlar olarak görenler, işte gerçek halk düşmanları onlardır. Halk devlete hizmet ediyorsa bu kölelik düzenidir, demokrasi makesiyle gizlenmiş örtülü faşizmdir. Bu düzen ise sadece halka kötülük eder. Küresel düzenin mimarları tüm ülkelerdeki halk düşmanı gericileri destelemekte, beslemekte, askeri üslerle yarı-sömürge ülkeler oluşturmakta, dünya barışını nükleer savaşla tehdit etmektedirler. Yeni Dünya Düzeni'nin acımasızca baskısına ve saldırısına son vermek Türk halkının ve dünya halklarının ilk görevidir. O halde, demokratik düzen, özgür ticaret, liberal ekonomi halkın çıkarlarını değil, halkı sömürenlerin çıkarlarına hizmet etmekte, yeni sömürü koşullarını, yeni ilik çıkarma yöntemlerini desteklemektedir. Ben böyle özgürlüğü, böyle mezar kazıcı bir demokrasiyi ne yapayım? Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı gözden geçirerek asalakları desteklemekten vazgeçmesini ve halk düşmanı bir konuma düşmekten kurtulmasını diliyorum. * * * * EK NOT: Anayasa Mahkemesi 12 Eylülde referanduma sunulacak Anayasa değişiklik paketinin tümünü iptal etmeliydi. Ancak, ne yazık ki sadece bazı maddeler değiştirilmiştir. Bu bağlamda hukukçuların görüşleri aşağıda verilmektedir: YARSAV (Yargıçlar ve Savcılar Birliği) Başkanı Emine Ülker Tarhan hukukun önüne kaya düştüğünü, hukuk devleti ilkesine çok ağır aykırılıkları Anaysa Mahkemesinin görmediğini, ancak sonuna kadar mücadele edeceklerini belirterek Anayasa Mahkemesinin kararını sert sözlerle eleştirmiştir: “Siyasi iktidarın Anaysa Mahkemesi kararından memnuniyetsizlik duyduğunu sanmıyorum. (...) Hukuk devletinin önüne koskocaman bir kaya düşmüştür. Bu kaya görünmezden gelinerek kenardaki ufak taşlar temizlenmeye çalışılmaktadır. Hukuk devleti ilkesine çok ağır aykırılıkları Anayasa Mahkemesi görmemiştir. Anayasa Mahkemesini bu noktada sonuna kadar eleştiriyoruz ve bu konudaki mücadelemizi sürdüreceğiz.” O halde sade yurttaş olarak soralım: “Hukuk devleti ilkesine çok ağır aykırılıkları” Anayasa Mahkemesi nasıl olur da görmez? Bu sorunun yanıtını Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş veriyor. Anayasa Mahkemesinin değiştirdiği maddelerin referanduma sunulamayacağını belirten Savaş bazı üyelerin “beklentilerinin karşılandığını” belirterek şöyle demiş: “Hukukçu dostum öyle şeyler anlattı ki bu üç kişi ve diğer bazı üyelerin ilişkileri hakkında... Hala dehşet içindeyim... Ancak kanıtlayamayacağım hiçbir şeyi açıklamayı doğru bulmadım şimdiye kadar...” (Kaynak: Sözcü Gazetesi, 13 Tem. 2010, s: 4) Türk halkı dostu ve düşmanını ayırt edemeyecek kadar kör değildir. Son sözü halk söyleyecektir...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |