Tarih, hiçbir zaman orada bulunmamış kişiler tarafından anlatılan hiçbir zaman olmamış olaylarla dolu bir yalan. -Santayana |
|
||||||||||
|
Bu kişilerin, iman edenlerin imanlarını artıran yaratılış delilleri karşısındaki alaycı tavırları Kur’an’da, “Hayır, sen (bu muhteşem yaratışa ve onların inkarına) şaşırdın kaldın; onlar ise alay edip duruyorlar. Kendilerine öğüt verildiğinde, öğüt almıyorlar. Bir ayet (mucize) gördüklerinde de, alay konusu edinip eğleniyorlar.” (Saffat Suresi, 12-14) ayetiyle ifade edilir. Bu çok açık kanıtlar bu kimselerin iman etmelerine yeterli olmaz, gözlerinin önüne serilmiş sayısız mucizevi gerçek karşısında alaycı bir tutum sergilerler. Ne büyük akılsızlıktır ki; Allah’ı ve Kuran’ı inkar etmenin kendilerine üstünlük kazandıracağını, etraflarındaki insanların gözünde büyüyeceklerini düşünürler. Oysa kendileri de çevrelerindeki insanlar da Allah’a muhtaç, ahirette sorgulanacak aciz varlıklardır. İnsanların değer yargıları bu nedenle önemli değildir. Çünkü sahip oldukları özellikler kibirlenecek ve büyüklenecek şeyler değildir. Tümü Rahman ve Rahim olan Allah’ın onlara verdiği nimetlerdir. Ancak bu kişiler şükretmek yerine, sahip oldukları sayısız nimete nankörlük eder, hafife alırlar: Onlar, dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı. Onlar, bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve Bizim ayetlerimizi ’yok sayarak tanımadıkları’ gibi, Biz de bugün onları unutacağız. (Araf Suresi, 51) Allah’ın gücünden ve yaşama amacından habersiz bu kişiye ibadetlere ilişkin hatırlatma yapıldığında, “Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu) edinirler. Bu, gerçekten onların akıl erdirmeyen bir topluluk olmalarındandır.” (Maide Suresi, 58) ayetiyle bildirildiği gibi hemen alaycılığa başlar. Konuşması, yüz ifadesi, tavırları ve söylediği sözler, alaycı gülümsemesiyle birleşir ve kişi çirkinleşir. Din konusunda alaycı esprilerle eğlenen kişi, o anda eşsiz bir güç tarafından kuşatılmış olduğunu, Allah’ın dilediği anda canını alabileceğini düşünemez. Anlattıklarıyla ve yaptıkları düzeysiz esprilerle çirkinleşen bu kimselerin arasında dindar olduğunu iddia edenler de vardır. Vicdanlarının sesine kulak vermeyen bu kişiler, Allah’ın ayetlerini -haşa- alay konusu edinerek insanları kendilerince eğlendirirler, hatta kendileri de eğlenirler. Dini eğlence konusu edinerek çirkinleşen kişi, Rabb’i huzurunda sorgulanırken, cehennemin kenarında onun uğultusunu işitirken bu esprileri yapabilecek midir?.. Samimi inanan insan asla bu tarz espriler yapmaz, bu esprilere gülmez, çok rahatsız olur, kutsallarını koruma duygusu kabarır. Müminler dine saygıyla yaklaşan, Allah aşkını içinde taşıdığı belli olan insanların sözleri karşısında coşku duyar ve haz alırlar. Yaşamın en ciddi konusu olan imanında samimi müminler, inkârcıların Kuran’da haber verilen bu davranışlarına tanık olduklarında daha da coşkuyla Rabb’lerinin hoşnutluğunu arar, ibadetlerine daha büyük coşkuyla devam ederler. “…Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O’dur; beşin altıncısı da mutlaka O’dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Allah, herşeyi bilendir. (Mücadele Suresi, 7) ayetiyle bildirilen gerçeği kavramış kişinin, Allah’ın kendisiyle birlikte olduğunu bildiği halde O’nun dinini hafife alacak espriler yapması mümkün müdür? Allah’ın her an kendisiyle birlikte olduğunu, O’nun tarafından kuşatıldığını unutan ve Allah’ın dinini hafife alan kişiyi, merhamet ederek Kur’an’la uyarmak… Yapılması gereken en güzel davranış bu olacaktır. Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kur’an’la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Allah’tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azap vardır. (En’am Suresi, 70)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |