"Bilmezlik ile ne hoştum; hayalimde ne güzellik, ne de aşk vardı." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Soluğum kesiliyor, bir bebeğin benden korkmasından utanıyorum, demek ki o saf o temiz o süt kokan bebek bile korkuyorsa benden ben korkulacak biriyim. Bilmiyorum yaşamayı yada yaşamın içinde çabuk tüketiyorum elimdekileri. Karşımdakiler bir ömür duymaktan bıkmayacakları sözcüklerden bıkıyorlar ve hayalleri yıkıyorlar. Sert rüzgarlara göğüs gerebilecek güçlü kanatlı ve sert bakışlı bir kartaldan ziyade, soğuktan titreyen bir serçe misali kaçacak, sığınacak bir yer arıyorum kendime. Acizleşiyorum belki de. Susuyorum işte susuyorum, yıldırımlar düşüyor gök yüzünden yüreğime, yanıyor yüreğim derin derin acıyor ve ben bana dönüyorum. Kimsesizleşiyorum, dar geliyor yaşadığım dünya ve bu dünya içindeki bu yaşantıyı anlamıyorum. Tutunamıyorum işte bu zamanlar hayata ve kör karanlık bir kuyuya düşüyorum, dipsiz bir kuyu sonu gelmiyor boşluğun, bir anda bitsin diyorum çarpayım bir zemine parçalansın diyorum bedenim ve her parçası oradan oyana savrulsun ve bir işe yaramayan bu et yığını kurtlara kuşlara yem olsun. Yem bile olmaz benden diyorum bir bebeğin koktuğu bu bedeni hayvanlar bile tüketmek istemez. Daralıyor dünya nefes alamıyorum. Neyim ben diyorum? Neyim ve kendimi nereye koyuyorum bu dünyada? Neden yaşıyorum? Neden var olmak için mücadele ediyorum? Neden yarınlarda hep güzeli düşleyip daha yarın olmadan karanlıklara gömülüyorum? Neden alışıyor insanlar bana? Ben neden bu denli lanet olası bir lağım faresiyim? Ve neden girdiğim hayatları zehirleyip yok ediyorum. İnsanlar bir yerlerde hayatlarına devam ederken ben neden kendi kör karanlığımdan kurtulamıyorum? Dün normal olan şeyler bugün neden anormal oluyor? Neden gülmeyi haram kılmış tanrı bana? Neden mutluluk ulaşılmaz bende? Neden tanrı zulmünü yaşatıyor bana? Kısır bir döngü içinde yaradanla yapılan kavgalarım artıyor bitmek tükenmek bilmeden. Türkülere sığınıyorum artık onlar bile kucak açmıyorlar bana. Aynaya bakıyorum bir bebeğin korktuğu bir bebeği Altan bu lanet olası yüz. Kendimden nefret ediyorum ve tutunamıyor göz kapaklarına gözyaşları daha fazla. Süzülüyor yanaklarımdan sakince. Kirlenmiş bedenimi yıkamaya yetmiyor akıttığım göz yaşları ve gök yüzüne bakıyorum gri bulutlardan dökülen damlalarda arınsın bedenim diye ve yarının mabedinde bir acı batıyor yüreğime yağmurlarda dolaşırken yaşanılacaklar düşüyor yüreğime. Yağmura da düşman oluyorum ve yağmurda düşman oluyor bana. Basit, çaresiz, nedenler içinde kaybolmuş, üretemeyen ve ürettiğini çabuk tüketen bir yaratıktan başka bir şey değilim. Bir duvar yazısı geliyor aklıma " doğumum anama hamallıktı, yaşamım bana; Ölümüm bile hamallık cenaze alayına…" kahroluyorum içten içe, insan oluşumdan utanıyorum ve hayvanlaşamamanın ezikliğini yaşıyorum. Bir yılandan, bir köpekten, bir akrepten korkmayan bir bebeğin benden korkması belki beni yıldıran yada gelecekteki umutlarımla süslü mabedime o mabedin sahibinin girip kırması yaşanılmayı bekleyen inançları. Yada ne bileyim ikisinin de üst üste gelmesi belki de. Ama yaşanılan gerçekler arasında bu yaşanılanlar ve her iki yaşanılan gerçekler gösteriyor ki ne sevilmeye nede değer verilmeye layık biriyim ben. Yaşamayı ve yaşatmayı bilmeyen elinde ne varsa tüketen ve tükettikçe çevresindekileri zehirleyen konuştukça yaralar açan lanet olası biri işte. Yalnızlık çekiyor beni, suskunlukta mezesi. Yüreğimi dolduran 6 kelimenin yaratıcısı da benim celladına ve artık en güzel 6 kelime acıtıyor yüreğimi. O altı kelimenin dışına çıkamamak ve konuşacak başka bişi bulamamak ve bu 6 kelime bir ömür duyulmaktan bıkılmayacak olan 6 kelime ve bu 6 kelime bazen tahammül edilmeyecek kadar zor 6 kelime ve bu altı kelime bir insanı susturmaya yetecek 6 kelime. Ve nedenler ve niçinler gelecekte kurulan küçük hayallere bile sıçrayıp yaşanmamış bir akşamı bile yaşanılmaz kılabilecek zehirli sözcükler.ve hepsinin sahibi lanet olası ben. Masum saf temiz bir bebeği korkutan bir hayatı zehirleyen bir insanı susturan ben. Ne bebekler koksun benden, ne hayatlar zehirlensin nede bir insan sussun benim yüzümden. Ne neden var hayatımda ne niçin nede o 6 kelime. Hayat sizlerin olsun ha bir eksik ha bir fazla zaten ha var ha yok ne kadar belli ki yaşadığı bu dünyada. www.hamzaekiz.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © HAMZA EKİZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |