..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyada insandan çok aptal var. -Heinrich Heine
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler > HAMZA EKİZ




31 Ocak 2011
Sen Kazandın Hayat  
HAMZA EKİZ
yine kazanan bu sistem oldu bakışlarımın gölgesinde...


:AADI:
Ve sen galip geldin hayat… ve sen kazandın bir defa daha ve sen yendin beni yıkılmaz diye inşa tetiğim kalelerimi yıkıp, en güzel yarınlara dair inşa ettiğim en güzel mabedime girdi karanlık orduların. Yakıp yıktılar bana özgü olan ne varsa ve benim olan ne varsa. Şimdi karanlık esir aldı beni ve yoldaşım yalnızlık. Ve o lanet olası diye nitelendirdiğiniz çenemden geriye derin suskunluk kaldı artık. Benden geriye de yüz yıllık bir fosil. Öyle göründüğüm kadar güçlü öyle bakışlarım kadar sert değilmişim ben oysa. Alabildiğine cılız ve alabildiğine güçsüzmüşüm. Yaşanılanları sorgular insan hayatında acımasızca ama ben en büyük acımasızlığı kendime yapıp hep kendimi sorguladım olaylar karşısında. Çevremde kim varsa hepsini aklayarak yağlı ilmeği hep boğazıma taktım hep birinci dereceden failiydim olayların ve hep idama mahkûm ettim kendimi. Şimdi ise kendime uzaktan bakıp yağlı ilmekte nasıl sallandığımı izliyorum.
Oysa ne umutlarla başlıyordum her yeni güne. Yüreğimde ki ateş bedenimi sararken an be an attığım her adımda, aldığım her nefeste yarınlar için yaşıyordum. O ölesiye inandığım umut dolu yarınlar. Ve şimdi yağlı ilmeği boğazıma geçiriyorum ve yine o el tabureyi çekiyor ayaklarımın altından. Ve ipin ucunda sallanan bedenimden geriye ne umut kalıyor ve yarın. Ve içime çektiğim derin nefes yüreğimde kasırgaya dönüşüp yıkıyor inanca dair ne varsa. Ve karanlığa teslim oluyor yüreğim. Sabah güneşleri ısıtmıyor artık içimi. Bir kaldırımda it gibi titrek kalıyor bedenim. Sonra martılara paylaşıyorum içimdeki derin sızıyı, ve deniz sessizce beni dinlerken martıların derin çığlıkları ile ağlıyorum. Çevremden gelip geçenlere aldırmadan yanan sigaramın, elimdeki biramın eşliğinde titreye titreye ağlıyorum. Gözyaşlarım denize karışıyor. Ve yüreğimdeki acı martıların çığlıklarıyla daha da acıtıyor bedenimi. Nefes alamıyorum, gözlerim kararıyor nefessizlikten elimi kaldırıyorum çaresizce ve yine o adını bilmediğim sessiz karanlık. Duymuyorum çevremdeki hayatın akışını ve bana bana doğru gelen ayakları görüyorum o sessizlikte.

Gözlerimi açınca insanların bana acıyarak bakışları acıtıyor bedenimi, toparlanmak istiyorum ama olmuyor oynamıyor vücudum. Gözlerime bakıp sordukları soruları çözmeye çalışırken beynimde martıların çığlıklarını duyuyorum. Ve yavaş yavaş doğruluyorum sessizce. Konuşmak istiyor ama konuşamıyorum. Ve tekrar masama dönmek istiyorum. Şaşkın bakışlarla çevremi saran insanlara aldırmadan tekrar içimi dökmeye gidiyorum denize ve martıların çığlıklarını dinlemeye. Ve bir bira daha geliyor arkamdan ve bir sigara daha. Garson çocuk şaşkın gözlerle bana bakıyor. Ben aldırmıyorum. Ne anlamı kaldı ki var olmanın diyorum kendime. Ne anlamı var ki? Ve düşünüyorum derin maviliğin eşliğinde suskunluklarda boğularak.
Bilinmezliğe giden bir yolun yolcusu değimliyiz? Öfkelerimizin tutsağı olmuyor muyuz kimi zaman, kimi zaman bencillik girdabında savrulmuyor mu bedenimiz? Oysa biz olmak için çıktımız bir yolda neden ben sen kaygısı yaşar benliklerimiz? Oysa o biz dediğimiz yolda konuşarak anlatarak ve anlayarak sevdayı yaşamak değimlidir asıl olan? Ne güzel söylemiş Can baba” Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.” Demek ki aşkta korku varsa, hala insan kendini saklıyordur ve kurtulamamıştır tüm derilerden. Ve kısa soluklu bir yolculuk başlıyor yine bedenimden, düne dünden önceye. Yüreğimdeki yıkıntıların güzel bir mabede dönüştüğü günler aklıma geliyor. Yüreğime değen bir elin sanki bir masal perisi gibi o yıkıntıları nasılda rengârenk bir çiçek bahçesine dönüştürdüğünü düşlüyorum. Şimdi ise geride kalan bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak bir mezarlık misali yüreğim. Nasıl mezarlığın üzerine ihtişamlı parklar kursanız da biraz eşinince geçmişten kalan kemik yığınlarıyla karşılaşırsanız işte yüreğimin son aldığı halde tıpkı bir mezarlık gibi soğuk ve ürkütücü. Karanlığın ordularıyla yapılan savaşta umut ve inanç askerlerinin görkemli bedenleri yatıyor o mezarlıkta. Kaybedilen bir savaşın ardından kan gölüne dönmüş arenadaki o kan göz pınarlarımdan akarak yanaklarımdan süzülüyor yavaşça. Ve yine can bana düşüyor aklıma” Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.” Ağır yaralanmakla kalmadı sevda, en görkemli savaşta can verdi. Yüzünde geçmişe dönük bir suskunluk ve gözlerinde geleceğe dair inancı taşıyarak. Ve gri bir renk aldı mas mavi gökyüzü. Havaya bulaşmış ölüm kokusunu temizlemek için ve toprağa ağır gelen bu kırmızı yükü arındırmak için. Keskin bir şimşek çaktı önce ve bulutlar olanca hiddetleriyle başladılar yeryüzünü arındırmaya. Ve toprak kendini buldu havaya dolan ölüm kokusu uçtu gitti. Ve meydan savaşından arda kalan sadece ölü düşler ve ölü bedenlerdi. Ve yıkılan umutların, kaybedilen inançlarn altında kalarak yok oldu ölü bedenler. Karanlığının ordularının kirli çizmeleri değmemeliydi onların çıkarsız bedenlerine. Ve ne kadar kaybedilse de bu arenada bu görkemli savaş, gözlerindeki umut ışığı aydınlattı yarınları. Yalnız kalmıştı yürek ama tutsak olmamıştı ve teslim olmamıştı karanlığın ordularına. Bir martı çığlığıyla, ciğerleri yakan bir nefes sigaranın ölümcül dumanı ve tanrının en yasaklı ve günah kokan ırmağından gelen bir arpa suyunun varlığında son damlada düştü denize. Adımlar yavaş yavaş ayırırken bu arenadan bedeni sıska bir serçenin tireliğinde üşüyordu beden ve yanaklarım kurumamıştı tanıklık ettiğim zamanı özlerken…


www.hamzaekiz.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İlişkiler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Gülüp Geçin……
Biz Kimiz*
Ama Ben Seni Çok Sevdim…….
Yorulur Mu Bir İnsan?
Nasıl Bir Sevdaya Sevdalıyız Biz?
Çocukça Bir Tebessüm…
Boş Versene Hayat!..
Bazen Susarsın
Köşe Başındayım….
Korkmayın Benden!..

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Değişim
Sen Sevmek Nedir Bilirmisin?
Şuursuz Bir Yazı…
Unutmadımaklımda!..
Tatlı Bir Hayaldir Benim Köyüm……
Sevda
Bir Dosta İnceden Sitem…...
Yazar Olmada
İnadına Yaşa Bebek…
Uçurtmayı Vurdular

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yürek Sızısı [Öykü]
Gökyüzü [Öykü]
Kalemle Aydınlanan Düşler [Öykü]
Hişt Oradakiler…. [Eleştiri]
Gündem [Eleştiri]
Asosyal Bir Paylaşım [Eleştiri]
ve Zaman Durdu…. Konuştu Yürek Pervasızca…… [Eleştiri]
Yeni Türkiye!.. [Eleştiri]
Yoruldum [Eleştiri]
Olacak Tabi O Kadar [Eleştiri]


HAMZA EKİZ kimdir?

İNSAN OLMAYA ÇALIŞAN BİRİ İŞTE.

Etkilendiği Yazarlar:
CAN YÜCEL


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © HAMZA EKİZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.