Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein |
|
||||||||||
|
Sizleri duyar gibiyim. Yine üzerinize toz kondurmadan hepsine en güzel cevapları yakıştırmış ve sanki sizinle hayatını birleştiren insanın yada dostlarınızın yada arkadaşlarınızın ne kadar şanslı olduğunu düşünmemiz için süslü cümlelerle cevaplar veriyorsunuz. Acaba gerçekten kendinizi mi kandırıyorsunuz yoksa gerçekten öyle misiniz? Hadi gerçek cevapları söyleyin kendinize bari bu yazıyı okurken kendinize yalan söylemeyin ben yazarken en yalın en bana yakın yanıtları verdim kendime. Ve bir nebzede olsun anladım çevremdekileri. Hadi deneyin… Sizde bir kere yalan söylemeyin kendinize. Evet ağır oldu dimi? Haklısınız ama kusura da bakmayın yarası olan gocunurmuş. Kimse Hint kumaşı değil hepimiz etten kemikteniz ve insanız hatalar, ayıplar yanlışlar ve doğrular insanlar için. Yaşamak, hayata dahil olmak ve bu hayatın içinde bu karanlık sistemin içinde doğru kalmak bizim elimizde. İnsanlar kendilerine göre doğrularıyla yaşarlar, yanlış yaşamazlar yada yanlış yaptıklarını kabul etmezler hiç. Doğrudurlar olabildiğine ve doğrudurlar hayatlarının her anlamında. Yada kendilerini kaf dağında görürler, sanki yüce bir aziz yada azize gibi. Hiç bulaşmamıştır dünyanın kiri sorarsanız onlara yada hiç yanlış yapmamışlardır hayatlarında yaşadıkları her şeyin muhakkak kendilerine göre onları aklayacak masum bir yanı vardır yada yaşadıkları çirkefliğin içinde kendilerine göre onurlu bir yan bulmuşlardır. Oysa bilmezler mi ki bataklığın ortasında ne gül bahçesi olur nede çocuk parkı. O güzelliği ve saflığı kabul etmez balçık. Ama işte doğrular ve yanlışlar. Adı üstünde hayat. Bana en acı gelenide, kendi, yaşantılarına bakmadan başkalarının yaşantıları hakkında yorum yapan küçük beyinler. Yaşadıkları dünü unutup bugün aslan kesilenler. Daha dün yaşadıkları çirkefliği maddi çıkarları uğruna sattıkları ruhlarını ve bedenlerini bugün riyasızca sevdanın kefesine koyup tartmak isteyenler. Her gün, farklı ten kokuları bulaşan bedenlerini, gözlerine değen gözleri unutup başkalarının hayatları hakkında yorum yapmaya kalkışan bir sevdayı bile giydirmekten aciz sadece çıplaklık ve sapkınlık sevdalısı beyinler. İnsanı insan diye değerlendirmeyen bacak aralarından yayılan günah kokusuyla ve beyinlerine yapışmış çirkeflikle bir ucubeden farksız insan taklidi yapmaya çalışan birde utanmadan tertemiz sevdalara dil uzatmaya çalışan kirli bedenler. Evet biraz ileriye gittim, yada geride bile kaldım aslında. Evet sorabilirsiniz bana sen ne haltsın diye? Önce kendini anlat diyebilirsiniz suratlarınız asılarak. Ben hiçbir zaman kendimi temiz görmedim. Ben lanet olası bir lağım faresiyim girdiğim dünyalara veba mikrobunu bulaştıran ve o dünyaları ölümle buluşturan. Söyleyebileceğim tek kelime bu zaten. Gerini dostlar söylesin, yada arkadaşlar yada o şu bu yada öbürü. Kimi lanet desin kimi asabi, kimi Allahın belası biri desin kimi ise alkoliğin teki. Amenna. Kim ne derse desin amenna ben oyum. Farklı bir kalıba girmeye farklı bir giysi giymeye gerek yok nasıl görüyorlarsa bu bedeni ve o beden içine hapis olan enerjiyi ben sadece o kadarım. Ne bir gram eksik nede bir gram fazla. Öfkem kendime, kendimden öte kendini bilmezlere. Öyle uzaklara değil kendinize bakın yeter artık. Önce ne olur kendinize sonra bir başkasına. Kendi zincirlerimde tutsakken kimsenin azatçısı olacak değilim. Ama bir türkünün nakaratlarındaki yaşama olan özlemim var benim. " kırmızı rujlu sokakların ve aşşalık pazarlıkların yolu uğramayacak bana." Birde üçkağıtçının pezevengin teslimiyetin ve milletin yolu uğramayacak bana" işte anlayana sözüm. Biz giyinik sevmesini bildik yari, biz insanı insan görmesini öğrendik. Bizim için yoktu kadın erkek biz kadınımıza kadın erimize erkek dedik. Gözlerimiz bir göze sevdalıyken bakamadık bir başka gözün rengine, bir teni koklarken başka bir tenin kokusunu merak etmedik. ne gözümüzle aldattık nede gönlümüzle biz sadece sevdayı yaşamaya çalıştık. İnsanca ve onurluca bir sevdayı yaşamayı sadece. Dolanmadı dilimize yalan geçmedi boğazımızdan haram ve küsmek nedir bilmedik, kırgınlık nedir bilmedik değer verdiklerimize. Yüreklerdeki yüke ortak olmaya çalıştık, başkasının derdinde kendi derdimizi unuttuk biz gülerken akan bir göz yaşı gördüğümüzde ağlamaya başladık ağlarken güldük derinden kahkahalara boğularak yâda gülmeye çalıştık. Sevdik sevdalara sevdalandık, umutlara sığındık ve inançlarla aydınlandı ömrümüz. Evet biz insan olmaya çalıştık, biz insan bile olamadık sizin dünyanızda.. sevdamıza bile değer verilmedi sevdamıza bile inanç yüklenmedi. Biz sevmesini bile beceremedik sizin olan bu dünyada. Her şey sizin olsun sorularınız sorgularınız. Her şey ama her şey umutşları da inançları da siz yaşayın kendi kurduğunuz temiz dünyanızda. Biz sizler için paçasında çamur lekesi olan sevdayı yaşamayı hayatı bilmeyenlerdeniz. Ne sorun kendinize nede cevap verin. Hepsi sizde kalsın hepsi sizin olsun sadece bizi yargılamayın yeter. www.hamzaekiz.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © HAMZA EKİZ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |