Al beni götür buralardan anne. Burada güneş bile soğuk. Dokun cümle ırmaklarıma. Avuçlarına dolsun kelimelerim. Belki anlarsın beni o zaman anne. İç yüreğimdeki korkuları. Bir su gibi akar hayatım. Suyum kendi içine akar anne. Akıt içine duygularımı. Belki yüreğine bir su gibi düşerim. Acılarımı hissedersin anne. Benim hiç dostum yok anne. Zamansız açan bir çiçek gibiyim. Yapraklarım buz solur anne. Bu yüzden sıcacık gülümseme çok görülür bana. Sözden öteye geçmez, sevilmelerim. Ve cümle yalanlar dolar kulaklarıma. İşitmekten korkarsın insan seslerini. Bir gürültü kopar her gün kulaklarımda. Hep de sözlerim kesilir dudaklarımda. Dudaklarımda bu yüzden bitmeyen cümleler var. Tadı yok konuşmaların. Konuştukça insan dolu gemiler batar denizlerimde. Buna rağmen sadece benim cesedim vurur kıyılarıma. Kıyalarda yaşayanlar, rakı içer. Sarhoş naralarından dolayı feryatlarımı kimse işitmez. Ezanlar da okunur semtimde. Oturduğum semt bir taburedir anla anne. Bir çay ocağına benzer şehrim. Bir küp şeker gibi katılır hayatıma insanlar. Herkes dört köşe iken yanımda, ben masaya dökülen ve masa ucundan başka hayatlara akmak isteyen çay gibiyim. Bu yüzden beni buralardan götür anne. Bir tabuta koy beni anne. Canlı canlı göm beni başka semtin canlılığına. Belki o zaman yaşam kalitesi olur kefenim. Üzerime atılan yağlı paçavralardan kurtulurum. Yaşadığım semtin mağazalarında, aradığımı bulamam. Aramak kırk yaşındaki bir adama yakışmaz. Hala bana hayat çocuk muamelesi yapar. İsterim ki beni pazarlayan bütün işportacılardan, kendimi çalayım. Suçum kendimi çalmaksa başka insanların standlarından cezamı çekeyim. Bu kadar ucuz muyum ki, kendimi kurtarmaya çalıştığımda semtimin insan pazarından, hırsız damgası yiyeyim. Al beni sen kurtar anne. Beni bana mahkum etmişler. Yüzümü tırmalayanlar, yüreğimi dikmişler. Bu yüzden acım çok büyük. İnsanlar, iyilik etme niyetiyle duygularımı ipe germişler. Anne senden de bana fayda yok. Bir ben miyim yüzü koyun yatarken, sırtında kurtlar dans eden. Neden yüreğim kurtlanırken, dudaklarım kan kusarken, elmayı, armudu, eriği hayat bana sevdirir. Ölüm dudaklardan başlar anne. İstemem erik ya da erikler gibi tekil ve çoğul isimleri. Bana sonsuzluğu bul getir anne. Hiçbir yerde bulamam sonsuz mutluluğu. Kırk yaşından sonra bir avizeme bakıp, bir arabamın farlarına bakıp kendi kendime ne adammışım ben deyip sahip olduklarımın beni kandırmasına izin veremem. Bana sonsuzluğu satın al anne. Bana Ahmet ile armut arasındaki farkı söyle anne. İkisi de dibine düşer. Artık bu yaştan sonra armudun sapını, Ahmet'in çöpünü çekemem. Bana mum alma anne. Mum çok gölge yapar anne. Kimsenin gölgesinde yaşayamam. Bana sonsuz ışık dolu bir mutluluk ver anne.