Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein |
|
||||||||||
|
özlem ya şimdi özlemlerin gerçekleşir her şey çorap söküğü gibi gelirse ard arda ve birden bilinmezdeki sevgili çıkarsa karşına her şey dilediğinden de güzel için rahat mutlu çocuk söyle bana bu öykü nereye varacak aşılmaz dağ ulaşılmaz sevgili kalmadığı zaman söyle bana bu öykü nereye varacak ya şimdi beklediğin kız girerse içeri hayalindeki gibi gülümser ve kollarını sarmak için boynunu koşarsa sana dayanabilir misin bunca güzelliğe Ilıca 1 Haziran 1990 altı otuz soğuğu nerden bilebilirsin altı otuz soğuğunu Ankara’nın ve bir kahve köşesini Oto-gar’da ben nerden bilirim sabahın altı otuzunda sevdiğim ne durumdadır nerdedir ve ne yapar nerden bilirim düşüncesinde ne var Ankara’da bir kış günü 13 Ocak 1990 bir şeyler duyuyorum geçmiş günlerden ve bir şeyler gelecekten şimdiki zamandan falan filan Ankara 13 Ocak 1990 bilmem anımsar mısın bilmem anımsar mısın bir gün yemek salonunda karşı karşıya gelmiştik masada ve ben zangır zangır titremiştim yıllar sonra yine bir yemekte ben yine titredim bu defa galiba soğuktan 3 Haziran 1990 sabahın yedi otuzu Burası İnciraltı otobüs durağı sabahın yedi otuzu Buca otobüsünde bir güzel gözlerimi çekip alıyor yerinden Buca otobüsünde yıllar öncesini yıllar sonrasını ve yaşadığım zamanı bir anda bir gülümseyişte yaşıyorum İnciraltı otobüs durağında Konak otobüsünü bekliyorum güne güzel başlamak ne güzel 11 Mart 1986 üç dört beş 1 Ocak 1986 Çarşamba Perşembe 2 ocak ardından Cuma cumartesi Pazar üç dört beş gün gün yaşanmış bir ocak ardından şubat ve yaşanmayı bekleyen mart işte... o günleri ben yaşadım nefes aldım yemek yedim canım sıkıldı bazen hayaller kurdum ümitlerle geçti o anlar ben o zamanı yaşadım o zamanda sevdim ümit edip bekledim ve o zaman.... geçmiş zaman oldu Şubat 1986 yol üstü kapının arkasından bakarken gülümsüyordu her zamanki gibi mahçup ve sevimli Çarşamba Mayıs 1997 sebzeler söylesene ahmet kime ne satıyorsun domatese tutuldun da değeri mi arttı sebzelerin 1987 Not: Domates bir sebze değil meyvedir. (!4 Haziran 2006) kıtalar arası aşk sen Avrupa yakasındasın ben Asya banttan yayında el salladım bir TV kanalında sen de gülümsedin beni seviyorsun anladım ben de seni 2 Aralık 2003 sana özdeş sevgili duyguları eti kemiği sinirleri ve % 70 su olan sana özdeş bir sevgili erkekler ağlar mı erkekler ağlamaz diye biri atmış ortaya dil din renk ve cinsiyet ayrımı yapmak kimin haddine 13 Şubat 2005 emrin olur beni sevdiğini söyle sonrası emrin olur Şubat 2005 hain kız anlatsam anlatamam sözcüklerle olmaz ki bu iş yaşamak ve hissetmek gerek hain kız işte Şubat 2005 kendi masalının prensi prens rüyalarının gerçeği prenses ile buluştuğunda masal sona ermişti ne geçen bölümleri ona anlattı ne de kendisine masal değil mi bu siz de dinlemediniz yaşananları prenses de gelecek bölümleri ise kimse bilmiyor 23-24 Ocak 2005 yetti de arttı bile kalabalıklar içinde yalnız sevdiğimi ararken gözlerimi kapatanın sen olduğunu düşünmek yetti de arttı bile 18.11.2003/Bayındır oyun bitti mi belki de şu an yaşam yeniden başlıyor Eylül 2004 mutluluk bu İstanbul’daki ilkokul öğretmenime ve Arguvan Noteri’ne şiir kitabımı gönderdim işte mutluluk bu 26 Ekim 2004 Güneş’in oğlu sorarlarsa güneşin oğlunu beni göster ve kardeşin olduğumu söyle 13 Kasım 2004 bir tilki klasiği tilki kümese daldı sessizce tüm tavuk ailesine horozlar tavuklar ve civcivlere size özgürlük demokrasi ve mutlu günler getireceğiz diye haykırdı merak ve korku çığlıklarının ardından sevinen ve üzülenler için sonuç değişmedi tavuk ve tilki masallarını bilirsiniz biri mutlu olur diğeri ne olduğunu dahi anlamaz 15 Aralık 2004 sevdiğimle çay içtim sevdiğimle çay içtim bugün bir başıma kimsecikler yoktu masamızda o ve benden başka geçmiş günlerden konuştuk biraz da gelecekten karamsar olduğumu söyledim hem de çok ama iyimser gözüktüğümü rol yaptığımı söyledim gülümsedi zaten yaşam bir sahne değil mi hepimiz rol yapmıyor muyuz... dedi sevindim bana destek oldu diye çaylar bittiğinde gülümsedim kendi kendime gerçekten iki bardak çay vardı ve iki sevdalı ama madde olarak yalnızca ben vardım sevdiğim ise hayal gülümsedim gerçeğe yalnızlığıma gülümsedim yalnızca gülümsedim 1988 ? Menemen Kuşu çantasını kaptığı gibi uçarak gitti Menemen’e ilahi kuş 31 Aralık 2004 Fadime’nin Ali’si Ali gitti diye küsmedi inadına yaşadı ve inadına sevdi 31 Aralık 2004 seçimi size kalmış at ölür meydan kalır yiğit ölür şan kalır at ile yiğitlik arasındaki seçim size kalmış 12 Ocak 2005 Atatürk’ü Anmak elinde öğretmeninin verdiği kitap ile koşturan çocuk bir odalı sarayına giderken çok mutluydu Kasım 2003 anlaşılmaz bir şey önce ben sevdim onu sonra o beni birbirimizi sevdik anlayamadan sevdik de söyleyemedik kendi kendine aşk olur mu olur olmasına da bizimkine benzer o burnu büyük ulaşılmaz sevgili ben burnu büyük anlaşılmaz bir şey işte bu bizim aşkımız 17 Şubat 2005 neden neden duygularımı anlatırken süsleyemiyorum neden okula giderken saçımı taramayı unutuyorum neden ucuz gömlek ve pantolon giyiyorum anlayamıyorum neden sanki hep bana yüz vermeyenleri seviyorum bir şey daha var anlayamadığım neden kendime soruyorum bu soruları gerçek olmamış hayal sözgelimi şu anda düşün ki ders çalışmıyorsun bu masanın üzerinde değil kolların sen yoksun okuma salonunda ve burnunu tırmalamıyor kuru hava gözlerini bir türlü alamadığın karşı masadaki güzel kız aklını çelmiyor işte sen şu anda seç gönlüne göre bir yer uç git istediğin bahar serinliğini yaz akşamını gül bahçelerini yaşa ve sanma ki hayal olmuş gerçek ile gerçek olmamış hayal pek farklıdır Fakülte 2. sınıf belki yarın belki yarın gün bir başka doğacak bir başka uçacak kelebekler ve rüzgar bir başka sallayacak yaprakları kim bilir belki ben de bambaşka olacağım 28 Mart 1986 kimlik doğanın bir parçası olan canlılar kümesinin hayvanlar alt kümesinin kendini akıllı olmakla avutan omurgalısı genetik çözümlemesi bir canlı ve bir insan kültürel kimliği genlerinden anlaşılmaz her yerde yaşayabileceği gibi dili dini uyruğu belirsiz bir şey 17 Şubat 2005 Bir varmış bir yokmuş ey sayın öğrenci paldır küldür dönen zaman çarkında başlangıcı ve sonu belirsiz yolda sele karışmış dallar gibi gidiyorsun bu dönen zaman ne sen öğrencisin diye ne yaşın yirmiüç ne de beklentilerin için sınırsız enginlerde balıkçı bilinmez yaylalarda çoban ya da zaman karanlığında kaybolan bir nokta olsan yine aynı şartlarda dönecek dünya bir karış uzamayacak zaman ya da şu veya bu yer falan yada filan asır zaman çarkına engel olmayacak ve sen ey sayın öğrenci sonsuza kadar değil bu bekleyiş her doğan günün bir akşamı her açan yaprağın bir hazanı vardır ümitler ya da ümitsizlikler şartlara küsmek bazan sinirlenmek ya da coşkusunu yaşamak saf hayallerini gerçekçi düşler görmek sevda üstüne türkü söyleyip avunmak hepsi bir varmış bir yokmuş ne farkın var ki masal kahramanından ya iyilik perileri yardım eder ya aklın ya da gücün-kuvvetin ya da babandan miras kalan sihirli halı masal değil mi bu sevdiği kızı alır kahraman ve kucaklaşmaya fırsat bulmadan kaybolur gider düşüncelerde öyküler hep böyle başlar bir varmış bir yokmuş ve ey sayın öğrenci yaşamak mutlu ya da mutsuz olmak yaşamı anlamak ya da kararsız kalmak yani bocalamak gerekli mi yaşıyorsun varsay ki yaşamıyorsun ümitlerin var varsay ki yok güzel bir kız takılıyor aklına varsay ki takılmıyor ey sayın öğrenci ne fark eder bir varmış bir yokmuş 17 Mart 1986 geçmiş zaman Sona ermiş bir yaşamın geçmiş zamanında dipdiri ayaktayım bir Pazar günü İzmir’de bit pazarını dolanıyorum halk oylaması var bugün, oyumuzu kullandık bu arada sınıfta kaldığımı öğrendim iki dersten iyi ki üç yada beş değil dedim kendi kendime iyimser gözlüklerimi bir yana bırakınca görüyorum ki zamanımı çalıyor hırsızlar hem de göz göre göre zavallı avukat adayı daha kendini savunamıyorsun ya sonrası ne demiştim sona ermiş bir yaşamın geçmiş zamanında bana ait raylarda sürünüyorum sayısal çözüm Alt alta yazıp adlarını sevdiğim kızların toplayıp çarpıp ve bölüyorum işte aşkımın sayısal çözümü 23 Mayıs 1991 aşkın anatomisi sevdiğim kızın % 70 su kalsiyum, fosfat, demir azot, oksijen ve benzer maddelerden oluştuğunu biliyorum ve biliyorum ki ben de aynı maddelerden oluşuyorum ve biliyorum ki o da buhar olup yağmura dönecek ben de belki göklerde buluşacağız ve denizde belki tuğla olacağız bir evin bacasında belki de daha iyi anlayacağız o zaman aşkımızı 7 Mayıs 2005 bu ses senin bu ses senin sesin biliyorum yakında çok yakındasın duyuyorum elimde değil çok seviyorum 8 Haziran 2005 İÇİNDEKİLER 1. Özlem 2. Altıotuz soğuğu 3. Bilmem anımsar mısın 4. Sabahın yedi otuzu 5. Üç dört beş 6. Yol üstü 7. Sebzeler 8. Kıtalar arası aşk 9. Sana özdeş sevgili 10. Erkekler ağlar mı 11. Emrin olur 12. Hain kız 13. Kendi masalının prensi 14. Yetti de arttı bile 15. Oyun bitti mi 16. Mutluluk bu 17. Güneşin oğlu 18. Bir tilki klasiği 19. Sevdiğimle çay içtim 20. Menemen Kuşu 21. Fadime’nin Ali’si 22. Seçimi size kalmış 23. Atatürk’ü Anmak 24. Anlaşılmaz bir şey 25. Neden 26. Gerçek olmamış hayal 27. Belki yarın 28. Kimlik 29. Bir varmış bir yokmuş 30. Bir varmış bir yokmuş 31. Bir varmış bir yokmuş 32. Geçmiş zaman 33. Sayısal çözüm 34. Aşkın anatomisi 35. Bu ses senin
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Odabaş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |