Dengeli bir rejimde yemeğin yeri çok önemli. -Fran Lebowitz |
|
||||||||||
|
. İki parmağın arasında uygulanan baskı sonucu, doluyorlardı. Dolmaları gerektiğine inanmaktan daha fazlasını yaşıyorlardı. Çünkü mecburlardı. Biber dolmalarında var olan lezzetin önüne geçmek istiyorlardı. Hedeflerinde tuzlu, yağlı, börekli ve çörekli dünyada yer almak vardı. Oldu. Dolduruldular. Yazdılar. Satılıktı dolmakalem. Bir parmak kalınlığındaydı yaprak sarması. Dirsekler sıralarda çürütüldü. Üstüne de kafalar patlatılıp duruldu. Büyük adam olunması gerekiyordu. Olundu. Ömürler tükenip bitiyordu. Farkında olmaksızın geçen zamana, dert yanılıp, veryansın ediliyordu. Tüketicileri bağlamakta olan ne kadar dernek varsa, çok mutsuz ve umutsuz olarak bir köşede duruyordu. Hayat kargaşası içinde arada sırada tıkanan yollara denk gelinse bile dudakların arasında ki mucize sayesinde tıkalı yollar kalmıyordu. Satılıktı tükenmez kalem. Emme basma tulumbada yok oldu. Siyah, beyaz, yaşam ve ölümdü. Birbirlerine yakışıyorlardı ki çok renklilikten yana olanları sıkıntılar basıp durdu. Basılacak olan o kadar yer vardı. Basılmadı. Baskı makinesinden medet umanların, hayalleri suya düştü. Suda ise yazı olmadı. Rengârenkti hayat. Önce dillere sonra da renkli kalemlerin uçlarına değdi. Yine de beceri parmakların dokunuşundaydı. Görülmek istenilenler görüldü. Görülmek istenmeyenlerde görünmedi. Satılıktı renkli kalem. Filmler de renkli. Kırılmalarından korkuyorlardı. Ve kırmalarından. Koruma çemberlerinden oyunlar oynamaya başladılar. Çember döndükçe. Yuvarlandılar. Coşkulu ve neşeli yüzlerle dönene eşlik etmeye başladılar. Diğer korkulara da sahiptiler. Silinmekten de korkuyorlardı. Silecek olan elleri de sevmiyorlardı. Akıl oyunlarına merak saldılar. “Silinecek olan o kadar çok şey var ki…” diye başladılar. Cümlelerinin sonlarını bilerek getirmediler. Satılıktı kurşun kalem. Korunmasızdı gökyüzü. Satılık kalemlerdi. Ortak noktalarıysa elden ele dolaşıyor olmalarıydı. - Satılık kalemlerim var. - Kiralık yok mu? - Eşekte göremiyorum. - En son Amerika’ya gönderdik. - Hadi ya! - Ya… Yazıyım. Okumasan da olur. 20/05/2011 İstanbul
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Oğuz Tepe, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |