Ýnsanýn en iyi tarafý ürperebilmesidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Meudon'daki Villa des Brillants'ýn bahçesi Paris Ýlk gençlik yýllarým Bakýrköy’ün sokaklarýnda dolaþarak, tarihi evlerini inceleyerek, sahilde, Ataköy plajýnda ve sýk gittiðim Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Hastanesi'nin bahçesinde Rodin’in “Düþünen Adam” heykelinin çevresinde, önünde, yanýnda ona bakarak, onun üzerine düþünerek geçti. Semtin sokaklarý beni, çoðu kez bu devasa ve bir akýl hastanesinin bahçesine konulmasýyla daha da gizemli bir anlama bürünen etkileyici bir -adam- heykelinin atmosferine yaklaþtýrýyordu her seferinde.. Hastane bahçesinde dolaþýp, hastalarla konuþup, þiirler yazdýðým, ‘Düþünen Adam’ heykelini inceleyip, düþünüp anlam veremediðimde; kafamda beliren ilk soru “Bu heykelin adý “Düþünen Adam” ve neden bir akýl hastanesinin bahçesinde yer almýþ?” sorusuydu. Düþünen Adam (The Thinker,1889) heykeli Rodin’in en öne çýkan eserlerinden biridir. Rodin’in yaþamý boyunca yaptýðý heykellere bakýldýðýnda “insana dair” olaný görmek þaþýrtýcýdýr. Onun duygu yüklü, hazin, sessiz ve bazen tek bir insan duruþu ya da iki insanýn yan yanalýðýnda okunabilen “tarih”i, insanýn tarihi ve sonsuzluk, onu dünyanýn en “güzel” heykeltýraþý yapmýþtýr. Heykellerinde (Öpüþme ya da Düþünen Adam’da olduðu gibi) sýradan kadýn ve erkeklerin duygu ve karakterlerine iliþkin anlarý “taþlaþtýrýr”, ölümsüzleþtirir. Okunur kýlar, bize gösterir. Bu öyle bir etki yaratýr ki “budur, insan iþte budur!” diye çýðlýk atar insan içinden. Ýþte “Düþünen Adam” da bana böyle dedirtiyordu, her seferinde beni þaþýrtýyordu: “Düþünmek” diyordum. Düþünüyordum. Düþünmek ancak böyle güzel “görünebilirdi”. Bu kadar sade, bu kadar katý, bu kadar umarsýz, bu kadar sessiz, dünyanýn çok ötesinde, ve dünyanýn tam içinde, tanrýlaþan bir adam gibi, taþtan, büyük bir heykel. Kolunun çenesine yaslanmýþ doðallýðý, baþýnýn eðikliði; düþünme eyleminin yarattýðý o meraklý, dingin, endiþeli “hal”. Peki “düþünme” üzerine bu kadar çarpýcý bir etki yaratan bu heykel, akýl hastanesinin bahçesinde yükseliyor ise, bu bir simge mi? Düþünmek, çok düþünmek nasýl bir eylemdir? Ýyi midir? Kötü müdür? Ýnsanlarýn zihninde Bakýrköy Akýl Hastanesi ile Düþünen Adam heykeli ayný anda belirir çok uzun bir zamandýr. “aaa hastane mi derler hani bahçesinde düþünmekten deliren adamýn heykelinin olduðu”… Öyleyse “Düþünen Adam” akýl hastanesinin bir özdeþi olmuþtur. “Düþünen Adam” heykeli ruh hastalýklarýnýn tedavi edildiði bu hastaneyi temsil eder. Ýnsanlarýn zihnine deðiþtirilemez bir þekilde kazýnan þey budur: Düþünen Adam heykeli + akýl hastanesi = öyleyse “düþünmek delirtir” demiþtir insanlar artýk. Ve elbette eðer düþünmek delirtirse –ki bu olumsuz bir önermedir- “öyleyse düþünmemeli çok fazla” demek her insanýn hakkýdýr elbette. Ancak bu hak çok önemli bir kurumun bahçesinde manipüle edilip, denetim altýna alýnýyor belki de.. Düþünmemeyi seçmek yanlýþ deðil, düþünmeme tercihinin bu þekilde yönlendirilmesidir yanlýþ olan. Þu soru çok önemli: Neden Düþünen Adam heykeli Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Hastanesi’nin bahçesine konulmuþtur? Eðer bir þey bir yeri temsil edecekse bunun bir anlamý, geçerli bir nedeni olmalýdýr. Düþünen Adam heykeli, o devasa taþ heykel, “düþünme” ye ve orada yatan akýl hastalarý için bir övgü müdür? Yoksa “düþünme eyleminin sonu burasýdýr” diyen bir yergi mi? Bu soru Ortaçað ve Aydýnlanma arasýndaki tarihi kýrýlmayý akla getiriyor. Bilindiði gibi Aydýnlanma tanrý iradesinden kopuþu; insanýn aklýnýn ve iradesinin kutsanmasýný, bilime, düþünceye, bireysel hak ve özgürlüklerin artýk akýl yoluyla insanýn bizzat kendi iradesi tarafýndan inþa edilmesi sürecidir. Yani Aydýnlanma aslýnda “düþünceye övgü” dür. Artýk “düþünmek” sorgulamaktýr, aramaktýr, bulmaktýr, yeniden ve yeniden sorgulamaktýr, daha çok düþünce bulmaktýr, uygulamaktýr, “yeni” ye yelken açmak, eskinin zararlýlýðýný bertaraf etmektir. Yani “düþünmek” gereklidir, güzeldir ve “yeni” ye ulaþmada en önemli kaynak ve araçtýr. Peki öyleyse insana dair olan bu eylem neden insanlarý delirtir, ya da onlarý delirten “Düþünen Adam” daki gibi “düþünüyor” olmalarý mýdýr? Ýþte bu heykel ve akýl hastanesi birlikteliði bu sorularý kaçýnýlmaz kýlýyor. Yoksa “Düþünen Adam” heykeli bu bahçede küçük bir þaka mýdýr? Düþünen Adam hepimizle dalga geçiyor olabilir mi acaba.. Orada yüceltiyor belki de “düþünmeyi”; düþündüm ve buraya kapatýldým diyor olabilir mi.. Düþünmeye devam edin ve özgür olun diye haykýrýyor olabilir mi?. Düþünmek ne zamandan beri sýkýcý bir eyleme dönüþtü? Kim dönüþtürdü? Aydýnlanmanýn ardýndan insan aklýnýn yüceliðine duyulan inanç modern dönemde yaþanan acýlar, savaþlar, eþitsizlikler ve iç hesaplaþmalarla büyük bir hayal kýrýklýðýna mý dönüþtü. Ve artýk düþünmeye küsüldü mü?. Bu yüzden mi Düþünen Adam bu kadar küskün ve kirli duruyor o bahçede.. Tüm bu bilgiler ýþýðýnda asýl sorun þu; temsiliyet meselesi, yani bir yeri anlatan herhangi bir þey, bir yere konulan bir heykel orayý simgeleyen, temsil eden bir özelliðe bürünür ve bu çok güçlü bir görsel, iþitsel ya da yazýnsal bellek oluþturur. Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Hastanesi’nin simgesi olan “Düþünen Adam” heykelinin verdiði karýþýk sinyaller, bu heykelin simgelediði þeyin, deliliðe “övgü mü, yergi mi?” olduðu ve dýþ dünyanýn bir “akýl hastanesi” ni algýlama biçimi açýsýndan yaratýlan manipülasyondaki “olumlu-olumsuz(?)” anlamlarýn belirsiz ikiliði olarak özetlenebilir. Dünyada yaþanan tüketim çýlgýnlýðý, küresel kapitalizm, sanallýk, teknoloji, hýz ve elbette ki tüm bunlarýn dolaylý sonucu olan düþüne-me-me durumu, istenci, tercihi, hatta düþünmeye vakit bulamamak; Türk toplumu açýsýndan bakýldýðýnda Aydýnlanma (düþünceye övgü), endüstrileþme, modernleþme gibi kavramlarýn Batý’daki gibi iþlememiþ olmasý ve her türlü geliþmenin “Batýlýlaþma sevdasýna” dönüþtüðü bir ortamda temsiliyet kavramý, kimlik ve bununla birlikte “düþünme” nin anlamý da elbette karýþýk ve belirsiz sinyallerin gazabýna uðramakta.. Türkiye’nin en bilinen ve en önemli akýl hastanelerinden biri olan Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Hastanesi de bu anlamda “Düþünen Adam” heykelini ne yapacaðýný pek bilememiþ gibi görünüyor. Belki de Rodin’in bu heykelini Ýstanbul’da bir meydana ya da bir üniversitenin bahçesine ya da önüne armaðan ederek bütün insanlýðý yanlýþ bir rotadan kurtarabilir, ne dersiniz? “Düþünme” ‘nin insaný iyileþtirdiði böylece tekrar beyinlerimize kazýnýr. Neyin insaný hasta ettiðini böylece daha net görebiliriz.. Ve aslýnda akýl hastanelerinin varlýðýný sorgulamak ya da ironik anlamlar yaratan simgelere baþvurmak yerine orayý hastalar için daha yaþanýlýr yerlere dönüþtürmek ve psikiyatri bilimini dünyanýn geri kalanýyla paralel bir geliþme çizgisine ulaþtýrmak için çabalayabiliriz. Böylece akýl hastanesinde yatan insanlarýmýz da “Düþünen Adam” la barýþabilir. Var olduðumuz için düþünüyoruz. Ýþte “Düþünen Adam” bu yüzden çýkmalý meydanlara! Ve sanat! ve Rodin! Ve Düþünen Adam! Böyle bir anlayýþa sebep olmamalý: Hastaneye bakanlar “düþünürsek deli oluruz..” ve hastanenin içindekiler “düþündüðümüz için deli olduk..” diye düþünmemeli… 2011 Canip DOÐUTÜRK Resim: Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Hastanesi bahçesi
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Canip Doðutürk, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |