Bir kimse, neden oltasýný, içinde tek bir balýk olmadýðýný bildiði bir göle sarkýtýr? -Adalet Aðaoðlu |
|
||||||||||
|
Bacaklarý soðuktan ve yaþlýlýktan titreyen “dik duruþlu” amcaya adanmýþtýr. Seval Deniz Karahaliloðlu Yarasalar gibi bilgisayar ekranýna kapaklanmýþ sabahlara kadar yazýyorum. Gecem gündüzüme karýþmýþ. Uyku düzenim bozulmuþ. Saatlerce bilgisayarda yazmaktan gözlerim þaþý olmuþ. Ne gam? Sabaha karþý yataða girdiðim için günü, dýþarýda akýp giden “gerçek hayatý” kaçýrýyorum. Cumartesi sabahý, uykulu gözlerle televizyon ekranýný açýnca karþýmda Türk bayraklarýyla mahþeri bir kalabalýk beliriyor. Önce bir an duraklýyorum. Sonra, anýmsýyorum. Evet, ya bugün Ýzmir Gündoðdu Meydanýnda, Ege Cumhuriyet Mitinglerinin 3. sü yapýlýyor. Kahretsin! Kaçýrdým. Uyku düzenimin bozulmasýna mý, kendime mi, vakitsiz gelen kahrolasý esin perilerine mi kýzayým bilemiyorum. Ve izlemeyi çok istediðim mitinge televizyon ekranýndan baka kalýyorum. Bir yandan da giyiniyorum. Olur a hiç olmazsa ucundan yakalarým diyerek. Ocak soðuðuna, þiddetli esen rüzgara aldýrýþ etmeden Ýzmir Gündoðdu Meydanýný dolduran ak saçlý yaþlý teyzeler, yaþlarý Cumhuriyetimizin çok üstünde olan Kurtuluþ Savaþý Gazileri, yaþlý amcalar, ev kadýnlarý, çeþitli meslek gruplarýna sahip binlerce kadýn erkek ve aralarda tek tük görülen gençler. Peki, onlar neredeydi? Yani, Cumhuriyete sahip çýkmasý gereken, Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyeti bizzat emanet ettiði gençlere ne olmuþtu? Nerelerdeydiler? Büyük ihtimalle benim gibi televizyon karþýsýnda veya alýþveriþte ya da arkadaþlarýyla bir kahvede çay içip Cumartesi gününün tadýný çýkarýyorlardý. Her geçen gün sayýlarý azalan gazilerimizi, o günkü üniformalarý içinde görünce içimi orada olamamanýn iç sýkýntýsý ve piþmanlýðý kapladý. Saðlýklý bir genç olarak evde, televizyon karþýsýna kurulmuþtum ve uyku düzenimin bozulmasý dýþýnda hiçbir özrüm yoktu. Alelacele giyinip evden fýrladým. Aman Tanrým o ne trafik? Otobüs bulmak ayrý dert, binmek baþka bir dert. Nihayet, miting yapýlan alana yaklaþýyorum. Otobüs bir durakta duruyor. Yaþlýlýktan ve büyük olasýlýkla soðuktan bacaklarý titreyen bir adam biniyor. Elinde bir tomar beyaz kaðýt. Hiç duraksamadan otobüsteki yolculara tek tek daðýtmaya baþlýyor. Ýlk önce reklam zannediyorsunuz ama deðil. Yaþlý amca o kadar heyecanlý ki. Bunun bir reklam el ilaný olmasý mümkün deðil. Ýþlin içinde baþka bir iþ var. Bir yandan da direktif veriyor. “Okuyun” diyor. “Okuyun!” Þevkle, heyecanla el ilanlarýný daðýtan bu yaþlý amcanýn derdi ne? Bir deste kaðýdý daðýtmak neden bu kadar önemli? Bu “okuyun” ýsrarý neden? Ýþin yok mu amca senin? Bak bacaklarýn titriyor. Ayakta zor duruyorsun. Nedir bu aciliyet? Vahim bir durum mu var? Dillendirilmeyen sorular yaþlý adama bakýþlar olarak yöneltiliyor. Yan yana oturmuþ bir genç kýz ile oðlan, yaþlý adamýn daðýttýðý ilanlar ellerinde, aralarýnda konuþuyorlar. “Miting varmýþ.” “Hýýýý, ne mitingi?” “ Cumhuriyetmiþ mitingiymiþ.” Oðlandan yanýt kýsa “ Hýýýýýýý.” Genç oðlanýn ilgisizliði ile yaþlý adamýn heyecaný, iki farklý bedende yer deðiþtirmiþ gibi duruyor. Yanlýþ zamanlarda, yanlýþ bir dünyada yollarý kesiþmiþ gibi duran iki tezatlýk. Otobüsten iniyorum. Alanda daðýlan insanlar. Toplanan bayraklar, aralarýnda durum deðerlendirmesi yapan gruplar, el ilanlarýný deste deste alan gönüllüler. Demin gördüðüm yaþlý amca kendi bildiðince savaþmaya baþlamýþ bile. Çay içmek ve durum deðerlendirmesi yapmak için sahildeki kahvehanelere oturan arkadaþ gruplarý. Havada hala bir insan sýcaklýðý. Büyük kalabalýklardan yayýlan “inancýn” sýcaklýðý, sert rüzgara raðmen kendini hissettiriyor. Uzun süredir görmediðim bir akademisyen dostu görüyorum uzaktan. Selamlaþýyoruz. “Ne haber?” diyorum. “Ne olsun? Ülke elden gidiyor. Biz de mitinglere gelip dinliyor, sonra da evlere daðýlýp gidiyoruz” diyor acý acý gülerek. “Kendimi bilime verdim, acýmý öyle unutmaya çalýyorum” diyor. Sesinde, bir þey yapamamanýn verdiði öfke ve çaresizlik. Ülkesinin derdine düþmüþ bir bilim adamý, çokça öfkeli. Ýlgisiz genç bir kýz ve bir oðlan. Muhtemelen biraz sonra gidecekleri alýþveriþle ya da sinemayla ilgili. Gecesi gündüzüne karýþtýðý için hayatý ucundan yakalamaya çalýþan bir yazar. Peþinen söyleyelim, onu mazur gösterecek hiçbir özrü yok. Bir de þu çýlgýn yaþlý amcamýz. (Ah, þu Çýlgýn Türkler yok mu? Ýnsanýn karþýsýna ne zaman çýkacaklar hiç belli olmuyor) Kendince mücadeleye baþlayan bacaklarý titrek bir amca. Yaaa amca senin ne iþin var burada? Git evine. Sýcacýk sobanýn baþýna. Üþüme bu ayazda. Ne iþin var? Sen mi kurtaracaksýn ülkeyi tek baþýna? demek geliyor insanýn içinden. Ama olmuyor. Bir þeyler var þu bacaklarý titrek amcada. Soðuktan mý yaþlýlýktan mý bilinmez titriyor ama “dik de duruyor”. “Bu dik duruþ”, hepimize inat. Sana, bana, ona, ötekine, size, onlara, benim gibi hiçbir özrü olmadýðý halde mitingi atlayanlara. Ve evinde sýcacýk sobasýnýn baþýnda, poposunu büyütenlere inat “‘dimdik” duruyor. Pek garip. Sonra, vapura doðru ilerliyorum. Ýskelede, tahta banklarýn üzerinde bildiriler. Orta yaþlý bir adam geliyor. Bildiriyi alýp dikkatle okuduktan sonra katlayýp cebine koyuyor. Sonra genç bir kadýn oturmak için bankýn üzerinden bildiriyi aldýktan sonra eline alýp uzun uzun inceliyor. Ýzmir, Ocak ayý, Gündoðdu Meydaný. O gün Ýzmir’de üç renk vardý. Gri bir gökyüzüne eþlik eden gri bir deniz, beyaz vapurlarla dans eden beyaz martýlar, kan rengi bayraklar ve anamýzýn ak sütü gibi helal kaðýtlara yazýlmýþ “Yurttaþlar Bildirgesi”. Saðlýklý, ilgisiz, benim gibi hiçbir özrü olmayanlar, günü kurtarma çabasý içindekiler, zevki sefaya dalanlar. Televizyon karþýsýna kurulduðumuz rahat koltuklarýmýzdan kalkýp kapýdan burnumuzu çýkarmazsak, yarýn kaçýracaðýmýz bir “hayat” da olmayacak. “Adaaam sen de” diyen keyfe kederler için zaten bir sözümüz yok. Onlar için gelecek ya da hayat, hiç bir þey ifade etmiyor. Kör kursaklara inecek iki lokma bulduktan sonra. Baþa hangi “efendi” geçerse geçsin onlar için fark etmez. Ya, yarýn o iki lokmayý da bulamazsanýz ne olacak? O zaman? Hangi yarýn? Hangi hayat? Hayatý, pencere önü çiçeði gibi izleyenler, televizyonlarýn baþýnda diziler içinde kendilerini kaybedenler, bilgisayar ekranlarýna yapýþan yarasalar (bizzat kendim dahilim), alýþ veriþ gülleri, lüks pastanelerin kuþlarý, kör kursaktan geçecek bir lokmanýn peþinde gün tüketenler. Huuuuuuuuuu neredesiniz? Hayatý ucundan kaçýranlar? Yarýn onu da bulamayacaksýnýz. Bir ses verin. Þöyle “Çýlgýn Türklere” yaraþýr olsun. Benim için deðil, mitingi düzenleyenler için hiç deðil. Sadece þu çýlgýn, bacaklarý titrek, “dik duruþlu” yaþlý amcanýn hatýrýna bir ses verin. Neredesiniz? Büyük bir olasýlýkla o yaþlý amca bildirileri daðýtýrken orada deðildiniz. Israrla “Okuyun!” diyerek daðýtýyordu. Özellikle “Okumanýz” için. Ben sizin için bir tane aldým. O gün meydana gelemeyenler ve titrek, yaþlý amcadan bildiri alamayanlar için “YURTTAÞLAR BÝLDÝRGESÝNÝ” sizinle paylaþayým diyorum. 27 OCAK 2007 EGE CUMHURÝYET - 3 MÝTÝNGÝ YURTTAÞLAR BÝLDÝRGESÝ Türkiye Cumhuriyeti yurttaþlarý kendi kaderini belirlemek üzere bir kez daha alanlara çýkmýþtýr. Bugün baðýmsýzlýðýmýz, bütünlüðümüz, Cumhuriyetimiz hiçbir dönemde olmadýðý kadar tehlike altýndadýr. Ülkemizi yönetenlerin halkýmýzdan uzak, iþbirlikçi siyaseti nedeni ile devletimiz, Osmanlý’nýn son günlerinde olduðu gibi çöküþ süreci yaþamaktadýr. Baðýmsýzlýðýmýz, egemenliðimiz, AB ve ABD emperyalizmine, maliyemiz ÝMF ve Dünya Bankasýna teslim edilmiþtir. Ülkemiz bugün Ankara’dan deðil, AB ve ABD’ den yönetilmektedir. Ýþbirlikçi yönetim ve siyasetleri nedeni ile Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Köylü Milletin Efendisidir” sözü bir kenara atýlmýþ, köylü bütünü ile “IRGATA” dönüþtürülmüþtür. Tarýmsal destekler kaldýrýlmýþ, “Tohumculuk Yasasý” ile köylü intihar eden yabancý tohuma mahkum edilmiþ, ürünlerini ya maliyetinin altýnda satmaya ya da tarlada çürütmeye zorlanmýþ, borç ve faiz yükü altýnda periþan edilmiþtir. IMF’nin özelleþtirme politikalarý ile sanayi kuruluþlarýmýz, fabrikalarýmýz, çiftliklerimiz, topraklarýmýz, madenlerimiz, bankalarýmýz hatta Türk Telekom gibi ülkemizin can damarý iletiþim kuruluþlarýmýz yabancýlara satýlmýþtýr. Ýþçilerimiz, memurlarýmýz, emeklilerimiz açlýða mahkum edilmiþ, sosyal güvenlik haklarý kalmamýþtýr. Halkýmýz açlýk ve yoksulluk sýnýrýnda yaþamakta, iþsizlikten, çaresizlikten kývranmaktadýr. Ailelerimizi yozlaþma, gençlerimizi yobaz eðitim, sokaklarýmýzý kapkaç beklemektedir. Yine ABD’nin politikalarý nedeniyle “Ilýmlý Ýslam” adý altýnda dinimiz yobazlaþtýrýlmakta, Allah Ýnancýmýz siyasete ve ticarete alet edilmektedir. Bugün, iþbirlikçi yönetim sayesinde haram ve helal yer deðiþtirmiþtir. Bitirilmesine izin verilmeyen terör, kardeþi kardeþe kýrdýrmaya devam etmektedir. Ülkemiz AB kapýsýna baðlanmýþ, AB’nin bölücü, çýkarcý, tehdit edici tecavüzü altýndadýr. Kýbrýs Rumlara teslim edilmek üzerdir. Ardýndan EGE, GAP ve GÜNEYDOÐU ANADOLU istenecektir. Ortadoðu’da Ýsrail ve ABD vahþetinin BOP projesi 22 ülkeyi parçalayacaktýr. Parçalanacak ülkeleden biri Türkiye'dir. Býçak kemiðe deðil, ULUSUN YÜREÐÝNE, BÜTÜNLÜÐÜMÜZE ve LAÝK CUMHURÝYETÝMÝZE saplýdýr. ATA’NIN ÇOCUKLARI, AYDINLIÐIN EVLATLARI, MÜCADELENÝN ÝNSANLARI! Tek tek size sesleniyoruz. Gün Vatanýmýza, Cumhuriyetimize, Ýþimize, Ekmeðimize, Bütünlüðümüze sahip çýkma günüdür. Sýnýrlarý kanla çizilen bu topraklara ve kendimize karþý sorumluluðumuz budur: ARTIK SESSÝZ KALMAYINIZ! AB ve ABD talimatlarý ile tarikatlara, hortumcularla ülkeyi yönetenlere HAYIR! Dokunulmazlýklarýný kaldýrmayan ama her fýrsatta halka dokunan siyasilere HAYIR! Bu kafalarýn, Derviþ Mehmet torunlarýnýn Cumhurbaþkaný olmasýna HAYIR! Demokratik, laik, tam baðýmsýz, Cumhuriyet Hükümeti kurulana kadar mücadeleye EVET! Bizleri bir an önce bu hükümetten kurtaracak erken seçime EVET! O zamana kadar ve her zaman Ýþareti Vatan! Parola Namus!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |