"Moda denilen þey o kadar çirkindir ki onu her altý ayda bir deðiþtirirler." -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
- Dördüncü Bölüm - Yüz yüze olduklarýnda ve telefonda kadýn, bir kere bile adýný söylemedi, Abdülrezzak’ ýn sormalarýna karþýn! Her sorulduðunda deðiþik adlar sallýyordu, ciddiyetten uzak bir takým davranýþlarla; ve konuyu hemen geçiþtiriyordu!... Adam, daha sonralarý kadýnýn bu tutumunu, ‘ beni adam yerine bile komadý gahpe!, diye açýklýyordu kendi kendine!... Bir yanda kadýnýn, adamdan kurtuluþ mücadelesine iliþkin stratejiler; öte yanda Abdülrezzak’ ýn, karýsý Güldane’ ye madik atarak karýyý eve almayý da kapsayacak þekilde inceden inceye hesap kitap yapmasý süredursun, Abdülezzak, üçüncü buluþma için ataða kalkmasýn mý? Ve iki haftadýr telefon üstüne telefon ederek kadýný buluþmaya zorlamakta ve yarým aðýz söz almaktadýr kadýndan… Sözüm ona üzerinde anlaþýlan(!) yerde ve belirlenen saatte orada olabilmek için gitmektedir; gitmektedir de buluþma muluþma yoktur ortada… Kadýn gelmeyerek bir tavýr almaktadýr, Abdülrezzak’ a karþý… Amma ve lakin Abdül Rezzak da bunu kavrayacak ya kafa kalmamýþtýr, ya da anlamazdan gelmeyi daha akýllý bir yol olarak görmektedir. Ki bu olasýlýk, sanki daha aðýr basýyor gibi duruyor. Bu gün durakta tanýklýk ettiðimiz manzara ufak tefek farklýlýklarla üç gündür sürmekte ve kaç gün daha süreceði de belli deðildir. Belli olan iki nokta vardýr: Birincisi, kadýnýn iðrenme kaynaklý isteksizliði… Ýkincisi, adamýn sýnýrsýz arsýzlýðý!... Dün akþam, Abdülrezzak’ ýn evinde neler olduðuna gelince, durum kýsaca þöyle: Adam geçkin akþam keman yayý gibi gergin döndü eve… Zira, yukarýda anlatýldýðý gibi, her ne pahasýna üçüncü kez buluþmayý kafasýna koyduðu için evden ayrýlýyor, buluþamadan geri dönüyordu iki günden bu yana… Çocuklara baðýrýyor, karýsý Güldane’ ye olur olmaz çýkýþýyor; saða sola çalým satmak için fýrsat kolluyor gibiydi. Evde sýklýkla ortaya çýkan bu gergin ortam, buluþmak için gidilen ilk günden baþlayarak göreceli bir biçimde artarak sürüyordu… Özellikle bir haftanýn dolmasýyla gerginlik de tavan yapýyordu. Dün ikinci gün olmasý nedeniyle evdeki hava gelecek bir kaç gün içindeki denli olasý fýrtýnalara dönmemiþti henüz!... Ama, Abdülrezzak’ ýn karýsý, “ büyük kýzý istemeye gelecekler, ne halt edeceðiz; sen onu düþün.” deyince, ‘Eþek kaçtý, palan düþtü, derler ya! Ýþte tam da öyle oldu!... Abdülrezzak, diklenerek ayaða kalktý! Sað elinin im parmaðýný da ‘ Allah birdir! Allah birdir, diye slogan atýyormuþçasýna baþýndan yukarýya kaldýrarak “ Bi’dakka!... Bi’dakka! Ýhi de ben Ab’durazak olaraktan burada eþek baþý mýyým, yoðsa babaðýz mý? ” diye baðýrdý!... Ardýndan ayaðýnýn dibinde durmakta olan, on yedi yýl önce sel önünden kaptýðý yýpranmýþ sehpayý kavradýðý gibi karýsýnýn üstüne yürüdü! Baba dýþýnda kalan hane halký büyüklü küçüklü elbirliði ettiler de, facia kýl payý önlendi!... Büyükler köþe – bucak sinerek durumu kurtarmaya çabalarken; küçükler birlikte aðlaþýyorlardý!... Ýçlerinden mendil, kibrit, peçete satan oðlu Samet ile sokakta ayakkabý boyacýlýðý yapan bir baþka oðlu Furkan, gün içinde kazandýklarý bozuk paralarýn bir bölümünü babalarýna uzatýnca, ortalýk yatýþmaya durdu!... Ýþ oldukça ev temizliklerine giden Hatçe ile onun küçüðü Ýrem de katkýda bulununca Abdülrezzak’ a acilen kaynak saðlanmýþ oldu!... “ Möhüm bir telefon görüþmesi yapacaðým!... Ben çýkýyorum. Bundan kelli bu evde düðürcü, müðürcü sözü duymek istemeyim eyi mi? ” diyerekten evden ayrýldý. Dönelim bu güne!... Abdül Rezzak’ ý durakta telefonla konuþurken bulduk! Ancak, “ Temam!... Temam!... Fakülte Hastanesi!... Annadým!... Orda buluþur, giderik!.” dediði anlaþýlabildi… Belediye otobüsü duraða yanaþtý, Abdül Rezzak kendini attý içeri. Bir hayli heyecanlýydý!... Bu günkü buluþma iki aþamalý gerçekleþecekti anlaþýlan; Üniversite Hastanesi ve ondan sonra kurdunu dökeceði bir baþka mekan!... Önceki belirlenen yerin deðiþtirilmesine bir anlam veremedi; üzerinde de fazla durmadý. Ancak, ‘ bundan eyisi can saðlýðý, diye geçirdi, içinden… Abdülrezzak, üçüncü kez laf atýlmasýyla kendine geldi: “ Hey!... Hemþo, kokun ne, kokun!... Kendisine yönelik seslenmenin ilk ikisini hiç duymamýþtý… Bir baþka yolcu, “ Çoban mý ne?” diye yorum getirirken, bir diðeri, “ Ben en çok Karakedi severim” diyerek düþüncesini ortaya koydu. Arafat, He Man ve Charly yorumlarý arka sýralardan geldi… Abdülrezzak, vakur bir eda ile yarým sað dönerek, “ Bilemediðiz!... Hacerül Esved!... ” diyerek herkesi meraktan kurtarmýþ oldu… Bundan sonra iki - üç kiþinin de en arka sýralardan, “ Ben biliyordum da, söylemedim… Ben de!… Ben de!...” gibi aralarýnda konuþarak koku konusunda ne denli bilgi sahipleri olduklarýný ortaya koymuþ oldular… ………/…… Devam edecek
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mudi Beya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |