..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Tüm mutsuzluklar yokluktan deðil, çokluktan gelir. -Tolstoy
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Yazarlar ve Yapýtlar > Hulki Can Duru




28 Nisan 2010
Râna ve Rânalarýn Açmazý (1. Bölüm)  
Ermeni terörü ve Ermeni tehciri hakkýnda

Hulki Can Duru


Romanda Abdülhamit’e suikast yapýldýðý günlerde doðan Râna’nýn kýsacýk yaþamý, dine ve dünyaya bakýþý ön planda anlatýlýrken, arka planda, Ermeni terörü, 31 Mart Vakasý, Abdülhamit’in tahtan indirilmesi, Ýttihat Terakki’nin yükseliþi, I. Dünya Savaþý, Ermenilerin göç ettirilmesi, imparatorluðun yýkýlýþý, memleketin iþgali, Kurtuluþ Savaþý gibi 20.ci yüzyýlýn sarsýcý tarihsel olaylarýnýn gürültülü yankýlarýný iþitiyoruz.


:AGAG:

Râna, Osman Necmi Gürmen, Pusula Yayýncýlýk, Kanat Kitap, 2. Baský Nisan 2006

Fransa’da yaþadýðý için Türkiye’de pek tanýnmayan Osman Necmi Gürmen’in “Râna” adlý tarihsel ve gerçekçi romaný yaþýna göre çok zeki, akýllý, hassas, Râna isminde bir kýzýn çocukluk, gençlik, yetiþkinlik, evlilik, hastalýk ve en sonunda ölümü hakkýnda. Kapak sayfasýnda aile albümünden alýndýðýný tahmin ettiðim fotoðraf Râna’ya ait olsa gerek. Buradan hareketle Râna’nýn Gürmen’in yakýn bir tanýdýðý, akrabasý veya gerçek bir kiþi olarak yaþamýþ olduðunu varsayýyorum.

Romanda Abdülhamit’e suikast yapýldýðý günlerde doðan Râna’nýn kýsacýk yaþamý (1905-1928), dine ve dünyaya bakýþý ön planda anlatýlýrken, arka planda, Ermeni terörü, 31 Mart Vakasý, Abdülhamit’in tahtan indirilmesi, Ýttihat Terakki’nin yükseliþi, I. Dünya Savaþý, Ermenilerin göç ettirilmesi, imparatorluðun yýkýlýþý, memleketin iþgali, Kurtuluþ Savaþý gibi 20.ci yüzyýlýn sarsýcý tarihsel olaylarýnýn gürültülü yankýlarýný iþitiyoruz.

ERMENÝ TERÖRÜ
Roman, arka planda, Ermeni teröristler tarafýndan devletin en yüksek makamýna yapýlan bombalý bir suikast haberiyle baþlýyor (1905). Bu terörist saldýrýdan tamamen þans eseri kurtulan Abdülhamit, aydýnlar ve Avrupa ülkeleri tarafýndan “Kýzýl Sultan” olarak yerden yere vurulmaktadýr. Yazar suikastýn ayrýntýlarýna girmemiþ ama ben gireyim:

Taþnak örgütünden Ermeni kundakçýlar –Paris’teki Jön Türk kongresinde alýnan gizli kararlara göre- Abdülhamit’i içine saatli bomba yerleþtirilmiþ bir at arabasýyla öldürmek istemiþlerdir.. Fakat Osmanlý Sultaný Yýldýz Camisi önünde konuþmaya dalarak bir an gecikmesi yüzünden saatli bomba vaktinden önce patlamýþ, Abdülhamit þans eseri ölümden kurtulmuþtur. Patlama o kadar þiddetli olmuþtur ki Abdülhamit’in seyisleri, askerler ve çevrede bulunan halktan toplam 26 kiþi ölmüþ, 68 kiþi yaralanmýþ, 17 at arabasý ve 20 at parçalanmýþtýr.

Bu aydýnlarýn umurunda bile olmamýþ, hatta ilerici þairimiz Tevfik Fikret “Bir Lahzai Teahhur” (Bir Anlýk Gecikme) þiirinde bu kanlý saldýrýyý gerçekleþtiren kundakçýyý ve eylemini “hayýrlý iþ, övgüye yaraþýr darbe, kurtuluþ saçan bir el” olarak övmüþtür. Ne ölen, ne de yaralanan vatandaþlarýmýz Fikret’in umurunda olmamýþtýr. Fikret gibi bir þairin ölen 26 vatandaþýmýzdan “kelle” diye söz etmesi, eylemi gerçekleþtiren teröristi “ey þanlý avcý attýn fakat ne yazýk ki vuramadýn” diye göklere çýkarmasý yüz kýzartýcý, etik dýþý bir durum. Þiirden bazý bölümler günümüz Türkçesiyle aþaðýda sunulmaktadýr:

BÝR ANLIK GECÝKME
Bir darbe, bir duman ve tüm bir mahþeri güruh.
Bir seyrin sonsuz cemaati haþin kudurgan,
Týrnaklarýyla kahreden bir elin didik didik
Yükseldi boþluðun dibine bacak, kelle, kan kemik.

Ey övgüye yaraþýr darbe, ey öç alan duman
Kimsin? Nesin? Bu saldýrýya sebep ne? Kim?

Arkanda bin meraklý bakýþ ve sen gizli
Kurtuluþ saçan bilinmez bir eli andýrýyorsun.
(...)
Ey þanlý avcý, tuzaðýný boþuna kurmadýn!
Attýn... fakat yazýk ki, yazýklar ki vuramadýn!

(Tevfik Fikret, Yaþamý, Sanatý, Þiirleri, Hazýrlayan: Yaþar Nabi Nayýr, Varlýk Yayýnlarý, 1995. Þiir, Nabi Nayýr’ýn metni esas alýnarak tarafýmdan yalýn Türkçeye çevrilmiþtir.)

Ermeni teröristi alkýþlamalarýna raðmen aydýnlar ve Tevfik Fikret aleyhinde bir kovuþturma, veya bugün yapýldýðý gibi milyarca liralýk tazminat davalarý açýlmaz. Ama Abdülhamit anýlarýnda bu olaydan ne kadar üzüntü duyduðunu da gizleyemez:

“Bir Osmanlý padiþahý ve halifesine bombayla kasteden Ermeni kundakçýlarýný alkýþlamayý vatanseverlik sayan aydýnlar görünce, kim olduklarýný tanýsýnlar diye yazýyorum. Hiçbir namuslu Ermeni, padiþahýna suikast düzenleyen eli bombalý ýrkdaþýna “þanlý avcý” diyecek kadar utanmaz olmamýþtýr”

(Abdülhamit’in Hatýra Defteri, Kervan Yayýnlarý, Yayýna Hazýrlayan Ýsmet Bozdað, Ocak 1975. Alýntý kýsaltýlarak ve yalýn Türkçeye çevrilerek yapýlmýþtýr)

Bu suikastýn arkasýnda Ermeni Taþnak örgütü, Jön Türkler ve Ýttihat ve Terakki Cemiyeti’nin olduðu daha sonra ortaya çýkacaktýr. Yurt içi ve yurtdýþý Mason Localarýnýn güdümündeki Jöntürkler ile Ýttihat ve Terakki Cemiyeti, terör yoluyla Abdülhamit’i ortadan kaldýramayýnca, bu sefer ordunun genç subaylarýna “özgürlük, kardeþlik, barýþ, eþitlik, demokrasi” gibi parlak kavramlarla kanca atarak bir askeri darbe planlamaya baþlar. Romanda da belirtildiði gibi Selanik’te denetimi ele geçiren Cemiyet bir bahaneyle Ýstanbul’u iþgal etmek üzere hýzla hazýrlýklara baþlar.

1876da Abdülhamit tarafýndan onaylanan, ancak daha sonra Türk-Rus savaþýnýn çýkmasýyla askýya alýnan Meþrutiyet (anayasal monarþi) 23 Temmuz 1908’de yeniden yürürlüðe girince (II. Meþrutiyet) Ýttihat Terakki’nin darbe planlarý suya düþer.

Bunun üzerine sözde dinsel bir ayaklanma baþlatýlarak, anayasal düzeni ve Abdülhamit’i þeriatçýlardan kurtarmak amacýyla bir askeri eyleme kalkýþýlýr. Tarihe gerici ayaklanmasý olarak geçen 31 Mart Vakasý (hicri takvime göre) aslýnda Ýttihat Terakki’nin örgütlediði masonik bir eylemdir. Ýstanbul’daki terör ve kargaþa ortamý bahane edilerek, Selanik’ten yola çýkan “Hareket Ordusu”, Meþrutiyet ve Abdülhamit’i korumak amacýyla, sanki bir kurtarýcý gibi Ýstanbul’a gelir (12 Nisan 1909).

Türk tarihindeki bu ilk askeri darbeden sonra Abdülhamit Selanik’e sürgüne gider, yerine kardeþi Reþat, V. Mehmet ünvanýyla baþa geçer (27 Nisan 1909). “Ýttihat Terakki Partisi” adýný alan cemiyet ilk iþ olarak Meþrutiyet ve anayasal düzeni ortadan kaldýrýp sýký yönetim ilan eder. Bir ay boyunca Abdülhamit yanlýsý generaller, albaylar, gazeteciler, derviþler dahil “bir yýðýn eylemci yaðlý kement ucunda canlarýndan” olurlar (s:21).

ERMENÝ TEHCÝRÝ
Gürmen’in de betimlediði gibi, Ýttihat Terakki’nin serüvenci Generalleri Enver, Talat ve Cemal Paþalarýn peþinden I. Dünya Savaþý macerasýna sürüklenen ülke her yerden düþman saldýrýsý altýnda kalmýþtýr. Kars'tan sonra Van’ý da ele geçiren Ruslar, saflarýna kattýðý Erzurum, Kemah, Harput'tan gelen Ermeni komitalarýyla “din, iman, köy, kasaba, demeden ortalýðý kasýp kavurmaya” baþlarlar.

Bu geliþme üzerine önce Ýstanbul’daki Ermeni derneklerini kapatmaya baþlayan hükümet, daha sonra doðu illerinde derhal uygulanmak üzere “Tehcir” (Göç Ettirme) Yasasýný ilan edecektir (15 Mayýs 1915). Bu yasa kapsamýnda Ermeniler kafileler halinde Þam, Halep ve Deyrizor üzerinden Beyrut ve çevresine sürgüne gönderilir (s: 85).

Göç Ettirme Yasasýnýn yürürlüðe girmesiyle, bir kýsmý Rusya'ya kaçan Ermenilerin geri kalanlarý “süngü eþliðinde” yola çýkarlar. Râna’nýn ailesine ulaþan haberlere göre Ermenileri korumakla görevli askerler kafileye saldýran yaðmacýlar ve çetelere karþý ciddi önlem almazlar:

“...çamur gibi akan derelerden içilen suyla, üç günde bir daðýtýlan küflenmiþ ekmekle, açlýktan, hastalýktan kýrýlan, yol boyunca eriyen bu kafileden kaçýnýn güney illerine vardýðý þimdilik bilen yoktu” (s: 98).

Bu arada Rus ordusuyla birlikte hareket eden Ermeni birlikleri intikam hýrsýyla Türk, Kürt, çoluk, çocuk demeden herkesi katlederek Kars ve Ardahan’ý iþgal ederler. Müttefikler (Ýngiltere, Fransa, Ýtalya) Mustafa Kemal'i “Ermeni celladý” olarak tanýtmaya uðraþýr (s: 149)

Görüldüðü gibi, “Göç Ettirme Yasasý” ülkede yaþayan tüm Ermenilere karþý uygulanan bir yasa olmayýp Ýstanbul, Ýzmir ve diðer kentlerde yaþayan Ermenileri kapsamýyordu. Yasa sadece Doðu Anadolu’daki Ermenileri kapsýyordu. Çünkü orada yaþayan Ermenilerin büyük çoðunluðu Rusya ve Ermenistan’dan gelen iþgal ordularýna destek veriyorlardý. Doðu Anadolu’daki Ermeniler göç ederken diðer kentlerde yaþayan Ermeniler bu yasadan hiç etkilenmeden yaþamlarýný sürdürdüler. Bu nedenle Göç Ettirme Yasasýný genel bir soykýrým uygulamasýnýn kanýtý olarak yorumlamak hatalý olur. Bu tür yorumlar Rusya’nýn Kars ve Ardahan’ý, Ermenilerin Aðrý daðýný istemesi gibi tamamen siyasal nedenlerden kaynaklanmakta ve Türkiye’nin siyasal manevra alanýný daraltma düzeneði olarak Avrupa ülkeleri tarafýndan kullanýlmaktadýr.

Göç Ettirme Yasasý çýktýðý tarihlerde, bazý Ermenilerin kimlik ve din deðiþtirerek Kürt veya Türk ailelerin yanýna sýðýndýklarý da bilinmektedir. Demek ki, sadece Doðu Anadolu’da yaþayan Ermenilere yönelik bu yasanýn yürürlüðe girmesiyle Doðu Anadolu’da bulunan Ermeni nüfusunun

1)bir kýsmý Rusya’ya kaçmýþ,
2) bir kýsmý Müslüman olup Türk ailelere sýðýnarak izini kaybettirmiþ veya asimile olmuþ,
3) bir kýsmý da göç ettirilmiþtir.

Doðu Anadolu’daki Ermenilerin tamamý göçe tabi tutulamamýþtýr. Keyfiyet, “Ermeni nüfus nasýl yok oldu ?” diye tepiþenlerin ve “bu topraklarda bir milyon Ermeni öldürüldü” diye mangalda kül býrakmayan postmodern bilgelerin dikkatine sunulur.


ROMANDAKÝ DÝL SORUNSALI
Romanda felaket bir “dil sorunu” var. Buna raðmen, anlatým o kadar akýcý ve rahat ki, eski Türkçe kelimeler okuru rahatsýz etmiyor. Ama gençler sýkýntý çekebilir. Gürmen baþtan sona o kadar eski Türkçe sözcük kullanmýþ ki, okuyana zahmet olmasýn diye romanýn sonuna 3 sayfalýk bir de “sözlükçe” eklemiþ sað olsun! Ben olsam eski Türkçe – yeni Türkçe bir sözlüðü de okura romanla birilikte armaðan ederdim !

Þimdi bizim yazarlarýmýzýn genelde bir türlü anlayamadýðý þey þu: Hiçbir çaðdaþ Ýngiliz, Fransýz, Rus veya Alman romancý tarihsel olaylarý romana dönüþtürürken, o eski devirlerin dilini kullanmaz, eski dille yazmaz, eski dille yazmaya özlem duymaz ! Hiçbir çaðdaþ Fransýz yazar Montaigne'nin denemelerinde kullandýðý Fransýzca ile deneme yazmaz. Bunu yapmaya kalkýþmak soytarýlýk olur çünkü.

Çaðdaþ eserler, eski olaylarý anlatsalar bile çaðdaþ dille yazýlýr. Onlar bu dil sorunsalýný yüzyýllar önce aþmýþlardýr. Artýk onlar için “Eski Fransýzca”, “Yeni Fransýzca” veya “Özfransýzca” gibi bir sorunsal yoktur.

Oysa bu sorunsal bizde karþý devrimcilerin baltalamalarý, Osmanlýcýlýk özlemleri ve postmodern medyatik yazarlarýn hezeyanlarýyla, dil devrimini sindiremediðimizden, hala sürmektedir. Tarihteki geçmiþ olaylarý anlatýrken, olaylarýn gerçekleþtiði devrin dili ile roman yazmak marifet deðildir. Çaðdaþ yazar, çaðdaþ dil, çaðdaþ yorum, biçemsellik, biçimsellik ve bakýþ açýsýyla romaný yazmak ve okura aktarmak durumundadýr.

Yunus Emre veya Karacaoðlan gibi þiir yazmak da ustalýk deðildir. Bunu büyük bir marifetmiþ yapanlar var. Önemli olan halk þairlerinin düþün, söylem, biçim ve biçemlerini çaðdaþ kalýplarla, yorumlarla, yeniden harmanlamak, evrensel çizgiye çekmektir. .

Bakýn þöyle düþünelim: Þimdi bu roman örneðin Fransýzca’ya çevrildiði vakit eski Türkçe sözcükler doðrudan Fransýzca’ya çevrilmeyecek mi? O eski Türkçe kelimelerin yerine çaðdaþ Fransýzca sözcükler kullanýlmayacak mý? O halde, ne oldu o zaman eski Türkçe yazmanýn esprisi? Ama kuþkusuz þu yapýlabilir: Araya renk vermesi veya o devrin havasýný yansýtmak için gerekli görülen durumlarda roman içine bir iki satýr eski dilden ekleyebilir yazar.

Yine de, o devrin havasýný vermek amacýyla, örneðin, “Dahiliye Nezareti” (Ýçiþleri Bakanlýðý) veya “Hariciye Nezareti” (Dýþiþleri Bakanlýðý) deseniz de, bu Fransýzca’ya “Ministre Des Affaires Intérieurs, Ministre des Affaires Extérieurs” diye çevrilecektir. Baþka bir seçenek yoktur. Yani o eski Türkçe dili kullanmanýn hiç bir yazýnsal deðeri olmayacaktýr. Bilmem anlatabildim mi?

Osman Necmi Gürmen’in uzun yýllar yurt dýþýnda kalmasý, romanlarýný hem Fransýzca hem Türkçe iki ayrý dilde yazýyor olmasý da yazarýmýzý güzel Türkçe’mizden ve yeni Türkçe sözcüklerden koparmýþ görünüyor.

.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Teþekkür
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
28 Nisan 2010
"Hepimiz Ermeniyiz" diyenler de okusun lütfen!...Saygýlarýmla.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yazarlar ve yapýtlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mevlana'nýn Kimyasý
Köpekliðin Aþký ve Varoþ Kültürü
Ka, Kar ve Kars
Yeni Hayat (2ci Bölüm)
Yaþam, Aþk ve Rastlantý
Râna ve Rânalarýn Açmazý (2. Bölüm)
Kürtçülük Sorunu ve Güneydoðudan Öyküler
Yeni Hayat (1ci Bölüm)
Þebeke ve Sabetayizm
Aþka Allah'a ve Akla - Tarihi Simalardan Mevlevi

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Paganlýktan Gelme Bir Tapýnma Þekli: Namaz (2)
Cinsel Saldýrý Suçu ile Tecavüzden Yargýlananlarýn Hadým Edilmesi Yasa Tasarýsý
Paganlýktan Gelme Bir Tapýnma Þekli: Namaz
Çaðdaþ Gericilik: Postmodernizm
Mevlana ve Ýslam
Dinin Ahlaksýzlýðý, Yahut, Ahlaksýzlýðýn Dini
Haksýzlýða Kesinlikle Karþýyým
Tevfik Fikret'ten Teröre Övgü
Özel Mezarlýklar: Kârlý Bir Yatýrým Kapýsý!
Postmodern Haçlýlar

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Elsa'nýn Gözleri [Þiir]
Albatros [Þiir]
Kraliçe ve Bahçývan - II [Þiir]
Yeryüzü Rüzgarlarý [Þiir]
Kraliçe ve Bahçývan [Þiir]
Op. 11 Piyano Ezgileri, Arnold Schönberg [Þiir]
Malta Þahinlerine [Þiir]
Uçan Ayakkabý [Þiir]
Havanýn Ölümü [Þiir]
Her Ocak Hiddetle Tütüyor… [Þiir]


Hulki Can Duru kimdir?

Baþlýca yapýtlarý: Eski Kule Müziði (þiir) Geometrik Aydýnlýk (þiir) Havanýn Fen Noktasý (þiir) Tartaros Paradigmasý (eleþtiri) Teslis Sendromu (eleþtiri) Nano Kutsallýk (eleþtiri) Sevgili Kutlu Yaþam (öykü) Kuþku Bilinci ve Eleþtiri (eleþtiri)

Etkilendiði Yazarlar:
Montaigne, Descartes, Russell, Tolstoy, N. Hikmet, Dostoyevski, Nietzsche, Freud, Darwin, Marx, Engels, Lenin, Bakunin, Kropotkin, Voltaire, Diderot


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.