Şair-i Şuara
Türk milleti anasından şâir doğar. Hiç anlamayanımızın bile mutlaka bir dörtlük karalamışlığı vardır.
"Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini anlamak için, bir yazarın son teslim tarihine bakması yeterli." - Douglas Adams"
"Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini anlamak için, bir yazarın son teslim tarihine bakması yeterli." - Douglas Adams"
Türk milleti anasından şâir doğar. Hiç anlamayanımızın bile mutlaka bir dörtlük karalamışlığı vardır.
-Bu satırları okuyorsanız, ve tanışmamışsak, benimle tanışma şansını kaçırmışsınız demektir. İnşallah buraya geldiğinizde artık; demem de hoş kaçar mı bilmiyorum. Beni görmek değil de, hissetmek için ruh çağırmanız gerekebilir. - Acılar yalnız olduğunuzda çıkan hayaletler gibidir. Asla yalnız bırakmayın onu.AG
ölülerden mi yoksa dirilerdenmi korkmak gerektiğini anlatmaya çaalıştım
Yüreklerine dokunabiliyor muyuz acaba insanların? Bedensel temasın ötesinde, ulvi bir duygu, müthiş haz dolu bir şey. Gözlerin gözlere sevgi ile bakması ve karşınızda ki insanın bakışları ile yüreğinize dokunması...Yaratıcımız olan Allah bize ''Şah damarımızdan daha yakın'' olduğunu söylüyorsa, alabildiğine dokunuyor demektir bize ve onun dokunduğu yerlerde de bereket
Çocuklar daha geç fark ederler dünya değiştirdiklerini. Çoğu zaman oynamaya kalkarlar. Onlara o kadar zordur ki öldüklerini anlatmak. Belki de bu yüzden tecrübeli yusufçukları çocukların başına dikerler. Çocukları televizyonlarda şiddetten uzak tutarlar, ölümden bahsedilmez hiç yanlarında, gelin görün ki bebek denecek yaşta ölmüş birine ölümü anlatın.
Gün sonunda iyiler mutlaka kazanır evet Amma velakin; Rabb; ne derse o olur işte buna da evet Öldü derler ölmezsin Ne güzel yaşıyor derler, her gün ölürler Bu yüzden yazımın başlığı O.
Bense bir gün karşımdakini anlamaya çalışmak yerine, kendimin anlaşılmasını beklemeyi deneyeceğim. Bunun için ne kadar yaşlı olursam olayım. AG
Zor biliyorum, çok zor, olmaz gibiyiz, kısmetim değilsin.
Yakarız be sanki yangınlarda küllerimizi, hı, ne dersin?
Eski aşktan kalma bir acı,
Şimdi sen eski aşk mı oldun? Ya bu taze ateş de ne içimdeki?
Dudakların gerisindeki saklı kent gibidir sözcükler. Tek heceden tutun çok heceye kadar ne çok anlam yükler yapısına. Her biri dilde veya kâğıtta can bulmadıkça ölü gibidir. Yaşatmak, insanoğlunun dilinde veya kalem tutan elindedir.
alışmak, üretmek ve kazanmak adına bize söylenenlerin yalan olduğunu biliyorum. Sabahın köründen akşamın karanlığına kadar ağır işlerde çalışan insanların her fırsatta yorgun bedenlerini biraz olsun dinlendirebilmek için uyumaktan başka çareleri mi var?