
Zeus'un Kızı; 2016 Artığı 2017
Acı, sefalet görünümüne bürünmüş, zoraki gülümseme ile ayakta durmaya çalışan refah, sofrada oturmaya devam edecek.
Acı, sefalet görünümüne bürünmüş, zoraki gülümseme ile ayakta durmaya çalışan refah, sofrada oturmaya devam edecek.
Adam o kadar yaşlı da değildi ama kiloluydu, epey kiloluydu.
Öyle ki sarkıyordu göbeği…
Rahatsızlık duyduğum şey ise kokuyor olması idi….
Evet evet yanlış duymadınız adam basbayağı kokuyordu…
Hayır, içkili falan da değildi.
Soytarı değilim; bir palyaçoyum belki farkım bu. Sıradan insanların mahalle ağızlarında bir dedikoduyum. Çoluk çocuğun topu, büyüklerin şutuyum. Acıların tuzu biberi hayat mutfağının ocağında kaynayan bir ceylan yüreğiyim. Sevgilerim çimen yeşili; korkularım aslan dişi beyazı. Kan kızılıyım. Bir hırdavat dükkanında baltaların ve kazmaların arasında unutulmuş ve her gün
Dün, öyle bir mesaj geldi ki, beni çok sevindirdi. Duygulandım, heyecanlandım. Mesaj, Sakarya Pamukova İlçesi 75. Yıl İlköğretim Okulu’nda görev yapan bayan bir öğretmen arkadaştan geliyordu. Adı: Ülkü Gazovalı. Kendisi atanmamış bir öğretmen. Bu okulda ücretli olarak çalışıyormuş.
Tam da bu an çayın berraklığı, Ankara’nın griliğini siler, harflerin ve sözcüklerin albenisi belirginleşir. Okumak yazmak bağlamında bir buğulu çay sohbeti başlar. Ankara’nın üşüyen yanları ısınır içinizde. Hayatı seversiniz. Gözleriniz ışıl ışıldır…
Ankara,08.01.2012 İ.K
Büyük bir sınır hattı. Ben ıslak kaldırımda izmaritimi yırtık ayakkabımın altında ezerken, 50 lirayı cebine sokuşturan valenin tepesine 2 kişi daha dikildi. İkisi de ellerini açtılar, çocuğa sert sert baktılar. Bizimle paylaş dediler 50 lirayı. Konuşmalar, ikna çabaları, eziklenmeler, ağlaşmalar derken 50 lira 3e bölündü.
1 Mayıs’a örgütlü bir biçimde katıldıklarına ilk kez tanık olduğum, kocaman pankartlarının ardında, futboldaki sömürüyü algılamış, isyan eden taraftar grupları… Kolejliler ve Vosvosçular… Evet bu örgütlenmeleri, Taksim kutlamalarında, ben ilk kez görüyordum.
Oyuncuların, sinemacıların ve aklınıza gelen her meslek grubunun kortejleri de her zamankinden kalabalıktı…
Bir aydınlık tarafı var Ruh'un, bir de karanlık; seçim senin...
Malatya’dan bir müjde de taşerona…Yani taşerona kadro sözü Malatya mitinginden verildi!…
Başbakan Davutoğlu; “Taşeron işçilerimizin sorunlarını kesinlikle çözeceğiz” diyerek taşerona kadro vereceğini bir kez daha teyit etti…
Bilirsiniz Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ‘söz verdi mi, arş titrer!...’
HAMİŞ: Malatyalılar, Davutoğlu’dan, Davutoğlu
Yüreğimin, beynimin uyuyamadığı gecelerde, gözlerimi uykuya yumsam ne olacak ki. Başımı raylara koyar gibi koyduğum yastıkta senin tren gibi gelişine razıyken, yokluğun boynumu koparmakta.
Standımız yoğun ilgi gördü.
İlgi gördü çünkü hem İhsan Süreyya Sırma için hem yeni çıkan ve ilk kez fuarda okuyucuyla buluşan “Saadet Şehri Malatya” adlı kitabım vardı…
Zira ben bu şehrin kitabını yazdım, halis muhlis Malatyalılarda da şehrin kitabına sahip çıktılar. (Bu arada kitabın
Küçücük bir çocukken, kötü havalarda bahçeye çıkamaz, annemle birlikte komşu kadınların toplantılarında zorunlu olarak bulunurdum. Onlar, “Bunlar çocuk nasılsa anlamaz” diye ya da kendi aramızda oyuna daldığımızı düşündüklerinden, yanımızda her konuyu konuşurlardı. “Ah, vah… Nasıl yaptın kız?... Canın yanmadı mı?... Eee sonra ne yaptın?... Canlı mıydı?... Kıpırdadı mı?...