Aşkıma sözümdür
Hiçbirşeyi algılamıyor yüreğim,bildiğim tek doğru sensin.Sana uzanıyor her gökkuşağının o esrarengiz renk karmaşası.Bakıyorum herkes birşeyler yazıyor. Yazdığını okuyacak vakit bile bulamıyor...
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Hiçbirşeyi algılamıyor yüreğim,bildiğim tek doğru sensin.Sana uzanıyor her gökkuşağının o esrarengiz renk karmaşası.Bakıyorum herkes birşeyler yazıyor. Yazdığını okuyacak vakit bile bulamıyor...
Ama bakışlar daha güçlü kelimelerden çünkü bakışlar bir insanın tansiyonunu düşürebiliyor, sigaraya başlatabiliyor, hergün birbirinden boktan barlarda on tane bira içirtebiliyor, mide ağrıları çektirebiliyor. Gözlerine uzun süre bakamıyorsan bir şeyler var demektir.
“Seviyorum” yazıyordum; yetmiyordu... “Özlüyorum” yazıyordum; dolmuyordu... Tüm imla kılavuzlarını çöpe atıp; “bdkjadjıdaDHŞWD” yazıyordum; anlamıyordun...
“ Şu dağlarda kar olsaydım / Bir asi rüzgar olsaydım / Arar bulur muydun beni / Sahipsiz mezar olsaydım “
Günün en sakin zamanlarında hoyrat bir alışkanlığa terkettiğim hatıralarımı çalıyorum aşktan yana . Serenad öykünmelerinde paranoya kurgularına gömülüyor tutkularım...
“Eskiden buralar böyle miydi evladım” dedi. “Mesire yerlerinin, sahil kenarlarının, gezi parklarının kendine göre bir âdâbı, bir usulü vardı. Öyle her istediğinizi yapamazdınız. Bu şekilde ulu orta meydanlarda sarılmayı bırakın, el ele tutuşup da birbirimizin gözlerine bakmaya çekinirdik. Bizler de gençtik, sevdayı bilirdik. Aşk damarlarımızda alev alev dolaşırdı.
Aşıklar yakın olmalı birbirlerine; denizin kumasala, ayın yıldızlara, suyun toprağa yakınlığı gibi. Tatları karışmalı birbirlerine an be an yaşanan heyecan doruklarında...
Bugün günlerden pazartesi eğitim öğretim yılının ikinci yarıyılı başladı çok şükür. Bir işimiz olduğu için yiyecek ekmeğimizi güzel bir katık ile süsleyip yarabbi verdiğin nimetler için şükürler olsun diyerek sofradan gülerek kalkmak için iyi bir kazancımız var. Evet bugün çlışma hayatına verdiğimiz ara bitti ve iş başı yaptık.
Belirsiz bir saat, yeniden dışarı atıyorum kendimi.Aradığımın ne olduğunu bilmeyen yada bilerek inkar eden gözlerle görüyorum cadddeleri. Seni mi arıyorum?
Maksadım ne aşkı küçümsemek ne de ayrılmanın esef verici bir durum olduğunu anlatmaktır.Dikkat çekmek istediğim nokta aşkın başlangıcı ve aşkın yaşandığı süreç ile ayrılık arasındaki tuhaf , çelişkili ve bence bir o kadarda komiklik.Yani;nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça!!!
Benim için senin hakkında ne dedikleri hiç önemli değildi, ben tanıdığım insanı sevmek istiyordum, herkes her şey için, herkes için bir şeyler söylerdi, umurumda değildi. Seni yine de yanlış tanıdıklarını seni tanıdıktan sonra (acaba hakikaten tanıyabildim mi yahu) görüyordum, sen görüldüğü kadar neşeli değildin, mutlu değildin her şeyden
Bu nehir ki kendisini kullanmak isteyenlere bataklık gibi kendisine yardım etme çabasında olanlara bir köprü gibi olacaktı.
Günlerden bir gün aşkımı bir ada iskelesinde kaybettimve belki aşkıma ihanet etmek için belki de onu unutmak içindir bilmiyorum.Kendimi yeni bir vücut ararken bulmuştum. Buldum mu diye sorarsanız?yazıyı okumanız gerekecek...
Hamdi Koç