İnsanoğlu
Bir takım kalıplarla yaşamımızı sürdürmeye o kadar alışmışız ki karşımızdaki insanlara kendimizi tanıtırken bile insan olduğumuz dışında tüm değer yargılarımızı anlatmayı marifet biliyoruz.
"Sanat, hayatın bize verdiği en güzel yalandır; tıpkı yarın yeni bir gün olacak umuduyla uyumak gibi." – Oscar Wilde"
"Sanat, hayatın bize verdiği en güzel yalandır; tıpkı yarın yeni bir gün olacak umuduyla uyumak gibi." – Oscar Wilde"
Bir takım kalıplarla yaşamımızı sürdürmeye o kadar alışmışız ki karşımızdaki insanlara kendimizi tanıtırken bile insan olduğumuz dışında tüm değer yargılarımızı anlatmayı marifet biliyoruz.
Ne ifade eder sizler için zaman. Durdurulması ve belirli zümre için bile olsa tanımlanmış oluşumların dışında bir özellik içinde anlamlandırılma şansı bulunmaması, belki de sürekli günah keçisi ilan edilme tutkusu oluşturmuştur zaman mefhumunda...
Doğduğunda körleşen insanın azap tohumları ne de çabuk dünyayı sarmış, ve bu tohumlar ateşler lordunun en vazgeçilmez oyuncaklarıymış.
Ağla bir kan pıhtısından yaratılan şimdi ağla...
Evet, valimizi kaybettik. O Türkiye’nin valisiydi. Yaşadığı ilçedeki kaymakamın, ildeki valinin adını bilmeyenler onun ismini biliyordu. Çünkü o bu toprakların değerlerinden beslenen bir anlayışla yapıyordu işini. Onun bürokratlık anlayışında asık suratlılık yoktu. Halkına hizmet vardı. O,valisi olduğu şehirlere hâkim değil hadimdi.
Sevmek ve değer vermek. Yalnızca iyi olduğu için, sevgiyi iyiliği barındırdığı için, çıkarsız, beklentisiz, yürekten ve samimice. Sevmek, İnsanı sevmek. Tüm güzelliklerin insanı sevmekle başlayacağını bilmek. İnsanı, gerçek insanı sevmek.
Türkmenlere yönelik sosyokültürel bir özeleştiri denemesidir…
Son zamanlarda gelişen olaylara farklı bir bakış açısı getirmeye calıştığım bu yazım, bize olanı değil olması gerekeni hissettiren cümlelerle oluşmaktadır..
"Bedava peynir sadece fare kapanında olur" deyimi, toplumda bedava hizmetlere karşı şüpheciliği yansıtan Türk kültüründe yaygın bir sözdür. İngilizce'deki "ücretsiz öğle yemeği yoktur" ifadesinden gelen bu deyim, 19. yüzyıl Amerika'sındaki bar pazarlama stratejilerinden doğmuştur. Zamanla aşırı genelleşen bu anlayış, İslami karşılıksız iyilik geleneğiyle çelişerek toplumsal sorunlara yol açmıştır.
Türkmen kocası Yunus’a; “Ete kemiğe büründüm / Yunus diye göründüm” dedirtenin ferman evi bildiği, kaç gönülü en yüce makam bildik, hürmet ettik? Ya da kaçını hile ve desiselerimize alet edip darmadağın ettik, soruyor muyuz kendimize?
Hoşgörü ve sevginin gitgide yok olduğu şu sıralarda, bilerek veya bilmeyerek bir değil birkaç kalp birden kırıyoruz ve kırmaya da devam ediyoruz. Çoğu zaman da kendimizi haklı çıkarıyoruz. Nedense, kalbimize en zor öğrettiğimiz ya da hiç öğretemediğimiz iki kavramdır, hoşgörü ve sevgi. Oysa… Hoşgörü, insanların taşıyacağı en büyük,
Bir takma ismin temsil ettiği, kelimelerle ifade edilmeye tanımlanmaya çalışılan insanlar..
Bir insan için dikbaşlılığın en yüksek derecesi nedir? Kendi varlığını yadsımasıdır. İnsan kendi iradesiyle yaşamına son verebilirse Tanrı kendisi demektir. "Tanrı yoksa ben tanrıyım" hadisesi!! İnsan kendini öldürmeden yaşayabilmek için Tanrıyı icat etti
SENİ SEVİYORUM kaç kelime ve kaç harf peki NEFRET
Hangisi daha kolay söyleniyorsa onu söyle.
Âblar dolâblar yekdiğerinden âh çeker
Birbirinden müştekî mağdûrlar gaddârlar
Fakir Baykurt