Hatalar ve Günahlar
günahlarımızdan arınmanın, onları tamamen yok etmenin bir yolu var mı acaba?...
günahlarımızdan arınmanın, onları tamamen yok etmenin bir yolu var mı acaba?...
bir varmış,bir yokmuş diye başlayan hikayelere benzer,döküntülü duyguları sahiplenmek,yaşamak ne zormuş...adı masal ya.
Sabahtan beri hava bir başka kasvetli bugün yine. Dün de soğuktu ama hiç değilse bu kadar iç karartıcı değildi. Gün aydınlık ama güneşten bir eser yok. Üzerine ölü toprağı serpilmiş sanki tüm şehrin.
Gerçek adalet, insanlar arasında hiçbir ayrım yapmadan adaletle hükmetmek, zulme asla rıza göstermemek ve mazlumun yanında olmaktır. Sahip olduğu Kur’an ahlakı ölçüsünde ön yargısız, tarafsız, dürüst, hoşgörülü, merhametli olan kişi, duygularının etkisinde kalmayacak, her durumda doğrudan yana olacak ve Nisa Suresi’nin 48. ayetindeki gibi, "insanlar arasında hükmedildiğinde adaletle
Acep nerdeler, ne haldeler o anneler babalar çocuklar, sütçüler, dondurmacılar, sakız horoz şekerleri, halkalı şekerleri satan çocuklar, sıcacık komşular, mahallenin bakkalı, kahvecisi, en güzel kızı, delikanlısı nerde? Hani nerde o günler
Ben güneşin altında yaşananların çiğ gerçekliğini karanlığın illüzyonlarına tercih ederim. Gece günah tadında, şehvet kıvamında bir şeydir. Karanlık saatler hırsızlara arkadaşlık eder. Katilleri ve fahişeleri, ihaneti ve cinneti gizler. Gece hain bir pusu
İnsanlık için gönderilmiş herşey insandan daha değerli değildir. İnsanlık için gönderilen şeyler yüzünden insanlara kıymayınız.
Bir kere daha gördüm ki, dünyanın en güzel ülkesini üzerinde yaşayan pek de küçümsenemeyecek sayıdaki sakinleri (!) bir açıkhava akıl hastanesine çevirmeye başlamışlar bile çoktan.
Toplumda, dürüstlüğün insanı kayba uğratacağı gibi gerçek dışı bir inanış yerleşmiştir. İnsanların çoğu küçük yaştan itibaren bu telkinle yetiştirilir. Bu yanlış mantığa sahip pek çok anne baba çocuklarına vicdanlı, dürüst, samimi davranmayı değil, yalnızca kendi çıkarlarını korumayı öğüt verir. Bu onların ‘mantıklı’ hareket etme üzerine kurulu dünya görüşleridir.
Ben öğretmenim, “Bize öğretin” diyen ışıl ışıl gözler isterim. Beni dinleyen bilgiye aç gözler. Ben en çok size bir şeyler öğrettiğimde öğretmen olurum.
Düşünceler gizli kapılarımı çalıyor birer birer. Ama her kapıya cevap olarak içerde oturan BELİRSİZ bakıyor...
Detaylarda Allah’ın müthiş yaratma sanatını görmek mümkündür. Yakından bakılan her şey, detaylardaki güzellikler Allah’a ‘yakin’ liğimizi sağlar... Allah en çok sevdiklerine en çok detay gösterir. Çünkü en çok onun Kendisini sevmesini ve kendisinden korkmasını ister. İnsanda her hücre sevgiye göre programlanmıştır.
‘Bir kadın çok güzel olabilir ama söyleyecek hiçbir şeyi olmamak kadar sıkıcı bir şey olamaz’ diyen Anita Roddick’e göre ‘Üçüncü binyıl kadınların gülüşleriyle şekillenecek. Bir arada duran, birlikte gülen kadınlar belirleyecek hay
Papağan gibi aynı şeyleri tekrarlamak insanlara ve zihne kolay gelir. Sorgulama ise ayrı bir güç ve cesaret gerektirir. İnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği AKLA sahip olması değilmidir. Aklımızı sorgulamada kullanmıyacaksak ,kaset gibi aynı şeyleri tekrar etmek aklı kullanmaktan ziyade aklı uyuşturmaz mı? Uyuşma da bir nevi
Çiçek tozlarının rüzgarla uçuşarak, nehirde yüzerek, kuşların kanatlarına binerek döllenmek için diğer ağaçlara, bitkilere ulaşmaya çalıştığı aydir nisan. Kazayla ağaç yerine insanlara konduklarında çiçek tozları alerji yapar. Yalnızlığın nisan alerjisidi
Göğe bakan avuçlarda yaşlar birikmekte; tuzlu, sıcak, azar azar. Yüreğimde ötelerden gelen Pir’ imin sesi, şefkatli: Amin...
Sığındım Yaradana, küçük yüreğim ve avuçlarımdaki yaşlarla, derya misali...