İnadına Zamanı Yaşamak
dakikaların saniyelerden , saatlerin dakikalardan , günlerin saatlerden ve bir ömrün sadece zamandan oluştuğunun unutulduğu bir yüzyılın umursamazlığı üzerine
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
dakikaların saniyelerden , saatlerin dakikalardan , günlerin saatlerden ve bir ömrün sadece zamandan oluştuğunun unutulduğu bir yüzyılın umursamazlığı üzerine
Kişinin gerçek sermayesini sorguluyor bu yazı, nedir insanın en önemli sermayesi sorusuna cevap arıyoruz
Yaz bütün yapışkan sıcağını terli bohçasına doldurmuş esmer günlere doğru göçe hazırlanırken senin hatıran hala yalnızlığımın tek ilacıydı.
Hayat dediğimiz ve gözümüzde büyüttüğümüz unsur sadece bir tramvay yolculuğu...
Ne hayatlar gördüm zamanı tüketmiş , ne hayatlar gördüm zamanda tüketilmiş.
Bu kısa metin, insanın sürekli gelişim sürecinin önemini vurguluyor. Değişim ve dönüşümün ancak eleştiriye açık olma ve kendini geliştirme isteğiyle mümkün olduğunu anlatıyor. Kendini yeterli görmenin ve eleştiriyi reddetmenin kişisel gelişimin önündeki en büyük engel olduğuna dikkat çekiyor. Metin, hayat boyu öğrenme ve olgunlaşma sürecinin insanın potansiyelini keşfetmesindeki
İstediğimiz şey bizim için hayırlı değilse Allah onu vermeyebilir. Eğer başka bir şey verilmişse, hakkımızdaki hayır onda saklı demektir. Çünkü güzelden, kötülük zuhur etmez. Güzelden ancak güzellik, iyilik gelir.
Bu ezgi, bu notalar, bir akşamüstü esintisi gibi ellerimde, yüzümde, saçlarımda dolaşan bu “sol”ler, “fa”lar, “do diyez”ler ..
Bir başkasını yargılama, karşısındakinden daha üstün özelliklere sahip bulunulduğu vehmiyle yapılır. Aslında kimse kendini bir yere oturtmadan yargılamaya başlayamaz. Eleştirebilmek, insanın kendini beğenmesini gerektirir. Oysa bize ısrarla mütevazı olmamız ve herkese değer vermemiz tavsiye edilir.
Böyle "Yalancı Bahar"lar vardır hani. Biraz yüzünü gösterir, biraz tebessüm eder; ağaçlar çiçeğe durur umutla, meyve verme telaşı sarar dalları, kökler daha bir kuvvetli sarılır toprağa; heyecanla beklenir çiçeklerinin meyveye inkılabı.
Artık çoğumuz cep telefonlarımızı almadan yatağa bile giremiyoruz. Mektup yazmakla uğraşmak yerine yolladığımız, ya da aldığımız mesajlar bizi ne kadar mutlu ediyor değil mi? Bazen hiç tanımadığımız insanlardan mesajlar alabiliyor, yanlışlıkla başkaların
dostum sandığımdı sırtımı hançerleyen oysa kan akmadı zırhıma bürünmüştüm öncesinde...
İlk adına bile saygı duymadan kendi yaşının neredeyse üç katı büyüklükteki bir erkeğin yanına hapsetmiştim onu. Bir an beynimde çakan şimşeklerin şavkından ürktüm. Tanrım ben ne yaptım?... Gencecik bir kız. Yaşamının pembe penceresindeyken
Çok olduğumuz için mi bu tekliğimiz? Çok olduğumuz için mi bu yalnızlık? Dört kişi bir adada kalakalsaydık üç arkadaşımız olurdu. Ama dört milyonluk bir şehirde neden üç arkadaş bulamıyoruz? Bu kalabalık şehirde dost bulamayıp da köpek gezdiren insan sayısı o kadar çok ki...