Uyanmak Bir İhtimal
Bir ihtimal uyanırsın, ama gerçekten uyanabilirsin ya da bir sonraki rüyayı bekler bihaber olduğun umudun. Kimbilir, bir ihtimal vardır bir yerde kendinle buluşman için.
Bir ihtimal uyanırsın, ama gerçekten uyanabilirsin ya da bir sonraki rüyayı bekler bihaber olduğun umudun. Kimbilir, bir ihtimal vardır bir yerde kendinle buluşman için.
Bugün geçti, yarın gelmekte.
Ya dün, düne ne kaldı bugününüzden?
Rivayete göre Afrika bölgelerinde Derisi pahalı ve bir o kadar kalın olan bu ayıları topla-tüfekle avlamak, derisini zedelemeye sebebiyet verdiği için zalim avcılar bir miktar kan sürdükleri baltayı keskin tarafı yukarı gelecek şekilde kara gömerlermiş.
Dili kesilip kan kaybeden ayılar farkına varmaksızın kendi kanını emmeye başlarmış.
kibir; güçlünün zayıfı ezmekten zevk aldığı zenginin fakire tepeden baktığı dünyayı yaşanılabilmesi imkansız bir hale getiren bir duygu yoğunluğundan ibarettir.
Ormanları yakıyoruz, hem de bile bile... Yanan ormanlar ile birlikte onlarca canlıda hiç hak etmedikleri şekilde kavrularak ölüyor yok oluyor... Nehirleri ve denizleri kirletiyoruz, fabrikaların pislikleri, sularımızı mahvediyor, duyarlı insanların dışında da kimseler seslerini çıkartmıyor...
son yıllarında, hastalıklarla uğraşarak geçti günleri. hasta haliyle yine de yazmadan vazgeçmedi. burhan günel, 21 aralık 2012 günü, 64 yaşının eşiğinde aramızdan ayrıldı. kırkbir yıldır aralıksız yazan, burhan günel'e kırkbir kere maşallah demeden geçemiyoruz. ışıklar içinde yatsın.
Hızlı, soluksuz, mağrur, arada duygusuz! Korku bir derin hayal, umut en azından faal! Kendinden önce, farklı çıkar sesin, nedendir bilinmez gerekli mi bu iyiliğin! Nasılda, derinden, soluğunda asılı kalır, kırılan bardak yerine konur. En azından yeni bir başlayıştır, yeni bir dünya, sonu belki de bu olur!
Göz önünde yaşamaktan daha korkunç birşey olamaz hayatta. Kendimizi ulu orta yerlerde ne kadar görünür hale getirirsek, o kadar çabuk tükenmeye ve yok olmaya mahkum oluruz.
Bir yıl bitip, başka bir yıla merhaba dediğimiz bu günlerde dileklerim sizler için :)
Issız bırakılmış yurtlarda kadim zaman insanlarıyla buluşmak ister misiniz!? Bir yolculuğa çıkalım o halde bugün; yıllarca önce terk edilmiş bir diyara doğru?!..
Hayat kör eder gönlünü, kalbine kibrin zırhını giydirir, farkına bile varmazsın kendine ettiğin ihanetin... Hayat lal eder gönlünü, olamadıkların, alamadıklarında kaybolursun...
Bir savaş koptu! Sonrası yok bu alevde parçalanmanın. Bir mutluluk bedene dokundu.. Öncesi yok bu karlı havada kaybolmanın..
Sümüğü buz tutmuş bir çocuk kapımızı çaldı. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Neredeyse yirmi gündür elektrikler kesikti. Kar hatları koparmış diyorlardı. Yemeği yedikten sonra yatağıma girip uzanmıştım. En son radyoda haberlerin başladığını anımsıyorum. İşte tam orada kopup gitmişim. Radyoda haberler başlamıştı Alışkanlık işte önce pencereye koştum. Dışarısı sadece sisli
Kendimi bazen bir sonsuza, bilinmeze giden tünelde yolculuk eder gibi hissederken kimi zaman ucunu, bucağını göremediğim envai çeşit çiçeklerin ve doğanın her tür güzelliğinin olduğu bir açık alanda hissediyorum.
Bilgi, her zaman kaygan bir zemine sahipdir. Eğer güçlü bir duruşunuz yoksa, bilgi her zaman sizi kullanmaya, kendisinin esiri yapmaya çalışır. Egonuza hitap ederek, kendisini efendi ilan etmesi kolaylaşır. Erdemli, biri bilginin kölesi olmaz. Ve kendini bilgiye kullandırmaz. Zayıf karakterliler bilginin oyuncağı olur.
En son hangi güzel ve hayatınıza anlam katan bir işe imza attınız ;En son kime üzüldünüz bir olaya bir kişiye hatta bir başka canlıya ;En son hangi müzik parçasının notalarında kendinizi buldunuz ; En son hangi arkadaşınızı veya tanıdığınızı bir yüze bakıp özür dilediniz ...
Ve birbirimize bir süre bakmamaya karar veriyoruz. Dışarıda koşturan çocuklar. Hava daha bir aydınlık kışın. İnsanları izlerken bile ürperiyorum.
Sen bu ıssız ve kocaman bozkırları bilmezsin. Ay düşen anızların soğuğunu, söğütlerin hüzünlü bakışlarını görmemişsindir. Gece upuzundur buralarda. Kerpiç damlar üstüne çullanır garibanın. Yalnızlık iliğine işler gecenin.