Ne İlk Ne de Son Bahar Olacak
Herkes mutlu,herkes gülüyor olacak işte o zaman herkes tekrar ilkbaharın geldiğini anlayacak
"8 Eylül 2025? Vay canına, hâlâ yaşıyor muyuz? Demek ki o yazım hataları beni öldüremedi." – Dorothy Parker (kurgusal)"
"8 Eylül 2025? Vay canına, hâlâ yaşıyor muyuz? Demek ki o yazım hataları beni öldüremedi." – Dorothy Parker (kurgusal)"
Herkes mutlu,herkes gülüyor olacak işte o zaman herkes tekrar ilkbaharın geldiğini anlayacak
Yıllar önceydi, genç bir üniversite öğrencisiyken ben, yolda bir Amerikalı anne ve çocuk yürüyordu önümde.
Annenin kucağında büyük bir alışveriş çantası.
3 yaşlarındaki güzelim kız çocuğu yere düşüverdi birden. Elbette kaldırmak için atıldım ben!..
Gülümseyerek dedi ki anne "no..."
Hayır
Ben, topraktan gelen
ve ateşte pişen su’dan yaratıldım
Ben insan’ım.
Bir günümün içinde bin günüm geçer
Bir acımdan benim bin acı çıkar
Sıcak... Çok sıcak ! Haziran ki; alışkın değilim bu ay da, böylesi sıcağa. Çünkü Haziran, tatlı bir geçiş ayı. Baharın, bir meltem yumuşaklığında yaza geçişi... Öyle olmasına öyle de fakat bu yıl; bir meltem yumuşaklığında geçmedik de bahardan yaza, yazın ortasında bulduk birdenbire kendimizi. Hem öyle ki; sersemletici
Basitlikten kastım “ucuz” olmak değil… Yalın olmak…
Basitlik, maalesef, hiçlik toplumumuzda…
Oysa…
Basit olmayı becerebilmek başlı başına bir mesele, her ne kadar önemsenmiyorsa bile… Hatta, hafifsenme nedeniniz olsa bile.
Aldatanla aldatılan daha cümleler kurulurken el değiştiriyorlar...Bu ne biçim duyumsama!
Aylardan sonra yine yazmaya cesaret ediyorum. Bir cesaret bu gerçekten,öyle birikmişlikler var ki,bir anda ne ben onlarla yüzleşebilecek kadar güçlüyüm, ne de taşmalarını kontrol edebilecek kadar dingin...
Sağar gibi yavaş yavaş olmalı,sağaltma dedikleri de aslında bu olmalı ama, nasıl yapmalı?
O yüzdendir ki,yani kontrol
Tek bir şeyin cevabını bulamıyor insanoğlu. AŞK... tanımı yok, formülü, çaresi, ilacı, zamanı yok. Hipermarketlerde herşey satılırken onu bulmak imkansız raflarda...
aynı yol kaç kez geçilirse geçilsin
tazelenen sadece bizizdir..
yendien bakabilmeyi becermek zordur
Ne desek boş elbet yaşamın en buğulu dakikalarını yaşamadan. İşte bir fotoğraf, bir hayat, bir düşlem daha... Buyrun harmana...
İnsan, neden insanca yaşamayı denemez?
Kendilerine ait olmayan yaşamları, yaşanmaz hale getirmek için neden yarış içine girer? İnan ki ''gücüme gidiyor, böyle yaşamak''
Kendi kendine konuşmaya başladı.Geceleri yazarken ‘de kendi kendine konuşurdu hem gerçekçiydi böylesi hem ‘de yalnızlığı unutmak.
Denizin kızı Akçaabat, işveli bir gelin oluyor bembeyaz duvağının altında. Bu gelinin yüreğindeki umutlar Karadağ’dan daha yüce ve heybetli… Acılar ders oluyor geleceğin mimarlarına. Umut harmanları endişeleri bertaraf ediyor. Akçaabat yarınlara parlayan gözlerle, taze beklentilerle bakıyor. Akçaabat yüzyılın şerefini bütün hücrelerinde hissediyor.