'An'
An gelir elde bir çiçek.
An gelir bir keleş.
An olur eller tanrıya yakarır.
An olur dilenir.
An gelir elde bir çiçek.
An gelir bir keleş.
An olur eller tanrıya yakarır.
An olur dilenir.
tık tık tık...heyyy orda amatör yazı okumak istiyen biri var mı? belki hoşunuza gider...
"Bunlar da pişti nine!...Ben soymaya başlıyorum hadi sen dünkü masalın devamını düşün..."
Hayatımın en doyumsuz anlarıydı onlar. Bir tabak kızarmış, soyulmuş kestane ve ninem...
...burası öyle bir yer ki, gürültüler içinden karanlıklar doğuyor, karanlıklar bitmeden korkaklık boy gösteriyor.
Korkaklar lider olup, inanmadıkları şeyleri inanç diye insanlara yutturmaya çalışıyorlar...
İçime dönerek soruyorum; "Nereye aitsin"
Bu soru sırf marjinal kalınsın diye "Hiçliğe aidim" gibi basit bir cevapla geçiştirilemeyecek kadar ciddiye alınmalıdır.
Doğadaki her şeyin "aidetliği" mevcuttur.
Her insan da, bir başka "iç"liğe aittir.
Ne zamandır seninle şöyle karşılıklı oturup, iki kadehin birbirine değdikten sonra çıkardığı sesi duymamıştık. Hep başka şeylerle geçti namussuz akşamlar.
Biliyor musun en son kime aşık oldum? Bi anlatsam karşındakinin ben olduğuma inanamazsın. Gerçi o da geçti gitti ya…Vurgun vurgun üstüne…
Uyandım.
Dışarıdan kuşların sabah oldu şakımaları doluyor odaya… Yıllardır aynı saatte uyanıyoruz onlarla, yaz kış. Çoğu insan kuşların kışın ötüşüne tanık olmaz. Ben bilirim; onlar yaz-kış beraber uyanır, birbirlerini selamlarlar…
Gece nereye giderler bilir misiniz? Ben de bilmiyorum. Ama sabahları hiç aksatmadan bir araya
Böyle başlar yolculukları...Karanlığın çöktüğü , herkesin el ayak çektiği zamanlarda yeryüzünün tadına varabilmek için sessizce yağar geceye...
Bir de şu kan düşmeseydi yeryüzüne bu bayramda...Bir de ağlamasaydı çocukları savaşın ne güzel olurdu...Bir de şehit evi sızılar dillenmeseydi ana yüreklerinde...
Eminim; `aşk` bile gelecekte, bugünkünden başka sorunları taşıyacak içinde çağı gereği.
Ruh kararsızdı neyi göreceğine..Güneşi mi görseydi yoksa şu okyanusu mu?
İnsan yasayacaklarinin, hissedeceklerinin dozajini bilemeden karar veriyor cocuk yapmaya. Cok zor diyorlar, cok guzel diyorlar, yeri baska seyle dolmaz diyorlar, kisacasi herkes bir seyler diyor.Hepsi dogru soylenenlerin inan ki yanlisi yok. Ama eksigi cok. Bu hic dogum yapmamis birine dogum sancisini anlatmaya benziyor.
Tam 98 de, sabahın 05:00 in de gittin sevdiğimiz evimizden, odan dan...
Ne zaman ıslansa deniz bizi ağlardık, ne zaman feryat figan haykırsa rüzgar biz vurulurduk.Zamana direnç iki gölge.Geceye inat iki ak alın.Eylüle isyan iki dik baş.
Ne zaman üşüse bir çocuk biz titriyorduk.Yaşanacak bir ulu sevda kuşanmıştık.Yar yüzüne yüz seremeden toprağa sürülü yüzler belirdi aynada / ızdıraplara
Zaman, anın değeri bilindiği sürece anlam kazanır. Geri gelmeyecek olan anlarımızı en iyi şekilde yaşayabilmek dileğiyle...
Spinoza der ki, insanın tutkuları olmaması olanaksızdır, ama belki adam, ruhunda o kadar mutlu düşünceler yaratır ki, tutkuları bunların yanında pek küçük kalır...